AKP şefi T. Erdoğan ve yardakçıları yerel seçim propagandalarında iktidarları süresince yaptıkları sosyal yardımları “gururla” açıklayıp, oy devşirmeye devam ediyorlar. Her seçim döneminde yapılan sosyal yardımların gittikçe arttığını, bunun “başarı” olduğunu anlatıyorlar.
Yardım paketleri devletin farklı kurumları üzerinden örgütleniyor. Bu kurumlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kredi Yurtlar Kurumu, T. Taşkömürü Kurumu (TTK), T. Kömür İşletmeleri (TKİ) ve belediyeler olarak sayılabilir. Gıda, barınma, hasta-yaşlı bakımı maaşı, öğrenci bursu, kitap, engelli maaşı, kömür gibi çok çeşitli konularda destek sağlanıyor. Ancak bu yardımların düşük miktarda olduğunu ve AKP’ye üye olma, seçimlerde AKP’ye oy atma şartı içerdiğini not etmek gerekir. Belediyeden iki ayda bir 100 lira gıda yardımı alabilmek için AKP’ye üye olmak yetmeyebiliyor. Evi inceleyip, örneğin evde büyük ekranlı televizyon varsa, aileyi “yeterince” yoksul bulmayan belediye çalışanları, 100 lira gibi çok da değeri olmayan yardımı yapmak için sizi listeye almayabiliyorlar. Oysa milyonlarca insan bu sadakalara, bir paket makarnaya, bir torba kömüre muhtaç hale getirilmiş bulunuyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2013 yılı Sosyal Bülteni’nde yoksulluk çizelgesine kayıtlı yoksul sayısı 30,5 milyon olarak belirtilmiş. Bu sayının her geçen gün artış göstermesi sonucu, Bakanlık 2013 yılından itibaren sosyal bülten yayınlamayı durdurmuştur. Bakanlığın 2015 yılına ait faaliyet raporunda 2 milyondan fazla hanenin yakacak yardımı, 969 bin hanenin ise eğitim yardımı almak zorunda kaldığı yer alıyor. Hane halkı ortalama 4 kişi üzerinden hesap edilirse yardıma muhtaç insanların sayısının katbekat fazla olduğu görülecektir.
AKP iktidara geldiği 2002 Kasım’ından bugüne seçimleri hem hileler yaparak hem de milyonlarca yoksulu yardıma muhtaç haline getirip zavallılaştırarak kazanmıştır. Ekonomik alanda uyguladığı politikalar ile görüntüde ülkenin büyümesini sağlamış, oysa asıl büyüyen, dolar milyarderleri, kendi yandaş sermayedarları olmuştur. 2002 yılında 3 dolar milyarderi varken, 15 yılda bu sayı 31’e çıkmıştır.
AKP ve şefi yıllarca ülke büyüyor, yoksullara da “sosyal yardımlar” ile pay düşüyor yalanını kullandı. Ama aynı yıllarda maaşlar düştü, vergiler arttı, sömürü koşulları ağırlaştı. Geçen yıl patlak veren ekonomik krizden bu yana enflasyon tarihi rekorlar kırıyor, zam üstüne zam açıklanıyor. Elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar sonrasında tepki büyümesin diye seçimlere kadar indirim uygulayacağız diyen Erdoğan bu sefer de 2,5 milyon haneye elektrik desteği sunacağını açıkladı. Elektrik tüketim desteğinin düşüleceği faturalar 40 ila 80 lira arasında olacak. Sanki bu zamların temel nedeni özelleştirmeler değilmiş ve bunların sağlanmasına ön ayak olanlar başkalarıymış gibi, %10 indirim uygulayarak ya da belli bir kesime destek vererek emekçilere yardım ediliyor imajı çiziyorlar.
Seçim öncesi bir de tanzim satış noktaları adımı atıldı. Erdoğan’ın “benim yoksulum” diye tabir ettiği emekçilerin saatlerce kuyrukta bekletildiği bu tezgahlar üzerinden AKP, güya aradaki fırsatçılara savaş açıyor, “emekçisini” koruyor. Oysa ülkede tarımı bitiren de, fırsatçı olan da AKP ve Erdoğan’dır. 2002 yılında sosyal yardımların GSMH’deki oranı yüzde 0,50 iken, 2017 yılında bu oran yüzde 1,70’e yükselmiştir. Tarımsal desteklerin GSMH’deki payı 2002 yılında yüzde 1,50 iken, 2017 yılında yüzde 0,40 oranına düşmüştür. GSMH payında toplam olarak değişen bir şey yoktur, yalnızca tercihler değişmiştir. Tarımı yok edenler, milyonları sosyal yardımlara muhtaç hale getirip oylarını garantiye almış oldular.
Kapitalizm insanlık dışı bir sistemdir. Bu sistemin en gerici ve sivri ürünlerinden biri olan AKP, yoksullukla mücadele ediyor gibi bir tavır sergilemekte, devlet kurumları dışında din temelli “yardım” derneklerini de yaygınlaştırmaktadır. “İslami yardımseverlik” gibi istismarlarla, mahallelerde kitle tabanı kazanmayı hedeflemektedir. Seçmen kitlesi bu yardımları Erdoğan ile özdeşleştirmektedir. Sadaka mahiyetinde verilen bu yardımlar ise emekçinin vergileri ile oluşturulmuş devlet hazinesinden sağlanmaktadır.
Görünen o ki ekonomik krizin ağır faturasını işçi ve emekçilere ödeten sermaye iktidarı, milyonlarca yoksulu bu yardımlara muhtaç hale getirmekle “gurur” duymaya devam edecektir.