Baskı ve yasaklar sökmedi: Avcılar ve Sarıgazi'de 2 Temmuz anmaları

Sivas Katliamı dolayısıyla yapılmak istenen anmalar polisin yasak dayatmalarına rağmen gerçekleştirildi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Temmuz 2020
  • 22:37
Avcılar

Avcılar

Avcılar’da 2 Temmuz anması

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Avcılar Şubesi’nin çağrısıyla 2 Temmuz anması gerçekleştirildi. Anma Avcılar Marmara caddesi girişinde kitlenin toplanmasıyla başladı.  Çevre yoğun polis ablukası altındaydı. Polisler yürüyüşe izin verilmeyeceğini belirtti daha sonra PSAKD görevlilerinin “Yürüyüş gerçekleştireceğiz” ısrarı üzerine polis engeli kaldırdı. Daha sonra “Sivas’ın ışığı sönmeyecek! Yakanları da aklayanları da affetmiyoruz, Madımak için adalet istiyoruz” pankartı açıldı ve Marmara Caddesi girişinden deprem anıtının oraya kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş esnasında “Katillerden hesap soracağız!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Sivas’ı unutma, unutturma!”, “Dün Maraş’ta, bugün Sivas’ta, kurtuluş faşizme karşı savaşta!” sloganları atıldı.  

Deprem anıtının önüne gelindiğinde program başlatıldı. İlk olarak Sivas’ta katledilenler için saygı duruşunda bulunuldu, devamında basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamada Sivas Madımak Katliamı’nın gericiler ve faşistler tarafından organize bir şekilde gerçekleştiği, katliam günü devlet bürokratlarının sadece katliamı izlemekle kaldığı vurgulandı. Ayrıca katliam sonrası sadece bir gruba göstermelik olarak dava açıldığı, 11 kişilik dava dosyasında sadece bir kişinin tutuklandığı, geri kalanın ise haklarında kırmızı bültenle araması olmasına rağmen bir şey yapılmadığı belirtildi. Bundan birkaç ay önce AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, katliamda saldırıların başını çekip mahkemede hiçbir pişmanlık duymayan Ahmet Turan Kılıç’ı haksız ve hukuksuz biçimde, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle affettiği ifade edildi. Son olarak 2 Temmuz katliamının özünde sadece Alevilere karşı değil; ezilen, ötekileştirilen dışlanan, yok sayılan bütün toplumsal kesimlere karşı yapılan bir katliam olduğunun altı çizildi. “Bu katliamlara karşı mücadeleyi büyütmeliyiz” çağrısıyla sonlanan açıklamanın ardından kısa bir müzik dinletisi ile anma sonlandırıldı.

Anmaya Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, ESP, Halkevleri, TİP katılım sağladı. Anma boyunca “Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar!” sloganı atıldı.

Sarıgazi'de yüzlerce emekçi yürüdü

Sarıgazi’de bir araya gelen ilerici-devrimci kurumlar, köy dernekleri ve cemevleri Sivas katliamını lanetlemek ve Sivas’ta katledilenleri anmak için bir araya geldi. Günler öncesinden çalışmaları başlayan eylem için tüm Sancaktepe mahallelerinde de ses aracı ile kitle eyleme çağrıldı.

Eyleme az bir süre kala polis, İstanbul Valiliği’nin kararı ile yürüyüşün yasaklandığını ifade etti. Toplanma yerini ablukaya alan kolluk güçleri, toplanan kitleyi dağıtmak istedi. Ancak kitle yürüyüşte ısrar etti. Tüm yasaklamalara ve provokasyona rağmen yürüme iradesi gösterdi ve eylemi gerçekleştirdi.

“Faşizme karşı omuz omuza!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Sivas’ın ışığı sönmeyecek!” sloganlarıyla Demokrasi Caddesi’ne gelindi. Burada yasaklamalar, baskılar teşhir edildi, alkışlar, ıslıklarla protesto edildi. 

Sivas’ta katledilenlerin isimleri okunarak saygı duruşu gerçekleştirildi. Saygı duruşunun ardından Sarıgazi Cemevi Başkanı bir kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında valiliğin tutumunu eleştirirken, cemevlerine saldıranlara dikkat çekti, bugün yürüyüşleri yasakladığını ifade etti. Ardından Sarıgazi Tertip Komitesinin açıklaması okundu. 

“Sivas Katliamı’nı unutmadı, hesabını soracağız” başlıklı açıklama, “Bundan tam 27 yıl önce Sivas’ta onlar bozuk düzende sağlam çark olmaz diyen Pir Sultan'ı, küllerinden yeniden doğanları anmak için buluşmuşlardı o kavruk temmuz ayında” ifadeleriyle başladı ve şöyle devam etti:

“2 Temmuz 1993'de Pir Sultan Abdal Anma Şenliklerinde binlerce can, aydın, yazar, sanatçı, ilerici-devrimci bir araya geldi. İnancı, kimliği, emeği yok sayılan 7'den 70'e kim varsa dil, din, ırk ayrımı yapmadan her dilde ‘gelin canlar bir olalım’ çağrısına güç vermek için buluştular. 1989 yılından bu yana Banaz'da yapılan anma şenliklerinin hazırlığıyla birlikte katliam hazırlıkları da başladı. Etkinliğe katılacak aydın, yazarlar için karalama faaliyetleri başladı. Yerel gazetelerde sürekli olarak katliama davetiye çıkaran yazılar yayınlandı. Kışkırtıcı, provokatif haberlerle katliama zemin hazırlayan bu yayın organlarının kalemlerinden kan damlıyordu. Dönemin Refah Partili Belediye Başkanı aynı tarihe ‘hicret koşusu’ koydu ve çevre illerden ‘katiller’ Sivas’a toplandı. Etkinliğe katılmak için gelenlerin kaldığı Madımak Oteli’nin önüne yol bakım çalışması bahanesi ile bir kamyon taş boşaltıldı. Bir yandan da kolluk güçleri başka ilçelere gönderildi. Kısacası katliam için her türlü hazırlık tamamlandı.

2 Temmuz günü geldiğinde, Cuma namazı çıkışında Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ‘Gazanız mübarek olsun’ diyerek açıktan destek verdiği katiller sürüsü, katliam için etkinliğe gelenlerin üzerine salındı. Dönemin başbakan Tansu Çiller ‘Çok şükür otel dışındaki vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır’ derken, cumhurbaşkanı Demirel ‘Emniyet güçleri ile halkı karşı karşıya getirmeyin’ diyerek katliamı desteklediler. Madımak Oteli’ni ateşe veren gerici güçler 35 canı diri diri yaktı. Böylece sermaye düzeni, 2 Temmuz 1993’te gerici çetelerini devreye sokarak katliamı gerçekleştirdi.

Dönemin hükümet ortakları, valisi, emniyeti, jandarması ile katliamı izledi. Madımak Oteline yardıma gitmek isteyenlerin önleri kesildi, saldırıya uğradı. Gerici çetelere, katillere destek bununla da bitmedi. Göstermelik yargılamalarla, af yasasıyla katliamcılar serbest bırakıldı ya da yurt dışına kaçırıldı. Katliam davası zaman aşımı gerekçesiyle kapatılmak istendi. Bu dönemde başbakan olan Erdoğan insanlık suçunun zaman aşımını ‘hayırlı olsun’ diyerek karşılarken, katliam sanıklarının avukatlığını yapanlar milletvekiliğine getirildi. Celal Mümtaz Akıncı Anayasa mahkemesi üyeliğine atandı.

Katilleri tanıyoruz!

Kirli provokasyonlar ve katliamlar sermaye düzeninin bir geleneği olarak devam etti. Bu gelenek, işçi ve emekçilerin, ezilen halkların birleşik kitlesel mücadelelerinin önünü kesmek ve sermayenin baskı ve sömürü düzenini sorunsuz sürdürebilmek amacıyla geçmişten günümüze devam etti. Dersim, 1 Mayıs ‘77, Maraş, Çorum, Gazi, Sivas, Ulucanlar, 19 Aralık katliamları ve yakın geçmişte gerçekleştirilen Roboski, Amed, Gezi, Suruç, Ankara katliamları sermaye düzeninin katliamcı yüzünü tüm çıplaklığıyla gösterdi.

Sivas'ın ışığı sönmeyecek!

Sermaye iktidarı, bu sömürü düzeni bu saltanat devam etsin diye on yıllardır din, dil, ırk ayrımını körükleyerek emekçileri birbirine düşürdü. Dinci-gerici politikalarla, tarikat-cemaat örgütlenmesi ile ayrımcılığı derinleştirdi, emekçilerin bir araya gelmesini engellemeye çalıştı. Her saldırısında bizlerin biteceğini, yok olacağını sandılar. Ama yanıldılar. Ne Sivas'ta yakılan ateş ne darağaçları bizleri yıldıramadı.

Tüm dünyayı saran ekonomik ve siyasal kriz ile salgın koşullarında yaşıyoruz. Milyonlarca insan açlıkla ölüm sınırında yaşıyor. En temel yaşam hakkımız elimizden alınıyor. İşçi-emekçilerin kazanılmış haklarına saldırılar sürüyor, kıdem tazminatı hakkı gasp edilmek isteniyor. Rant uğruna yağma, talan devam ediyor. Mazlum halklar arasında kirli savaş derinleşiyor. Ekonomik saldırılar sürerken, baskı ve gericilik artıyor. Yaşamın her alanına sinen gericilik, zorunlu din dersi dayatması ve imam hatiplerin sayısının artması ile yaygınlaştı. Alevi inancı yok sayılıyor, inanç merkezleri saldırıya uğruyor. Son olarak direnişçi Grup yorum Üyesi İbrahim Gökçek’in cenazesi bahane edilerek Gazi Cemevi saldırıya uğradı, talan edildi.

Kapitalist sistemin krizi derinleştikçe polis devleti uygulaması artıyor, en ufak bir hak arama mücadelesi zor yoluyla bastırılıyor. Aydın, yazar, gazeteci, avukat, milletvekilleri, ilerici-devrimci, sosyalistler tutuklanıyor. Sendika, meslek odaları, baroların parçalanması için yasalar düzenleniyor. Kısacası siyasal iktidar kendisinden olmayana yaşam şansı bırakmıyor.

Siyasal iktidara karşı ateşte semaha duran insanlığın direnciyle mücadele etmeli, örgütlenmeliyiz. Sınırsız, sömürüsüz bir dünyayı kurana dek yitirdiğimiz nice canla harlanmaya devam etmeli, birliğimizi büyütmeliyiz.”

Basın açıklamasının ardından sloganlarla kitleye sesleniş devam etti. Eylem programı baskılara, yasaklamalara rağmen burada ilerici-devrimci kurumlar olarak bir irade konulduğu ve bundan sonrasında da mücadeleye devam edileceği vurgulanarak bitirildi.

Kızıl Bayrak / Ümraniye-Avcılar