Sarayın aparatı Diyanet yine gündemde

Depremle ilgili hutbenin verilmesi de, iktidarın rant-talan düzenini koruma telaşından kaynaklanıyor. Zira o dönemde deprem vergisi için toplanan paranın nereye harcandığı tartışmaları gündemdeydi. Artık dikta rejimin ‘Dünyevi İşler Başkanlığı’ gibi çalışan Diyanet, tarihinin en yozlaşmış dönemini yaşıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Kasım 2020
  • 18:27

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) şefi Ali Erbaş, artık her konuda fikir beyan eden bir tür ‘kanaat önderi’ ya da ‘şeyhülislam’ havalarına bürünmüş görünüyor. Saray rejiminin başı T. Erdoğan ‘sultanlığa’ özenince, rejimin aparatı olan DİB’in başkanının ‘şeyhülislamlığa’ heveslenmesi de eşyanın tabiatına uygundur. 

A. Erbaş, son büyük safsatalarından birini depremle ilgili yaptığı ‘ilahi çözümleme’de piyasaya sürmüştü. İzmir’de gerçekleşen deprem, bir camide verilen hutbede söylenen o sözlerin tekrar hatırlanmasına vesile oldu.  A. Erbaş 31 Ocak 2020’de verdiği hutbede Elazığ depremine de değiniyor. Hutbede önlem almaktan söz ediyor, ama olayı getirip ilahi güce bağlıyor. Hutbede şu ifadeleri de kullanmıştı: “Esasında deprem afeti bize hem dünya için, hem de ahiret için bir uyarıda bulunuyor. Deprem, kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır.

İzmir depremi vesilesiyle bu sözleri hatırlatan CHP'nin avukatı Celal Çelik, Twitter hesabından yayınladığı mesajda şu ifadelerle A. Erbaş’ı hedef aladı: “Allah belanı versin Erbaş! Adamda bilgi ve ahlak yoksunluğu en üst düzeyde.” 

Celal Çelik’in sözleri, zamane şeyhülislamının izzet-i nefsini incitmiş görünüyor. Nitekim hemen karşı bir açıklama yayınlayan DİB, CHP’nin avukatı hakkında suç duyurusunda bulunulacağını ilan etti. 

DİB saray rejiminin aparatı olunca, A. Erbaş da gelen emirlere göre hutbeler verme görevini ifa ediyor. Nitekim T. Erdoğan DİB’e özel bir misyon biçtiğini her fırsatta dile getiriyor. Zira DİB, rejimin din istismarı ve Ortaçağ artığı ideolojinin yayılmasında birinci derecede rol oynuyor. Öyle ki, bu kurum artık birçok bakanlıktan daha şişkin bir bütçe harcıyor. O kadar aktif ki, kendisine ayrılan bütçeyi 7-8 ayda tüketiyor. DİB’in harcamaları, kendisine ayrılan bütçenin 1,5 katını aşıyor. 

Birçok skandala imza atan DİB ve onun şefi, dini iktidarın dünyevi işlerinin hizmetine koşan bir rol oynuyor. Örneğin “Ayasofya’nın fethi” seremonisinde minberde kılıç sallayan A. Erbaş, karikatür dergilerine konu olmuştu. Sözü edilen depremle ilgili hutbenin verilmesi de, iktidarın rant-talan düzenini koruma telaşından kaynaklanıyor. Zira o dönemde deprem vergisi için toplanan paranın nereye harcandığı tartışmaları gündemdeydi. Artık dikta rejimin ‘Dünyevi İşler Başkanlığı’ gibi çalışan DİB, tarihinin en yozlaşmış dönemini yaşıyor. Ortaçağ zihniyetiyle üretilen ‘incileri’ 21. yüzyılda minberden terennüm etmek ise DİB şefinin en büyük talihsizliklerinden biri olsa gerek.