AKP şefi Erdoğan, Rojava’ya yönelik işgal saldırısını aylar önce dillendirdi. Adeta bir kedi gibi “kükredi”. Ama önce NATO’nun Madrid zirvesinde, sonra Tahran ve Soçi’de kuyruğunu kıstırdı. “Kükreme” iç politika yönelik bir malzemeydi. Sonrasında AKP şefi kuyruğunu kıstırmasına rağmen utangaçça da olsa hala saldırıyı dillendiriyor.
Rojava’ya yönelik taciz saldırıları da gerçekleşiyor. Son olarak 16 Ağustos’ta Rojava’ya yönelik bombalama saldırıları gerçekleşti. Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri saldırı üzerine yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Türk işgali pazartesi akşamından bu sabaha kadar Dirbêsiyê, Amûdê ilçeleri ve kırsalına yönelik saldırılarını artırdı. Til Temir ilçesi ve kırsalına yönelik havan ve top atışlarını artırdı. Bunun sonucunda 3 yurttaş yaralandı. Kobanê kentine saldıran işgalciler, 14 yaşındaki bir çocuğu şehit etti. Biri kadın, biri çocuk 5 kişi yaralandı. Bölgenin hizmet merkezlerine saldırılar yapıldı.
Türk işgali, uluslararası sessizlik içinde bölgelerimize askeri saldırılarını sürdürmekte ve bombaladığı alanları genişletmektedir. Buna karşı garantör devletler ateşkes yükümlülüklerini yerine getirmemekte ve Türk işgalinin eylemlerine sınır koymamaktadır.”
Rojava’ya yönelik bu saldırılar ilk değil. Taciz saldırıları sürüyor. Suriye Güçleri (DSD) Genel Komutanı Mazlum Kobani, 27 Temmuz’daki saldırı üzerine sosyal medya hesabında şu mesajı paylaştı:
“Bugün Türkiye’ye ait bir SİHA, Rakka’nın kuzeyinde Tel Abyad’a doğru giden İç Güvenlik Güçleri’ni hedef almış ve 4 üye hayatını kaybetmiştir.”
Türk sermaye devletinin Rojava’ya yönelik taciz saldırıları sadece iç politikaya yönelik görünmüyor. Zira 16 Ağustos günü gerçekleşen saldırı üzerine yandaş medyada haber yok. Kürt halkına yönelik saldırıları gerçekleri tepetaklak ederek mide bulandırıcı propaganda argümanı yapan yandaş medya bu kez suskundu. Suskunluğun nedeni saldırının başarısız ve sivillere yönelik olması değil. Fetih propagandası yaptıkları saldırılar da gerçekte daha önceki saldırıların bir benzeri olmasıdır.
Dahası saldırıların birçoğu cihatçı çeteler tarafından gerçekleştiriliyor. Daha doğrusu Türk sermaye devleti her sıkıştığında saldırıları cihatçı çetelere fatura edebileceği şekilde organize ediyor.
Taciz saldırıları Kürt düşmanlığıyla açıklanabilir. Politik olarak Rojava’da taciz saldırılarıyla Güney Kürdistan’da yok olan “kırmızı çizgileri”ni korumaya çalışıyorlar. Böylece Suriye devletiyle ilişkilerini düzeltme görüşmeleri gerçekleşirse bile cihatçı çeteler eliyle işgal edilen bölgelerin karşısına Rojava’yı koymayı planlıyorlar.
H. Ortakçı