İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi şube binasında gerçekleştirdiği basın toplantısında "Yaşamın kıyısındaki mülteciler raporu" açıkladı.
Toplantı da raporu sunan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri 23 Eylül 2020 tarihi itibari ile Türkiye’de geçici koruma altındaki 3 milyon 621 bin 968 kayıtlı Suriyeli dışında 400 bin dolayında diğer ülkelerden kayıtlı mülteci ve tahminlere göre 1 milyonun üzerinde düzensiz göçmen bulunduğunu belirterek şunu ifade etti:
"Son yıllarda resmi istatistiklerin açıklanmasında yaşanan düzensizlikler bir yana bırakılırsa, daha çok kayıtlı Suriyelilere dair bilgi paylaşımı yapılmakta, Suriyeliler dışındakilerin yaşadıkları sorunlar bu nedenle arka planda kalmaktadır denilebilir."
Mülteciler eğitim hakkında yararlanmıyor
Yoleri, Suriyelilerin kaydedilmesinin sorunları ortadan kaldırmadığını şu şekilde ifade etti:
"Ancak, Geçici Koruma adı altında kimi pozitif ayrıcalıklar sunulduğu düşünülen Suriyeli nüfusun eğitim, sağlık, barınma, beslenme, yeterli gelir gibi temel haklara, temel ihtiyaçlara erişimlerinde dahi yaşanan ağır sorunlar özellikle düzensiz göçmenlerin taşıdıkları ağır riski gözler önüne sermektedir. Tüm bu olumsuzluklara eklenen nefret saldırılarındaki artış, pek çok saldırının ölümle sonuçlanması ve bu olaylarda her kademede failleri koruma davranışının izlenmesi endişeleri artırmaktadır.
"Kayıtlı Suriyelilerin 1 milyon 664 bin 249’unu (%46,7) oluşturan 0-18 yaş arası çocuklar için eğitim hakkına erişim kilit önem taşımaktadır."
Sağlık hakkına erişim de sorunlu
Mültecilerin kayıtlı oldukları il dışında yaşıyor olmaları sağlık hakkına erişimi de imkansız hale getirdiğini belirten Yoleri "Acil durumlarda dahi sağlık hizmeti veren personel kaydı olmayanları ihbara zorlanmaktadır. Bu nedenle ciddi rahatsızlıkları olan mülteciler hastanelere gitmek istememektedirler. Bu durum merdiven altı sağlık kuruluşlarına yönlenmelerine ve niteliksiz sağlık hizmetine mecbur kalmalarına yol açmaktadır" dedi.
Mültecilerin barınma sorununa da değinen Yoleri, devamında "Eğitim ve sağlıkta yaşanan sorunların daha da derinleşmesi, çalışma izni sağlanmadığından iş güvenliği ve yasal haklardan, sendikalaşmaktan yoksun kayıt dışı çalışmaya mecbur kalan mültecilerin ağır emek sömürüsüne rıza göstermesine neden olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Geri Kabul Anlaşması çözümö değil, sorun üretti
Yoleri, Geri Kabul Anlaşması'nın çözümden çok sorunu derinleştiren bir durumda olduğunu şu ifadelerle anlattı:
"18 Mart 2016 tarihinde Türkiye ile AB arasında düzensiz göçün önlenmesi adına yapılan Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde 20 Mart 2016 tarihinden itibaren Türkiye, kendi toprakları üzerinden Ege’deki Yunan adalarına geçen bütün düzensiz göçmenleri geri almayı kabul etmiş olmasına rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 3 Mart 2020 günü yaptığı açıklamada Edirne üzerinden Türkiye’den ayrılan göçmen sayısının 130 bin 469 olduğunu açıklamıştır.
"Geri kabul anlaşması yanında Geçici koruma statüsü tanınan Suriyeliler için uluslararası koruma yolunun kapatılması, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR), 10 EYLÜL 2018 tarihi itibariyle Türkiye’de kayıt alma ve mülteci statüsü belirleme işlemlerini sonlandırması ve bu görevi Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca görevlendirilen ulusal makam olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM)ne bırakması sorunu daha da büyütmekten başka bir işe yaramadı."
Mültecilerin hakları üzerine var olan ulusal ve uluslararası yasaları hatırlatarak, bunlara uyulmadığını vurgulayan Yoleri "Kendi dillerinde ulaşılabilir danışma merkezlerinin yokluğu mültecileri kendi içlerine hapsetmekte savunmasız bırakmaktadır" dedi.
Kızıl Bayrak / İstanbul