Danıştay 10’uncu Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi kararına dönük tepkiler sürüyor. İstanbul’da ve İzmir’de sokağa çıkan kadınlar “Danıştay’ın kararını tanımıyoruz!” dedi.
Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy'de yapılan eylemde konuşan Fidan Ataselim şunları ifade etti:
“Meydanlardayız her gün. Bu devletin, iktidarın sorumluluklarını yerine getirmediği her gün, kadın düşmanlığı yaptığı her gün, LGBTİQ+ nefret suçu işledikleri her gün bu meydanlardayız. Bugün direnmeye, mücadele etmeye devam etmek zorundayız. Kararın böyle çıkması olasıydı. Böyle olmamasını isterdik elbette. Demek isterdik ki Danıştay hukuka uygun bir şekilde cumhurbaşkanının Anayasa'nın üzerinde hareket edemeyeceğini söylesin. Tek kişiye, tek adama tek cumhurbaşkanına istediği her şeyi yapamayacağını söylesin isterdik. Böyle olmadı çünkü siyasi bir kararla karşı karşıyız.”
“Daha fazla direnme zamanı”
Sözleşmeye dair Danıştay’da görülen davanın duruşmalarına dikkat çeken Ataselim, yüzlerce kadın ve avukatın Danıştay’a Anayasayı anlattığını ifade etti. Ataselim şöyle devam etti:
“Hukuk yoluyla engellenebilirdi. Siyaseten bunun da önüne geçtiler. Her gün verdiğimiz yaşam ve toplumsal mücadelemizle bu gerçekliği biliyoruz. Bütün toplum da biliyor. Her gün kadınların vahşice katledilmesini İstanbul Sözleşmesi engeller. Ancak bütünlüklü uygulanırsa kadınların katledilmesini engeller. Onlar kararlıysa her gün ölüm ile burun buruna olanlar olarak biz daha da kararlıyız. Bundan sonra bize düşen bu mücadeleyi daha da örgütlü bir şekilde sürdürmek. Bütün meydan ve sokaklarda bizleri görmeye devam edecekler. Örgütlü politik bir güç olarak bizi görmeye devam edecekler.”
“Karar meşru değil”
İstanbul Sözleşmesi Yaşatır İzmir Kampanya Grubu da İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararının iptali için açılan davanın Danıştay tarafından reddedilmesine ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. Kadınlar adına basın açıklamasını Berfin Büyükertaş okudu. Tek bir adamın verdiği bu kararı tanımadıklarını ilk günden itibaren sokaklarda, meydanlarda haykırdıklarını vurgulayan Büyükertaş, kadınlar ve toplum nezdinde bu kararın hiçbir meşruiyetinin olmadığını söyledi. Bu kararları verenlerin kadın cinayetlerinin faili olduğunu, tacizi, tecavüzü, erkek şiddetini desteklediğini belirten Büyükertaş şunları ifade etti:
“İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden beri katillerin ne denli cesaret aldığını, mahkemelerde çıkıp 'İstanbul Sözleşmesi iyi ki feshedildi' diyen katil Cemal Metin Avcı’dan biliyoruz. Yine Pınar Gültekin davasında katile haksız tahrik indirimi verilmesinden biliyoruz. Deniz Poyraz’ın katilinin polis tarafından ‘abicim’ diyerek korunmasından, 1 senede mahkemede bir arpa boyu yol alınmamasından biliyoruz.”
İktidarın kadınlara, LBGTİ+’lara, çocuklara savaş açtığının altını çizen Büyükertaş şöyle devam etti:
“Çocuk istismarcılarının her geçen gün artması, bana bir şey olmaz diyerek sahip oldukları cesaret sizlerin eseridir. Kabul etmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaktan vazgeçmiyoruz. İhtiyaç olmasına rağmen kadın sığınma evi açmayan, hatta var olanları bir bir kapatan, kadınları aile içi şiddete mahkûm etmek isteyen, şiddete boyun eğmeyip gittiğimiz karakollardan bizleri evlere gönderen bir iktidarsınız. Bizleri yoksullukla, şiddetle, tacizle cezalandırmaya, haklarımızdan vazgeçemeye zorlamanızı kabul etmiyoruz. Bizlerin yaşamları sizlerin korunaklı adliye salonlarınızdan, saraylarınızdan verdiğiniz kararlara bağlı olmayacak. Mücadelemizden, ısrarımızdan, inadımızdan asla vazgeçmiyoruz.”
“İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise karara ilişkin aynı yerde basın açıklaması yaptı. Basın metnini okuyan dernek üyesi Elif Tunca şunları ifade etti:
“Meclis tarafından imzalanan uluslararası bir anlaşmayı tek bir kişi feshedemez dedik 1 yılı aşkın süredir. Ve konuyu Danıştay’a taşıdık. Danıştay'da görülen davalarda salonlara sığmadık. Buna karşın Danıştay 10'uncu Dairesi, 2’ye karşı 3 oyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin açılan iptal davasını reddetti. Yani tek bir kişinin uluslararası bir sözleşmeden imzayı geri çekebilmesini hukuka uygun buldular. Biz bu hukuksuz kararı tanımıyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ni uygulatacağız.”