“Tasarruf tedbirleri” kapsamında eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin Eğitim Sen 3 Nolu Şube Başkanı Hüseyin Tosu ile konuştuk. Söz konusu “tedbirlerin” eğitim hakkının gaspı olduğunu vurgulayan Tosu şöyle devam etti:
“Bu değişiklikle birlikte okullara alınacak temizlik görevlilerine kölelik şartları dayatılacak. Haftada 3 gün 560 TL ücret karşılığında bu işin yapılması mümkün değil. Okulların durumu çok kötü. Temizlik malzemesi dahi yok. Okullar kaderleri ile baş başa bırakılmış vaziyette. Okullara ödenek ayrılmıyor. Okullara söylenen şey, ‘sorunlarınızı okul aile birliği ile çözün.’ Oysa devlet okullarında hizmetlerin ücretsiz olması beklenir. Devletten okullara katkı yok, ödenek yok, eleman sağlama yok. Okullarda para toplanmaması gerekir. Ancak devlet ‘kendiniz çözün’ diyor. Bu da eğitim-öğretimin yapılmasını zora sokuyor. En son tasarruf yapılacak yer eğitimdir. Tasarruf yapacaklarsa sermayedarlara yapılan vergi affından vazgeçilsin. Bunlara yönelik bir çaba yokken ilk akla gelenin yoksul halkın çocuklarının gittiği okullar olması kabul edilemez. Bu karardan bir an önce dönülmesi için yürüttüğümüz çalışmalar var. Okul önlerinde, sosyal medyada, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri önünde basın açıklamaları yapıyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı ortamda eğitim görmesi için çaba içerisindeyiz.”
“Tedbir, eğitim alanında uygulanmamalıdır”
Ekonomik krizin faturasının emekçilerin sırtına yüklendiğine dikkat çeken Tosu, “Bu tedbirlerden etkilenenler yoksulların, emekçilerin, işçilerin çocuklarıdır” dedi ve emekçi çocuklarının ya MESEM’lerle uzaktan eğitime ya da imam hatiplere mahkûm edildiğine dikkat çekti.
Tedbirler kapsamındaki bir diğer sorunun taşımalı eğitim olduğunu hatırlatan Tosu, çocukların pansiyonlara yönlendirildiğini belirterek şunları ifade etti:
“Çözüm taşımalı ya da pansiyon eğitim değil. Çözüm her mahallede her köyde var olan ve iktidar tarafından kapatılan okulların yeniden açılmasıdır. Bu sağlanana dek taşımalı eğitimin 50 km’ye kadar çıkarılması ve çocukların eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Taşımalı eğitimden etkilenenler yine şehrin çeperlerindeki yoksul insanlardır. Tasarruf tedbirlerinin sonucu yoksulların, emekçilerin çocuklarının eğitim-öğretim hakkının elinden alınmasıdır. Tedbir eğitim alanında uygulanmamalı. Tedbiri kendi şatafatlarına, vergi muafiyetlerine, lüks araçlarına uygulasınlar.”
Temizlik ve taşımalı eğitimin yanı sıra bir üçüncü sorunun çocukların sağlıklı beslenememesi olduğuna dikkat çeken Tosu, “Derin yoksulluğun artması sonucu çocuklarımız sağlıklı beslenemiyor ve temiz suya erişemiyor” dedi.
Çocukların okula aç geldiğini belirten Tosu “Çocuklar gelişemiyor, fiziki olarak büyüyemiyor ve eğitim-öğretimde ne yazık ki başarılı olamıyor” dedi.
“Örgütlenerek süreç tersine çevrilebilir”
Devamında, “Bu tedbirler bir zorunluluk değil. Bunlar siyasal iktidarın tercihidir. Krizin faturasının, sermayeyi zora sokmadan, emekçilerin sırtına yıkılması bir tercihtir” diyen Tosu, emekçi ailelere şöyle seslendi:
“Bu bir kader değil. Bunların, siyasal iktidarın tercihi ve bakanının sorumluluğunu yerine getirmemesinden dolayı yaşanan sorunlar olduğunu bilmek lazım. Örgütlenerek, mücadele ederek bu süreci tersine çevirmemiz mümkün. Siyasal iktidar ‘zor dönemde herkes elini taşın altına koysun’ gibi söylemlerle, vatan-millet edebiyatı yaparak politikalarını hayata geçiriyor. Siyasal iktidarın bu tercihine karşı emekçiler birleşerek mücadele etmelidir. Herkese bilimsel, parasız, nitelikli eğitim için mücadele etmek gerekiyor.”
Tosu, velileri eylemlerine destek vermeye çağırarak konuşmasını sonlandırdı.
Kızıl Bayrak/ İstanbul