Önceki gün El Bab’da 16 asker öldü. Bugüne dek Fırat Kalkanı operasyonunda ölen asker sayısı 37’ye yükseldi. Bir günde 16 asker IŞİD tarafından öldürülmeseydi, kim bilir belki de sermaye medyası ölüm haberini, bir kaza haberinden daha kısa süre verirdi. Çünkü neredeyse orada hiç asker öldürülmüyormuş gibi bir algı yaratıyorlardı.
Fırat Kalkanı’nda ölen askerlerin de aileleri var. Onlar da çocuklarını gömerken ağlıyorlar. Ama Kürdistan’da ölen bir askerin, özel timin, korucunun cenazesi dakikalarca verilirken, Suriye’de ölen askerlerin cenaze töreni sadece söyleniyor. Hiçbir bakan, hatta milletvekili bile cenaze töreninde olmuyor. (Ölen sayısı çok olduğu için, şimdikine gidebilirler ama…) Ne var ki Kürdistan’da ölen her askere en azından milletvekilleri gidiyor.
Burada sermaye medyası ve devletinin ikiyüzlülüğü net olarak görülüyor. Hatta bu ikiyüzlülük, Kürdistan’da ölen askerler için de gösteriliyor. Şovenist propagandaya elverişli törenler uzun uzun verilirken, mutlaka bir bakan, başbakan vb. konuşurken; şovenist propagandaya uygun olmayan törenlerde konuşan kimse olmuyor ve haber sadece kısaca veriliyor.
Sermayenin bu ikiyüzlülüğünün bir nedeni var. Algı operasyonu yapıyorlar. Suriye’ye PYD ve Esad’a saldırmak için girdiler. Ama koşullar Esad’a saldırı bir yana onu yeniden tanımaya dek vardı. Şimdi zorunlu kaldıkları için IŞİD’le “savaşıyorlar.” Doğal olarak orada ölen askerler üzerinde, “Vatan sağ olsun!” diyerek şovenizm propagandası yapamazlar. Bu yüzden o cenazelerde boy göstermiyorlar. Dahası, birileri törende çıkıp, “orada işimiz ne?” diye sorabilir.
Sermaye devleti ve medyası yaşam karşısında olduğu kadar ölüm karşısında da ikiyüzlü. İkiyüzlüce algı operasyonu yapıp, işçi ve emekçi çocuklarını ölüme gönderiyorlar. Ölen de, sömürülen de, kandırılan da işçi ve emekçiler oluyor.
M. Kurşun