Vahşi kapitalizmin neo-liberal saldırısının öncelikli hedeflerinden bir sağlık hizmetlerinin piyasaya açılmasıdır. Sağlık hizmetinin piyasada dolaşıma sokulan bir meta haline getirilmesi, kapitalistler için yeni bir rant alanının açılması anlamına geliyor. Bu hizmetlerden yararlanmak ise, satın alma gücüyle orantılı hale getirildi. Bunun anlamı ise, “paran kadar sağlık”tır. Gerçek hayattaki karşılığı; “kapitalistlerin kârı için emekçilerin sağlığının heder edilmesi”dir.
Neo-liberal saldırı 1980’li yıllarda başlatıldı. Ancak AKP iktidarı döneminde doruğa çıktı. Sağlık alanındaki son hamleleri, “kent hastaneleri” adı altında inşa edilen devasa binaların birer “kapitalist işletme” zihniyetiyle “hizmete” açılmasıdır. Bu hastaneleri, gerçek adıyla işletmeleri çalıştıran kapitalistlere saray rejimi “hasta garantisi” veriyor. Yani hasta, gerçekte müşteri gelse de gelmese de kapitalistler kârını kasaya dolduracaktır. Gelmeyen müşterinin parasını saray-AKP rejimi ödeyecektir. Ne de olsa yandaş kapitalistler işletiyor bu devasa şirketleri, iktidarın efendileri de oradan paylarını alıyorlar.
Yandaşlarına rant alanları açan iktidar TTB’nin (Türk Tabiler Odası) yönetimini ele geçirmeye çalıştı, bu emellerine ulaşamayınca da hekimlere karşı saldırı başlattı. Üniversitelerden, hastanelerden biat etmeyen hekimleri uzaklaştıran saray rejim, hazırladığı yasal düzenleme ile çalışma hakkını bile ellerinden almaya yeltendi. İlkel kinle hekimlere saldıran iktidar, sağlık alanında biriken devasa sorunlarla zerre kadar ilgilenmiyor.
Sağlık alandaki çarpıcı sorunlardan biri Gastroenteroloji (mide, bağırsak hastalıkları) hastaları ile hekim sayıları arasındaki uçurumun derinliğidir. Birgün gazetesinden Serbay Mansuroğlu’na konuşan Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Serhat Bor’un verdiği bilgiler, durumun vahametini ortaya koyuyor.
Türk Gastroenteroloji Derneği’nin yaptığı araştırmada, 18 yaş üstü yaklaşık 20 milyon kişinin mide/bağırsak problemi yaşadığı saptanmış.
Bor, “Araştırmamızda yurttaşların yüzde 36’sının mide bağırsak rahatsızı olduğunu tespit ettik. Buna karşın sadece 903 gastroenterolog (mide-bağırsak hekimi) var” diyor. Doktor yetersizliğine ek olarak hem bazı ilaçlar Türkiye’ye girmiyor hem var olan ilaçlardan alınan katkı payı yüksektir.
Bu vahim tablo rant, talan, adam kayırmacı saray rejiminin sağlık alanında biriktirdiği sorunlar hakkında somut bir fikir veriyor. Bu rejimde emekçilerin sağlığını koruyabilmesi de örgütlü mücadeleyi zorunlu kılıyor.