Pandeminin tablosu günden güne ağırlaşıyor. Algı yönetimi ile geçiştirilen pandemi sürecinin en ağır yükünü işçi ve emekçiler taşıyor. İşçiler, ücretsiz izin saldırısı ve işsizlik sopası altında günde 39 TL’ye yaşamaya mahkûm ediliyor. Sağlık emekçileri ise her gün ağırlaşan çalışma koşulları altında tükeniyorlar. Esnaf, müzisyen, kafe-bar çalışanları göstermelik kısıtlamalar nedeniyle geçinemiyor. Alınan önlemler ise salgından korunmanın çok uzağında. Ekonomik kriz ve salgın toplumun her kesimini fazlasıyla etkisi altına almış durumda.
Toplum salgının çok yönlü sonuçları ile boğuşurken diyanetin gündemi ‘yağmur duası’ oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı, son dönemde ülke genelinde yaşanan kuraklık sorununa karşı cuma namazı sonrası bütün camilerde yağmur duası okunması kararı aldı. DİB’in zamanlaması ise manidar oldu. Zira DİB, meteorolojinin hava tahminlerini fırsata çevirerek bir kez daha dini istismar etmeyi amaçlıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı! 81 ilde camilerden yapılan ‘yağmur dua’sı sırasında doğa DİB’in fırsatçılık yapmasına izin vermedi. Yağış hesaplanandan bir gün önce başladı ve yağmur duası şemsiyeler altında okundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı, rejimin istekleri doğrultusunda gündemi oyalama ve hedef saptırma konusunda her zaman sağlam ve kullanışlı aparat olarak çalışmaktadır. Aynı zamanda din istismarı ve Ortaçağ’dan kalma ideolojinin yayılmasında da AKP’nin fetva kurumu olarak özel bir rol oynamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yağmur duası için harekete geçmesi ise, Ortaçağ artığı zihniyetin içine düştüğü sefaleti bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bu sahtekarlık, diyanetin ilk kepazeliği değil elbette. Daha önce DİB Başkanı Ali Erbaş, İzmir depremi ile ilgili ilahi çözümlemelerde bulunmuş “Esasında deprem afeti bize hem dünya için, hem de ahiret için bir uyarıda bulunuyor. Deprem, kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır” demişti. İktidarın baroları bölme saldırısı da yine Erbaş’ın baroları hedef göstermesi ile başlamıştı. Erbaş’ın LGBTİQ+ bireyleri hedef göstermesine tepki göstererek açıklama yapan Ankara Barosu hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılmıştı. Bunun üzerine baroların bölünme sürecinin startı verilmişti.
AKP iktidarının doğanın dengesini alt üst eden rant/talan projeleri, ağaçların ve ormanların kontrolsüz biçimde yok edilmesi kuraklığın asıl nedenleridir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çözüm olarak gündeme getirilen yağmur duası ise iktidarın talan politikalarının maniple edilmesini amaçlamaktadır. DİB’in son pespayeliği rejimin ne denli kokuşmuş bir noktaya geldiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.