Sermaye devleti kirli savaşı yeniden tırmandırmak için IŞİD taşeronluğunda Suruç Katliamı’nı gerçekleştirdi. Katliamdan 2 gün sonra Urfa Ceylanpınar’da 2 polis öldürüldü. Sermaye sözcüsü AKP ve Erdoğan, 2 polisin öldürülmesini bahane ederek kirli savaşı tırmandırmaya başladılar.
22 Temmuz’da Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesi bahanesiyle kirli savaşı tırmandırmaya çalışan sermaye devleti, bugün de Kürt halkının yaşamını savunmak için açtığı hendekleri bahane ederek kirli operasyonlarını meşrulaştırmaya çalışıyor.
Kaçak saraya saldırı ihtimali dahi olsa ve ordu-polis gibi korumaları olmasa, Erdoğan da saldırıdan korunmak için sarayın önüne hendek açtırırdı veya başka türlü bir barikat kurdururdu. Barikat- hendek saldırı değil, savunma araçlarıdır. Hendek olduğu gibi bombayla döşense bile, saldırı değil, yine de savunma aracı olarak kalır. Hendekler bir savunma aracı değil, bir saldırı silahı olsa; büyükşehirler belediyelerin açtığı ve kapamadığı hendeklerle dolu. Kürdistan’da operasyonların gerekçesi olarak en başta hendekler gösteriliyor. Hendek operasyon gerekçesiyse eğer, büyükşehirlerin neredeyse tamamına operasyon yapılması gerekirdi!
Barikat ve bir tür barikat olan hendeği, hiç kimse durduk yere kurmaz. Sadece savunma gerekliliği varken hendekler düşünülür ve açılır. Saldırı olmasa insanlar niye yaşadıkları sokağın yollarına hendek açsın ya da barikat kursun? Ne kadar gerçek, onu da bilmiyoruz, ama hendekler olduğu gibi bombayla doldurulsa bile, saldırı silahı haline gelebilir mi?
CHP ve kimi sivil toplum örgütleri, “hendekler çözüm değil” diyor. Evet, çözüm değil. Ama Kürt halkı hendekleri bir çözüm gibi görüp açmadı ki. Yaşayabilmek için açtılar. “Hendekler çözüm değil” diye ahkam kesenler, Kürt halkının karşı karşıya olduğu saldırıyı yaşasalar, kendilerinin de hendek açacaklarını veya başka türlü bir barikat kuracaklarını, yaşamak için bunları yapmak zorunda kalacaklarını hiç düşünmeden ahkam kesiyorlar.
Hendekler bugün aynı zamanda siyasal bir misyon taşıyorlar. Bugün Kürt halkının direnişini sembolize ediyorlar. Hendekler ilk açıldığında savunmanın ötesinde bir anlama sahip değildi. Ama bugün, saldırılara karşı direnişi anlatıyor. Hendeklerle, direnişi eş anlamlı kullanmıyoruz. Ama bugünün özgülünde neredeyse direnişle eş anlamlı kullanılabilecek bir misyondalar.
Hendekler operasyonların bahanesi gibi gösterilmekle beraber, sermaye devleti, hendeklerin Kürt halkının direnişini sembolize etmesinden rahatsız. Hendek olmayan sokaklara da saldırıyorlar, ama hendek olan sokak, saldırılarında öncelik taşıyor. Hendek olan sokakları top mermileriyle vuruyorlar. Çünkü o sokakta direnişin sembolü haline gelen hendek var.
Hendekler teknik olarak belki yarın kapanabilir. Siyasal olarak ise, sermaye devletinin saldırıları son bulana kadar kapanmaz. Teknik olarak kapansa bile hendekler direnişin sembolü olarak var olmaya devam edecek.
Muharrem Kurşun