Kapitalist sistem dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de doğayla birlikte su kaynaklarını yok etmeye devam ediyor. Türkiye’de su kıtlığı riski, kaynakların yok edilmesi ve kirletilmesiyle her geçen gün daha da riskli bir duruma geliyor. Doğal alanların yok edilmesi de verilere yansımaya devam ediyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hazırladığı “Çevresel Göstergeler 2017” raporunda açıkladığı verilerle Türkiye’nin su kıtlığı konusunda içinde bulunduğu riskleri ortaya koydu.
Rapora göre 20’nin üzerinde kıtlık sinyali veren su kullanım indeksindeki artış devam ederek yüzde 25.8 seviyesine yükseldi.
Ergene, Küçük Menderes, Geriz, Kuzey Ege, Sakarya ve Susurluk havzalarındaki ölçümler neticesinde su kalitesinin de “çok kirlenmiş su” olduğu tespit edildi.
Ayrıca yaklaşık 600 bitki türünün “çok tehlikede”, 700 civarındaki bitki türünün ise “tehlikede” kategorisinde yer aldığı belirtildi.
Milli park, tabiat parkı, sulak alanlar, kent ormanları gibi korunan alanların, toplam alana oranı yüzde 10.1’den 8.9 seviyesine geriledi.
Türkiye’nin 2017 yılındaki enerji tüketiminin 145.3 milyon ton petrole eşdeğer olduğu belirtilen raporda doğal enerji yoğunluğunun Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasının gerisinde kaldığı yer aldı.
Çevresel yıkımı azaltmak için tercih edilmesi gereken demiryolu taşımacılığının kullanım oranı da 2013’te yüzde 75 iken yüzde 43 seviyesine geriledi.
Raporda 2017 yılında 2 bin 411 orman yangını çıktığı ve 11 bin 993 hektar ormanın bu yangınlar sonucu zarar gördüğü açıklandı. Bu yangınların yüzde 6’sının kasıtlı olarak çıkarıldığı, yüzde 30’unun ise ihmal ve kaza sonucu meydana geldiği belirtildi.
Ayrıca bakanlığın 2009’da 37 bin 651 ton olarak açıkladığı tarım zehri kullanımı Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre, 2018’de yüzde 59 artışla 59 bin tona tırmandı.