Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubu ve TTB Halk Sağlığı Kolu, 19 Kasım 2022 tarihinde “Sağlıklı Beslenmek Her Çocuğun Hakkıdır!” başlıklı ortak bir açıklama yaptı.
Açıklamada yetersiz beslenmenin bölgelere göre farklılık gösterdiği belirtilirken, Türkiye’de ekonomik krizin derinleşmesiyle artan yoksulluğun okul çocukları üzerindeki etkisini azaltmak için öneriler sıralandı. Öneriler içinde devlet okullarında ücretsiz beslenme programlarının oluşturulması yer alırken, öğrencilerin günde en az bir öğün ücretsiz ve sağlıklı beslenmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
Okul çağı çocuklarında beslenmenin önemine dikkat çeken açıklamada, sağlıklı ve güvenli okul ortamının oluşturulmasında kamu erkinin sorumluluğunun altı çizilirken, yeterli ve dengeli beslenmenin büyüme ve gelişmenin hızlandığı, öğrenme ve kavrama işlevlerinin öne çıktığı okul çağında daha da önemli olduğu vurgulandı.
Açıklama şöyle:
Okul çağı, çocukların büyüme ve gelişme dönemini içeren bir dönemdir. Bu dönemde öğrencilere sağlıklı ve güvenli okul ortamı sağlanması, sağlığı koruyucu ve geliştirici okul sağlığı hizmetleri verilmesi devletin yükümlülüğündedir. Ülkemizde okul sağlığı ile ilgili uygulamalardan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Sağlık Bakanlığı (SB) sorumludur.
Yeterli ve dengeli beslenme, yaşamın her döneminde sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için temel koşulken, büyüme ve gelişmenin hızlandığı, öğrenme ve kavrama işlevlerinin önem kazandığı okul çağında daha da önemlidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 yılı verilerine göre, üç çocuktan biri yoksul hanelerde yaşamaktadır. Yoksulluk arttıkça evde paylaşılan besinler de azalmakta, bu da en çok annelerle, evin küçük bireylerini çaresiz bırakmaktadır.
“Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018”, ülkemizde beş yaş altındaki çocukların yüzde 6’sının bodur ve yüzde 1,5’inin ise ciddi şekilde bodur olduğunu saptamıştır. Bodurluk, bir çocuğun yeterli besin öğelerini uzun bir süre boyunca alamamış olduğunu göstermektedir. Bu da 0-4 yaş aralığında 350 bin çocuğun bodurluk; 90 bin civarında çocuğun ise ciddi bodurluk sorunu yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu tablo, bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte 100 çocuğumuzdan altısının uzun süreli bir açlık ve kötü beslenme ile okula başladığını göstermektedir.
Okullar, sağlıklı beslenme davranışlarını teşvik etmek, uygun besin alımını sağlamaya yardımcı olmak ve obezitenin ele alınabileceği toplumsal tabanlı müdahaleler için en uygun ortamlardır. Okul beslenme programları ile çocuklara doğru beslenme davranışı kazandırılmalı, ücretsiz sunulan kaliteli bir öğün ile çocukların en az bir öğün sağlıklı beslenmesi garanti altına alınmalıdır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından okul çağındaki 6-12 yaş çocukların yeterli ve dengeli beslenmesinin nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Ancak kamu okullarında ücretsiz sunulan bir beslenme programı yoktur. Son aylarda gıda fiyatlarındaki artışlar, ailelerin gıdaya erişiminde sorunlara yol açmakta; aileler sağlıklı beslenmeyi sağlamakta ciddi sorunlar yaşamaktadır.
Ne yazık ki bu sorun en fazla gelişmekte olan çocukları etkileyecek, açlık ve beslenme yetersizliğine bağlı olarak büyüme ve gelişmede gerileme görülen (bodurluk) çocuk sayısı artacaktır. Bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak çocuklarda enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığı da artacaktır. Ekonomik koşulların giderek kötüleştiği günümüzde, öncelik gıda ve barınma ihtiyacı olduğu için eğitim, ailelerin önceliği olmaktan çıkmaya başlamış; çocuklar okullarını bırakıp çalışmaya hayatına girmiştir.
Öneriler
Bütün bu bilgiler ve değerlendirmeler sonucunda yoksulluğun okul çocukları üzerindeki etkisini azaltmak veya yok etmek için önerilerimiz şunlardır:
Bir an önce devlet okullarda ücretsiz beslenme programları başlatılmalı ve eksiksiz olarak tüm okullarda uygulanmalıdır.
MEB tarafından okullarda okul beslenme programları düzenlenmesinin yanı sıra sağlıklı besinlerden okulda ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği sunulması gibi devlet desteği ile yapılan çalışmalar başlatılmalıdır. Bu projeler ulusal beslenme programlarına dönüştürülmelidir. Ülkemizde eksikliğini hissettiğimiz okul beslenme eğitimi programlarına ulusal düzeyde öncelik verilmelidir. Bu açıdan; MEB, SB ve T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca toplanan komisyon Milli Eğitim Müfredatına sağlıklı beslenme davranışı kazanmayı hedefleyen ”beslenme eğitimi dersi”, öğrencilerin yaşına ve gelişim düzeyleri dikkate alınarak teorik-uygulama formatında hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Başta okul idareleri, öğretmenler ve aileler olmak üzere; yerel yönetimler, doktorlar, beslenme uzmanları ve diyetisyenler, sivil toplum örgütleri tarafından desteklenmeli, programlarda öğretmenler ile birlikte doktorlar, beslenme uzmanları ve diyetisyenler aktif rol almalıdır.