‘Ulucanlar ve Hayata Dönüş akıllara geliyor’

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu açıkladı. ÇHD’li avukatlar, tutsaklar için yeni ‘Hayata Dönüş’ler yaratabilecek olan “Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Tasarısı”nın derhal geri çekilmesini istedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Mart 2015
  • 17:10

ÇHD İstanbul Şubesi, Temmuz 2014 ile Şubat 2015 tarihleri arasında Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu Taksim’deki dernek binasında düzenlediği basın toplantısıyla açkladı.

ÇHD Cezaevi Komisyonu’ndan avukatlar Yağmur Ereren, Avni Güçlü Sevimli ve Fatma Yiğen’in katıldığı toplantıda raporun sunumunu yapan Av. Güçlü Sevimli, raporun 20’ye yakın dernek üyesi avukatın Temmuz 2014 ile Şubat 2015 tarihleri arasında hapishanelerde tutsaklarla yaptığı görüşmelerle oluşturulduğunu söyledi.

Rapora göre Gebze M Tipi Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavi olanaklarının sağlanmadığı yahut çok sınırlı olduğu dile getirildi. Kadın siyasi tutsaklara yönelik geçtiğimiz yıl başlayan jandarma saldırılarının devam ettiği belirtilen raporda şu ifadeler yer aldı:

 

Gebze kadın tutsaklara saldırı sürüyor

“Gebze Hapishanesi’nde anılan uygulama yapılan girişimler neticesinde bir süreliğine ortadan kaldırılmış fakat son bir aylık süreçte aynı uygulama tekrar hayata geçirilmiştir.”

Raporda Gebze Hapishanesi’nde tutsaklara yönelik saldırıların bir diğer dikkat çekici yanının ise siyasi tutsakların uzun yıllardır günlük olarak attıkları sloganlar karşısında idarenin tutanak düzenlendiği ve disiplin cezaları vermesi oldu. Bugüne kadar 38 kez bahsedilen gerekçe ile tutsaklara disiplin cezası verildiği söylenen raporda benzer bir uygulamaya F Tipi hapishanelerde dahi rastlanmadığı belirtildi.

 

Tekirdağ’da işkence uygulamaları

Raporda, çeşitli hapishanelerde tutsaklara yönelik saldırılar da özetlendi. Rapora göre, Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F Tipi Cezaevlerinde E.K. isimli PKK davası tutsağı kaba dayak işkencesine maruz kalırken geçmişten beri süregelen kaba dayak, işkence ve keyfi disiplin cezalarının devam ettiği kaydedildi. Raporda ayrıca DHKP-C davası tutsaklarının cam fanusu andıran avukat görüş odalarını protesto ettiği ve odalara çıkmadığı bilgisi verildi.

PKK-KCK davası tutsaklarının diğer tutsaklarla görüştürülmediğinin bilgisi verilen raporda yayınlara el koyma, kelepçeli tedavi uygulamalarının yanı sıra hasta tutsaklar için diyet imkanlarının sağlanmadığının altı çizildi.

 

İnfaz hakimliğine rağmen...

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan KOAH Hastası tutsak Mehmet Canpolat’ın tahliye edilmediği için yaşamını yitirdiği bilgisi verildi. Raporda ayrıca ÇHD üyesi avukat Cevdet Bayır’ın kameraları protesto ettiği için 10 günlük hücre cezası aldığı ve bu şekilde infazının yandığı belirtildi.

Ayrıca camekanlı avukat görüş yerlerine ilişkin şunlar ifade edildi:

“Camekanlı avukat yerleri hakkında Kocaeli İnfaz Hakimliği’nce keşif yapılmış ve bu keşif esnasında da mevcut avukat görüş yerlerinin kolaylıkla ses geçirdiği ve konuşulanların dışarıdan rahatlıkla duyulabildiği tespit edilmişse de camekanlı avukat görüş odalarının kaldırılması ya da gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda herhangi bir adım atılmamıştır.”

 

‘Sen PKK’lısın ilacı hak etmiyorsun’

Edirne F Tipi Cezaevi’nde ise PKK davası tutsağı Memduh Kılıç’ın KOAH hastası olduğu ve ciğerlerinin 3’te 2’si olmamasına rağmen tahliye edilmediği gibi doktor tarafından ‘Sen PKK’lısın ilacı hak etmiyorsun’ denilerek tedavisinin engellendiği öne çıktı.

Öte yandan da bu cezaevindeki tutsakların 10 saatlik sohbet hakkının sadece 4.5 saatine izin verildiği belirtildi.

 

Kameralara itiraz eden tutsaklara saldırı

Son 1 yıldır siyasi davalardan tutsak, değişen ancak hüküm giymeyen tutsakların konulduğu cezaevlerinden biri olan Silivri L Tipi’nde ise aynı koğuşta kalan üç siyasi tutsağın kameraları protesto ettiği gerekçesiyle haklarında dava açıldığı ve aile görüş yasağı aldıkları ifade edildi.

7 No’lu L Tipi’nde  ise kameralara ilişkin gerçekleştirilen protesto sırasında gardiyanların kalabalık bir şekilde koğuşa girerek tutsaklara saldırdığı ve tutsakların buna karşılık 5 günlük açlık grevine girdiği belirtildi.

Maltepe 1 No’lu Cezaevi’nde de Silivri’de olduğu gibi kameraları peçete ile kapatan tutsakların 40’a yakın gardiyan tarafından saldırıya uğrayarak tek kişilik hücrelere konulduğu ve vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralandıkları bilgisi verildi. Tutsakların ise bu uygulama karşısında açlık grevine başladıkları ve koğuşlarına götürülmeden eylemlerinden vazgeçmeyecekleri ifade edildi.

 

Hasta tutsaklara ölüm dayatılıyor

Raporda Bolu F Tipi Cezaevi’ne ilişkin olarak hasta tutsak Ufuk Keskin’in durumuna dikkat çekildi. Raporda hem Çölyak hem de şeker hastalığı bulunan Keskin’in diyet ve iğnelerinin hapishane tarafından karşılanmamasının yanı sıra ağır sağlık durumuna rağmen tahliye edilmediği kaydedildi.

Bakırköy Kadın Cezaevi’nde ise J.O.A isimli Kenyalı mahpusun AIDS hastası olmasına ve ilaçlarını hiç aksatmaması gerekmesine karşın tedavisinin engellendiği belirtildi.

 

Katliam tasarısının 19 maddesi geçti

Raporda ‘iç güvenlik’ isimli sıkıyönetim yasası ile birlikte gündeme gelen “Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Tasarısı”nın ise rapor hazırlandığı tarihlerde TBMM Genel Kurulu’nda 19 maddesinin kabul edildiği bilgisi verildi. ‘Güvenlik’ amacıyla köpeklerin, kapalı alanda kullanımı yasak olan biber gazının yanı sıra tazyikli suyun ve ateşli silahların temel müdahale aracı olarak kullanılacağı tasarının hayata geçmesi durumunda tutukluların özel yaşamının dahi ihlal edileceğine dikkat çekildi.

 

12 Eylül’e dönüş: Tutsaklara köpekli saldırı hazırlığı

Tasarıdaki köpek kullanımının son örneğine 12 Eylül döneminde Diyarbakır Hapishanesi’nde rastlandığına dikkat çekilen raporda şu ifadeler yer aldı:

Gene tasarıda yer alan bütün bu hükümler içinde en tehlikeli olanı, 15. Maddede yer alan düzenlemedir ki burada ‘asayiş ve düzeni önemli ölçüde bozan yaygın direniş ve şiddet hareketleri’ örneğin açlık grevlerinin cezaevinde asayişi bozacak derecede yaygın hale gelmesi gibi hallerde kurum iç ve dış güvenlik görevlilerinin yetersiz kalması durumunda mülki amirin talimatıyla kolluk güçlerinin de müdahalede bulunacağı belirtilmektedir. Bu da Ankara Ulucanlar hapishanesindeki ve ‘Hayata Dönüş’ operasyonundaki uygulamaları aklımıza getirmektedir.

Anılan yasa tasarısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, önümüzdeki dönemde hapishanelerde sonu ölümlerle bitebilecek gelişmelerin yaşanması en büyük endişemizdir. Açıkça anlaşılmaktadır ki, siyasal iktidar her alanda olduğu gibi hapishaneler boyutuyla da saldırgan politikalarını hayata geçirmek istemektedir.”

 

Tasarı geri çekilsin!

Raporun sonuç kısmında ise hapishanelerdeki insanlık dışı koşulların hala varlığını sürdürdüğü belirtilerek mevcut hak ihlallerini legal hale getirecek “Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Tasarısı”nın geri çekilmesi gerektiğinin altı çizildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul