Etrafa tehditler savurmak, fırsat bulduğunda komşu ülkenin topraklarını işgal etmek, öldürdükleri insanların sayısının kabarıklığıyla övünmek, -fikrini soran varmış gibi- “buna müsaade etmeyiz”, “bunu yaparlarsa bedelini ödetiriz” vb., vb. laflar etmek… Bu saldırganlık ve sahte kabadayılık gösterileri, saray rejiminin alameti-farikalarından biridir.
Çapı mahalle kabadayılığını aşamayan bu zihniyetin temsilcisi olan AKP iktidarı, kendisinden zayıf olanı ezmek, emperyalist/siyonist güçler önünde ise diz çökmek ikilemi arasında salınıp duruyor. Bu hastalıklı zihniyetin en tahammülsüz olduğu konu ise, Kürt halkının kazanımlarıdır.
Yerel seçimlere beş ay varken, Kürt hareketinin seçim çalışmalarını baltalamak için sürek avına başlayan AKP iktidarı, aynı anda Rojava Kürtlerine de ölüm fermanları ilan ediyor. “Hendek kazıldı” diye Kürt illerinde birçok yerleşim yerini yerle bir eden, binlerce kişiyi öldüren bu iktidar, Menbic halkını da hendeklere gömmekle tehdit etmeye başladı.
Seçim atmosferine girilirken konuşmalarındaki ırkçı/şoven tonu koyulaştıran AKP şefi T. Erdoğan, kazıldığını iddia ettiği hendekleri Rojava halklarının mezarı haline getireceklerini dünya kamuoyu önünde ilan etti.
T. Erdoğan, astsubaylara hitabında şunları söyledi; “…Münbiç'in etrafında hendekler kazıyorlarmış. Doğru mezarlarını hazırlıyorlar. Bize fazla iş bırakmayacaklar. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekatı'nda kullandığımız bir çok silahı kimseye muhtaç düşmeden ürettik. Afrin'i özgürleştirdiğimiz gibi Münbiç'i de bölücü örgütün zulmünden kurtaracağız...”
Saray rejiminin hastalıklı zihniyetini ortaya koyan bu ibretlik sözler, Kürt halkına sınır ötesi düşmanlıkla yayılmacı/ilhakçı heveslerin dışavurumundan başka bir şey değildir. Ekonomik, siyasi, sosyal, ahlaki krizler içinde debelenen saray rejiminin izlediği bu yolun, utanç verici bir çöküşten başka yere varması olası görünmüyor.