Yandaş vakıf siyonist İsrail’e feda...

İHH gibi yandaş bir paravan örgütün bile hedef alınması, dinci iktidarın İsrail’le anlaşmaya verdiği önemi gözler önüne seriyor. Filistin’e dair riyakar vaazlara son veren AKP şefi, yandaşlarının da bu soruna değinmelerini yasaklıyor. Diğer bir ifadeyle “terör devleti İsrail” için yandaş İHH’yi harcamakta bir an bile tereddüt etmiyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Temmuz 2016
  • 19:10

Batılı emperyalistlerin biçtiği misyon gereği Ortadoğu’nun “Ilımlı İslamcı” sultanı olacağını varsayan Tayyip Erdoğan, 2009’da söylemde İsrail’e hücum etmeye başladı. İhvancıların (Müslüman Kardeşler) atına binerek şaha kalkmaya heveslenen AKP şefi göstermelik İsrail karşıtlığı sayesinde Arap halkları nezdinde kısa ömürlü de olsa prestij kazandı. Söylemde İsrail’i hedef alan T. Erdoğan aynı zamanda Filistin halkının hamisi havalarına girerek riyakarlıkta bütün sınırları altüst etti. Sefil çıkarları gereği İsrail’e hücum eden AKP şefi, bu çıkarlar için şimdi de İsrail’le anlaşarak Filistin halkını bir kalemde satabildi. Bundan dolayı dinci iktidarla tetikçileri göstermelik de olsa İsrail karşıtı söz söylemekten imtina ediyorlar.

“Terör devleti” stratejik müttefik

İhvancıların Tunus, Mısır ve Libya’da iktidara ortak olmaları sultanlık hırsını körükledikçe İsrail karşıtı söylemini sertleştiren T. Erdoğan, İsrail’in bir terör devleti olduğunu da söylemeye başlamıştı. Artık medyatik vaazlarında İsrail katliamlarına sessiz kalmayacaklarını söylüyor, geceleri Filistin’de yaşananlardan dolayı uyuyamadığını bile iddia ediyordu.

Evet, İsrail bir terör devletidir, dün olduğu gibi bugün de... Son aylarda kadın/erkek yüzlerce Filistinli genci katletti. Ancak bu terör devleti artık stratejik müttefik olduğu için ne AKP iktidarı, ne sultanlık hayalleri yerle yeksan olan T. Erdoğan tarafından eleştiriliyor. Yandaş/tetikçi medya ise Filistin’in adını bile anmıyor. Zira Filistinli gençlerin öldürülmesi artık T. Erdoğan’ın uykularını kaçırmıyor. O ve etrafındaki yiyici/tetikçi takımı siyonist İsrail’le anlaşmış olmanın huzuru içinde Filistin halkına yapılan zulümleri “dikkatle” izliyorlar. Kürt halkına karşı icra ettikleri kirli savaşta terör devleti İsrail’in Filistin halkına uyguladığı vahşetten çok şey öğrendiklerini de ispatlamış bulunuyorlar.

Yandaşlar da harcanır

İHH dinci iktidarın en etkili paravan örgütlerinden biridir. Hem dinci-gericiliğin yayılmasında hem komşu ülkelere müdahalede aktif roller oynadı/oynuyor. AKP’nin Mavi Marmara gemisine saldırıyı tepe tepe kullanmasına çanak tutan bu vakıf, Suriye’ye karşı savaşan cihatçı katil sürülerine silah ve lojistik destek taşınmasında da başı çekiyor. Dinci iktidara sunduğu hizmetlere rağmen İsrail’le yapılan anlaşmayı eleştirmesi, T. Erdoğan’ın hışmına uğramasına engel olmadı.

Siyonist İsrail’le yapılan anlaşmayı eleştiren İHH, anında AKP şefinin atış menziline girdi. “Gazze’ye gemi gönderirken bana mı (dönemin başbakanına) danıştınız” diye esip gürleyen T. Erdoğan, yandaşlardan da gelse “çatlak ses” duymak istemediğini bir kez daha hatırlattı. İHH gibi yandaş bir paravan örgütün bile hedef alınması, dinci iktidarın İsrail’le anlaşmaya verdiği önemi gözler önüne seriyor. Filistin’e dair riyakar vaazlara son veren AKP şefi, yandaşlarının da bu soruna değinmelerini yasaklıyor. Diğer bir ifadeyle “terör devleti İsrail” için yandaş İHH’yi harcamakta bir an bile tereddüt etmiyor.

Riyakarlık ve ahlaki düşkünlük abideleri

T. Erdoğan AKP’sinin İsrail’le anlaşması, Gazze ablukasını resmen kabul etmesi, anlaşmayı eleştiren yandaşları bile “tu kaka” ilan etmesi dinci iktidarın maskelerini paramparça etti. Bu gelişmeler, siyasal İslamcılar tarafından Filistin halkının acılarına dair söylenen sözlerin iğrenç bir riyakarlıktan başka bir anlam taşımadığını gözler önüne sermektedir. Filistin halkının acılarına dair atılan hamasi nutukların samimiyetten yoksun olduğu bir sır değildi elbet; bu acımasız ikiyüzlülüğü pek çok kez teşhir ettik. İsrail’le varılan anlaşma ile bu riyakarlığı bizzat dinci-gericiliğin şefi de kabul etmek zorunda kalmış oldu.

Tarihsel gelişim karşısında gericileşen burjuvaziyi temsil eden bütün siyasi figüranlar riyakardır. Zira burjuvazinin çıkarlarını bütün toplumun çıkarlarıymış gibi göstermekle mükelleftirler. Buna rağmen dinci-gerici iktidarın riyakarlık ve ahlaki düşkünlükte emsallerini fersah fersah geride bıraktığını vurgulamak da gerekiyor. Zira 80 yıldır kanayan bir halkın yaralarını sefil çıkarları/hesapları için acımasızca kullanmayı ancak burjuva gericiliğinin bu en ilkel, en ahlaksız temsilcileri mubah sayabilirdi.