TİHV raporu yayınlandı

TİHV tedavi ve rehabilitasyon merkezleri raporu yayımlandı. Raporda "Türkiye’de insan hakları her geçen gün daha fazla tehlikede" vurgusu yer aldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Haziran 2024
  • 23:00

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Türkiye’de polislerin işkencesini gelen başvurular üzerinden kaydettiği TİHV tedavi ve rehabilitasyon merkezleri raporunu yayımladı.

Rapor Türkiye’de son bir senede gözaltında, hapishanelerde ve açık alanda yaşanan devlet şiddetini ortaya koydu. Rapora göre vakfa 2023’te 781, son 10 yılda ise 7 bin 548 işkence nedenli başvuru yapıldı. Bu başvurularda en küçük yaş 7’ydi.

Raporda şu ifadeler yer aldı:

“İnsan hakları ortamındaki derin tahribata paralel olarak insan hakları savunucularına yönelik tehdit, baskı ve tacizlerdeki olağanüstü bir artışa tanık oluyoruz. İnsan hakları savunucularının hedef alınması hak ihlallerinin görünmez kılınmasını ve cezasızlığı hedefleyen açık bir politikaya dönüşmüş durumda. Etkili bir insan hakları savunuculuğu için gerekli olan ifade, medya, örgütlenme ve toplantı özgürlüğü neredeyse tamamen ilga edildi. Toplumun insan hakları savunuculuğuna bakışında kamu otoritelerinin ve medya söylemlerinin bir sonucu olarak olumsuz bir dönüşüm yaşanmakta; insan hakları savunucularının faaliyetleri toplumsal algıdakriminalize edilmekte. Kısacası, son dönemde insan hakları aktörlerinin içinde hareket edebilecekleri alan büyük ölçüde daraltıldı.”

Rapora konu olan ocak 2023-nisan 2024 aralığında Türkiye’de işkence ve kötü muameleye dair paylaşılan verilerde 2023’te şüpheli ölümün ötesinde son derece ciddi ve güvenilir iddia ve kanıtların söz konusu olduğu altı insanın gözaltında yaşamını yitirmiş olması, TİHV merkezlerine yapılan başvuruların yüzde 77.4’e ulaşması, hapishanelerdeki mahpus sayısının eylül 2023 ile nisan 2024 arası yedi ayda 71 bin 679 arttığı verileri paylaşıldı.

TİHV’ye başvuru yapan 781 kişinin 731’inin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, bu başvuruların 530’unun ise 2023 senesi içinde işkenceye maruz kaldığının altı çizildi. Bu 731 başvurunun ise 386’sı emniyet müdürlüklerinde, 55’inin polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde, 311’inin ise güvenlik görevlilerinin araçlarında işkenceye maruz kaldığı aktarıldı. Yine başvuranların yüzde 77.4’ü sokakta/açık alanda kötü muamele gördü. 2019’da gözaltına alınan bir yurttaştan halen haber alınamadığı hatırlatıldı.

Hapishanelerdeki hak ihlalleri ise raporda ayrı bir şekilde ele alındı. Özellikle hapishanelerdeki kalabalıklaşmanın ve kapasitenin 27 bin kişi üstünde mahpus olmasının altı çizilirken Türkiye’de her 100 bin kişiden 355’inin mahpus olduğu, Avrupa Konseyi ülkelerinde ise ortalamanın 117 olduğu ifade edildi. Ayrıca son dört yılda yaklaşık 200 bin mahpus salınsa da hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısı son dört yılda yaklaşık 47 bin arttı. TİHV’nin beş tedavi merkezine son 7 yılda başvuran 5 bin 553 kişinin 2 bin 729’unun hapishane süreçlerinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları aktarıldı. 2016-2023 yılları arasında en sık yüzde 71.4 ile hakaret ve yüzde 54.4 ile kaba dayak başta olmak üzere fiziksel müdahalelerin yanı sıra temel hakların ve sosyal hakların da kısıtlandığı belirtildi. Yine 2022’de hapishanelerde en az 48, 2023’te ise en az 20 mahpusun hastalık, intihar, şiddet, ihmal gibi gerekçelerle yaşamını yitirdiği vurgulandı.

TİHEK’in işkence ve diğer kötü muamele iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturmanın önünü açmak yerine, soruşturma süreçlerinin engellenmesi ve cezasızlıkla mücadeleye zarar verilmesi işlevini üstlendiği de raporda yer alanlar arasındaydı. Yine işkence suçlarında cezasızlığın hakim olduğu ifade edilerek işkence suçunun kovuşturulması için yasada muğlaklık olduğu vurgulandı.

TİHV temsilciliklerine 2023’te başvuranların yüzde 32’sinin İstanbul, yüzde 22’sinin İzmir, yüzde 20.6’sının Van, yüzde 16’sının Diyarbakır, yüzde 5.1’inin Cizre’de yüzde 4.1’inin de Ankara’daki TİHV merkezlerine başvurduğu vurgulandı. Van Temsilciliğinin açılması sonrası Kürt nüfusun yoğun olduğu illerden yapılan başvuru oranlarının giderek arttığı ve yüzde 50’nin üzerine çıktığına dikkat çekildi.

Raporda şunlar ifade edildi:

“Son yıllarda işkencenin değişen yüzü ile birlikte kolluk, sıklıkla toplumsal gösteri ve basın açıklamalarında kitleyi kontrol altına almasına ve işkenceye başvurmasına karşın resmi bir gözaltı yapmamaktadır.”

Yine resmi gözaltı süreçlerine işkencenin tek bir birimde yapılmadığı, araçtan itibaren işkencenin sürdüğü vurgulandı. Gözaltında işkence başvurularından 320’si fiziksel müdahale içerirken 116’sı da cinsel işkence içerdi. Gözaltı süreçlerinde sıklıkla temel ihtiyaçlara erişimin engellendiği, ters kelepçe işkencesinin uygulandığı, avukatlarla görüşmenin ise engellendiği belirtildi. Başvuruların yüzde 50.7’sinde doktor muayenesi sırasında polislerin ve jandarmaların odadan çıkarılmadığı ifade edildi.