AKP şefi Tayyip Erdoğan bugün sağlık alanına yönelik politikalarının temelinde yatan niyetlerini açıkça ortaya koydu. “Sağlıkta şiddet yasası” diye sundukları, sağlık çalışanlarına açlık, yoksulluk ve geleceksizlik dayatan yasa tasarısının meclis komisyonunda görüşülmesi devam ederken Erdoğan, sağlık alanını ticaret gibi işlettiklerini gözler önüne serdi. Çalışanların ücretli köle haline geldiği, halkın “tüketici” ya da “müşteri” kabul edildiği kapitalizmde, sağlığı da yatırım yapılıp kâr edilecek “sektör” olarak gören sermayenin demir yumruğundan bundan ötesi de beklenemezdi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin akademik yılı açılışını yapan Erdoğan, sağlıktaki “ticari atılımlarını”, dolayısıyla da sermayeye hizmetlerini öve öve bitiremedi.
“Sağlık yatırımlarından güzel neticeler ve turizm geliri”
Sağlık alanına yaklaşımını, yaptıkları “yatırımlar” ve bunlardan elde ettikleri “güzel neticeler” olarak sunan AKP şefi, “Sağlık, bizim 16 yıldır üzerinde hassasiyetle durduğumuz, en çok yatırım yaptığımız ve hamdolsun en güzel neticeleri de aldığımız alanların başında geliyor” diyerek derdinin kasalarına akacak paralar olduğunu ortaya koydu.
Erdoğan şehir hastanelerine dair “Şehir hastanelerimizle birlikte sağlık turizminde çok ciddi sıçrama yapacağız” dedi. Bu ifadeler, hastaneleri turizm gelirlerini arttırmak için inşa ettiklerinin itirafı niteliğindeydi.
Emperyalist tekellerle işbirliğiyle “yerli/milli atılım”
Bir süredir büyük tıbbi cihaz ihalesi için emperyalist tekeller General Electric, Siemens ve Philips’le işbirliği peşinde koşan AKP iktidarı, bu “büyük” işbirliğini de “yerli/milli” yalanlarıyla emekçilere yutturmaya çalışıyordu. Bugünkü konuşmasında da aynı çarpıtmayı sürdüren Erdoğan, söz konusu ihalenin amaçlarını “sağlık alanında hızlı bir millileşmeye, yerlileşmeye ihtiyacı var” yalanıyla sundu. Söz konusu ihale kriz ve emperyalist tekellerle bir türlü kurulamıyor gözüken ortaklık nedeniyle 3. kez Ocak 2019’a ertelenirken, Erdoğan bu işbirliği çabalarını şöyle dile getirdi: “Şimdi biz uluslararası camiadan da ülkemizde ortak üretime girebilecek marka firmaları davet ediyoruz ve olumlu yaklaşımlar var, bu adımları ülkemizde atacağız.”