Sacco ve Vanzetti: Amerikan burjuvazisi tarafından katledildiler!

İşte iki anarşist işçi Sacco ile Vanzetti’nin 15 Nisan 1920’de Boston’da gerçekleşen 2 kişinin öldüğü soygun nedeniyle tutuklanmaları bu cadı avının bir parçasıydı. Burjuvaların dünya proletaryasının Ekim Devrimi’nin açtığı yoldan yürümesinden duydukları korkunun açık bir itirafıydı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 23 Ağustos 2020
  • 08:00

Anıları proletaryanın devrimci mücadelesinde yaşıyor!

Tarih 23 Ağustos 1927’yi gösterdiğinde Nikola Sacco ile Bartolomeo Vanzetti elektrikli sandalye ile katledildiler. Amerikan burjuvazisinin kurduğu mahkeme, ortada gerçek delil olmadığı için 7 yıl sürdü. İtalyan göçmeni iki Anarşist işçi, mahkemeyi yargılayanları yargıladıkları bir direniş mevzisine dönüştürürler.

“Ömrümde gerçekten hiç suç işlemediğim gibi, bütün ömrümce suçu, yani bugünkü yasaların ve ahlakın suç saydığı şeyleri yeryüzünden yok etmenin mücadelesini verdim. Bunların yanı sıra bugünkü yasaların ve ahlakın haklı bulduğu ve kutsadığı suçu da yani insanın insanı ezmesi ve sömürmesi suçunu da işlemedim. Ve burada bir suçlu olarak bulunmamın bir nedeni varsa, birkaç dakika sonra beni mahkûm etmeniz için bir neden varsa, o da işte bundan başka bir şey değildir.” (Bartolomeo Vanzetti’nin savunmasından)

Biliyorum ki, verilen hüküm ezilen sınıf ve zengin sınıf arasında olacak ve bu iki sınıf arasında daima çarpışma olacak. Biz halkla, kitaplar ve edebiyatla kardeşleşiyoruz. Sizse halka eziyet ediyor, onu despotça yönetiyor ve katlediyorsunuz. Biz daima halkı eğitmeye çalışıyoruz. Sizse bizimle diğer milletler arasına nefret tohumları saçıyorsunuz. Ezilen sınıfa mensup biri olarak benim bugün bu kürsüde olmamın nedeni de bu. İşte siz ezenlersiniz.” (Nikola Sacco’nun Savunmasından)

Bu direnişçi tutumları ile ölümsüzleştiler. İsimleri sınıf mücadelesinin tarihine kızıl harflerle yazıldı. Sacco ile Vanzetti’nin yazgısı Avrupa’dan ABD’ye daha iyi bir yaşam umuduyla göç eden diğer emekçilerden farklı değildi. Nikola Sacco fırın, kireç ocağı ve ayakkabı işçiliği yaparken, Bartolomeo Vanzetti seyyar satıcıydı.

Onların katledilmesi ABD’nin sınıflar mücadelesi tarihine ayna tutuyor. ABD’de kapitalizm 1861-1864 iç savaşının ardından köleci güneyin yenilgisi ile hızla gelişti. Bu hızlı gelişimde; Amerikan yerlilerinin topraklarının işgal edilmesi ve Latin Amerika’daki sömürgeci politikaların önemli payı olur. Aynı zamanda bu politika siyahilerin-Çinlilerin emek gücünün ücretli kölelikle ve ‘yazgı’ adı altında gerici-ırkçı politikalarla acımasızca semirilmesine dayanıyordu. Avrupa’dan gelen göçmenlerin akışı Amerikan sanayisinin sermaye birikimini hızlandırdı. Sanayici ve bankacı-sigortacı Ford, Rockefeller, Morgan’lar bu dönemde palazlandılar. ABD kapitalizmi böylece 20. yüzyıla emperyalist bir güç olarak bu acımasız ve kanlı politikalarla girdi.

ABD kapitalizmi on yıllar boyunca ardı arkası kesilmeyen göçmen akınlarını emek gücünü sınırsızca sömürmek için büyük bir fırsata çevirdi. İşçi sınıfının küçük bir bölüğüne kapitalizmin genişleme döneminin yaratığı olanaklardan faydalanarak daha yüksek ücret vererek bir işçi aristokrasisi yarattı. Ama öte yandan işçi sınıfını ‘Amerikalı’, ‘zenci’, ’sarı’ gibi yapay ayrımlarla parçalayıp kötürümleştirmeye de çalıştı. Buna ek olarak Avrupa’dan gelen İrlandalı ve İtalyan göçmenleri de ırkçılıkla bölecek kışkırtıcı politikalar uyguladı. İşsizlik korkusunu, milliyetçi önyargıları körükleyip işçi sınıfını bölmenin bir argümanı olarak kullandı. Avrupa’daki sosyalist işçi hareketinin Amerika’ya sıçramasına engel olmak için tüm gücünü seferber etti, bu uğurda en iğrenç yöntemlere başvurdu.   

Ancak 1870-1890 yılları tüm fiziki ve ideolojik zorbalığa rağmen ABD büyük bir işçi hareketi ile sarsıldı. Demiryolu ve maden iş kollarındaki ağır, kuralsız çalışmaya karşı gelişen grev dalgası silahlı çatışmalara sahne oluyordu. Amerikan kapitalizmi bu hareketi sert yöntemler ile bastırmak için kollarını sıvadı. Silahlı özel birlikler kurarak grevci işçilere saldırdılar. Tüm baskı ve katliamlar 8 saatlik iş günü talepli mücadeleye engel olamadı. Amerikan burjuvazisi bu süreçte sınıf hareketini kontrol altına almak için provokasyon silahını pervasızca kullandı. 8 saatlik iş günü talebinin damgasını vurduğu yüz bini aşkın işçinin katıldığı1 Mayıs 1886 genel grevi burjuvazinin korkularını artırdı. 4 Mayıs’taki işçi eyleminin gerçekleştiği Haymarket’te Amerikan devletinin eliyle patlatılan bomba ve gerçekleştirilen katliamın sorumlusu olarak işçi önderlerinin tutuklanması, ince ayrıntısına kadar planlanan bir senaryonun parçasıydı. Bu senaryo göstermelik yargılama ile 4 öncü işçi önderinin idam edilmesiyle son buldu.

Sacco ile Vanzetti işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadelesinde ölümsüzleşen Adolph Fischer ve arkadaşları ile aynı saldırgan burjuva politikanın hedefi oldular.   

I. Emperyalist paylaşım savaşı sonrasında ABD’de mafyalaşma ve çeteleşme devlet politikası haline gelmiş, hırsızlık ve soygun ise yaygınlaşmıştı. Kapitalizmin ekonomik bunalımı savaşı dindiremediği gibi Bolşevik parti önderliğinde Rusya proletaryasının gerçekleştirdiği Büyük Ekim Sosyalist Devrimi uluslararası sermayeyi büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakmıştı. İşsizlik büyümüş, açlık sefalet artmış, Amerikan iç siyasetindeki bunalımlar da büyümüştü. Umutsuzluk ve çaresizlik atmosferi içinde geleneksel olarak ötekileştirilmiş kesimler hırsızlığa itildi. Öte yandan aynı koşullar devrimci mücadelenin dinamiklerini de oluşturuyordu. Ekim devrimi Amerikan işçi sınıfı ve emekçilerinde büyük bir coşku yaratmıştı. Savaşın ardından çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaşması nedeniyle işçi sınıfı hareketlenmiş, devrimci mücadeleye olan ilgi artmıştı. 1919’dan itibaren örgütlü tüm öncü işçilere, sendikacılara, komünistlere, ilerici güçlere, anarşist-sosyalist gazete ve dergilere karşı Amerikan devleti ile kapitalistleri cadı avı başlattılar.

İşte iki anarşist işçi Sacco ile Vanzetti’nin 15 Nisan 1920’de Boston’da gerçekleşen 2 kişinin öldüğü soygun nedeniyle tutuklanmaları bu cadı avının bir parçasıydı. Burjuvaların dünya proletaryasının Ekim Devrimi’nin açtığı yoldan yürümesinden duydukları korkunun açık bir itirafıydı. İki İtalyan işçi, soygunu gerçekleştiren kişinin itirafına rağmen açık bir komplo ile dünya kamuoyunun gözü önünde katledildiler. Amerikan burjuvazi 23 Ağustos’ta iki İtalyan anarşisti şahsında işçi sınıfının sınıfsız, sömürüsüz bir dünya özlemini elektrikli sandalyeye oturtarak umutlarını canice boğmayı amaçladı. Ancak Sacco ile Vanzetti’nin mücadeleci pratikleri, mahkemelerdeki savunmaları ile dünya proletaryasının direniş geleneğinde ölümsüzleştiler.

İdam kararının durdurulması için tüm dünyada enternasyonal dayanışma eylemleri gerçekleştirilir. Bunun için bir imza kampanyası düzenlenir. Buna rağmen kapitalistler adına cellatlık yapan Amerikan devleti infazı gerçekleştirir. 23 Ağustos’ta katliamı durduramayan yüzbinler sokaklarda protesto gösterileri gerçekleştirerek katliamı protesto eder, Sacco ile Vanzetti’nin haklı davalarına destek verirler. Nazım Hikmet’in ölümsüz dizeleri bu kitlelerdeki öfkeye tanıklık etmeye devam ediyor. Sacco ile Vanzetti’nin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

‘İhtilalin sıra neferiydi onlar,

ihtilalin namuslu iki neferi.

Yanıyordu kanlarında şavkı İtalya güneşlerinin,

Koştular temiz esmer alınlarla hayatın sesine,

dövüştüler yanında dövüşen kardeşlerinin.

Yeni dünyada düştüler eski zulmün pençesine!

Yedi yıl ölümün karşısında gülerek durdular.

Elektrikli iskemleye

kadife bir koltukmuş gibi oturdular.

Yürekleri dört bin volta yedi dakka dayandı,

yandı yürekleri

yedi dakka yandı!..

Cani değildiler, kurban gittiler bir cinayete,

kurban gittiler dolarların emrindeki adalete!

Hayatlarında olmadılarsa da kitlelerin rehberi,

ölümleriyle şaha kaldırdı kitleleri

bu iki ihtilal neferi!

Kıssadan hisse

Burjuvazi,

katletti içimizden ikimizi

bu iki ölü ölmeyen iki ölümüzdür!

Burjuvazi,

kavgaya davet etti bizi

davetleri kabulümüzdür!

Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,

biliriz öylece yaşamasını ölmesini

hepimiz – birimiz için,

birimiz – hepimiz için!..”

M. Devrim