Kapitalist sistem dünyanın ekolojik dengesini bozmaya devam ediyor. Betonlaşma uğruna ormanların yok edilmesi, ticari amaçlarla avlanılan hayvanlar ve çevre kirliliği doğanın döngüsünü yıkıma uğratıyor.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ve Londra Zooloji Derneği'nin (ZLS) iki yılda bir yayınlanan “Yaşayan Gezegen Raporu 2020” yayınlandı. Rapora göre vahşi yaşam popülasyonları, insan aşırı tüketimi, nüfus artışı ve yoğun tarım nedeniyle dünya çapında düşüş yaşıyor.
Doğal yaşam yok oluyor
Yaşayan Gezegen Raporu 2020'ye göre, ortalama olarak, memeliler, kuşlar, balıklar, amfibiler ve sürüngen popülasyonları 1970'ten bu yana %68 oranında düştü. Küresel biyoçeşitlilik noktasında en kapsamlı değerlendirmelerinden biri kabul edilen ve dünyanın dört bir yanından 134 uzman tarafından onaylanan raporda yapılan analizlerde 4.392 omurgalı türünün 20.811 popülasyonuna ilişkin küresel veriler izlendi. İzlenenler arasında pandalar ve kutup ayıları gibi yüksek tehdit altındaki hayvanlar ile daha az bilinen amfibiler ve balıklar da yer alıyor.
Rapor, Orta Amerika'nın yağmur ormanlarından Pasifik Okyanusu'na kadar, doğanın insanlar tarafından daha önce hiç kaydedilmemiş bir ölçekte sömürüldüğünü ve yok edildiğini ortaya koydu.
Latin Amerika ve Karayipler, omurgalı yaban hayatı popülasyonlarında ortalama % 94'lük bir düşüşle en yüksek düşüşü kaydetti. Bölgedeki sürüngenlerin, balıkların ve amfibilerin, ekosistemlerin aşırı sömürülmesi, habitat parçalanması ve hastalık nedeniyle olumsuz etkilendiği belirtiliyor.
Afrika ve Asya Pasifik bölgesi de memelilerin, kuşların, balıkların, amfibilerin ve sürüngenlerin popülasyonlarında sırasıyla %65 ve %45 oranında büyük düşüşler yaşandı. Avrupa ve Orta Asya’da söz konusu türlerin popülasyonu %24 düşüş kaydederken, Kuzey Amerika'da ise % 33 düştü.
Raporda dünyanın buzsuz topraklarının %75'inin insan faaliyetleri tarafından önemli ölçüde değiştirildiği ve küresel sulak alanların neredeyse %90'ının 1700'den beri kaybolduğu vurgulanıyor. Ayrıca tatlı su alanlarının en büyük zararı alan habitatlar arasında yer aldığının ifade edildiği raporda bu bölgelerdeki türlerin üçte birinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve ortalama %84 nüfus düşüşü yaşandığı belirtiliyor. Etkilenen türler arasında olan Yangtze Nehri'nde nesli tükenmekte olan Çin Mersin balığının %97 oranında azaldığı bilgisi de raporda yer alıyor.
Rapor aynı zamanda uydu analizini kullanarak, insan izine sahip olmayan yaban hayatı alanlarının dünyanın karasal alanının yalnızca %25'ini oluşturduğunu ve büyük ölçüde Rusya, Kanada, Brezilya ve Avustralya ile sınırlı olduğunu da ortaya koyuyor.
Öte yandan, verilere göre dünya genelinde yaban hayatı popülasyonlarının azalması hakimken, bazı türlerin koruma çabalarıyla iyileşebileceğini gösterdi. Avustralya ve Nepal kaplan popülasyonlarındaki siyah kuyruklu resif köpekbalığının, iyileşme belirtileri gösterdiği bilgisi raporda yer aldı.
“Acil eylem planı gerekli”
ZSL'de araştırmaya liderlik eden Robin Freeman bulgulara ilişkin olarak “Masalarımıza oturuyoruz ve bu istatistikleri derliyoruz, ancak bunların gerçek hayattaki etkileri var. Bu düşüşlerin bazılarının ne kadar dramatik olduğunu anlatmak gerçekten zor" yorumunda bulundu.
WWF'de koruma ve bilim yönetici müdürü olan Mike Barrett ise “Gıda ve tarım sektöründe vakit kaybetmeden acil eylem gerekli. Biyoçeşitlilik kaybının tüm göstergeleri hızla yanlış yöne gidiyor. Başlangıç olarak, tedarik zincirimizde bir an önce ormansızlaşmayı ortadan kaldıracak bir düzenleme olmalı. Bu kesinlikle hayati önem taşıyor” dedi.
Kaynak: Guardian