Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın önceki günkü açıklamasına göre, ülkede salgın kontrol altına alındı. Ancak 4-6 Mayıs tarihleri arasındaki veriler, test sayısı azalırken, vaka sayısının artığını gözler önüne serdi. Bu aşamada iktidarın koronavirüs salgınının kontrol altına alındığı teziyle devreye soktuğu ‘normalleşme planı’ ise rehaveti artırdı. BirGün’den Uğur Şahin’in haberine göre eski Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, rehavetin çok ciddi sonuçları olacağı görüşünde. Prof. Dr. Tükel, “Salgın eğrisinde bir düşme görülse de bu, salgının kontrol altına alındığı anlamına gelmiyor” diyor ve ekliyor: “Test sayısındaki azalmaya karşın yeni vaka sayısında artma ile karşılaşıyoruz.”
Prof. Dr. Tükel, özetle şunları dile getirdi:
Verileri hâlâ bilmiyoruz
Hafta başında önlemlerin gevşetilmesine ilişkin bazı açıklamalar yapıldı. Biz verilerin çok azına sahibiz. Sağlık Bakanlığı, her gün vaka ve vefat edenlerin, yoğun bakımda tedavi gören ve iyileşen hastaların sayılarıyla ilgili veriler açıklıyor
Fakat örneğin vakaların cinsiyetini, yaş dağılımlarını, hangi bölgelerde yoğunlaştığını bilmiyoruz. İllere, ilçelere göre dağılımı bilmiyoruz. Elimizde epidemiyolojik olarak değerlendirme yapabilmek için çok az veri var. Bunlar olmadan önlemlerin gevşetilmesi ve normalleşme sürecine geçilmesi çok büyük riskler taşıyor.
Geriye dönüş zor değil
Son üç günün verilerine baktığımız zaman test sayılarında azalma görüyoruz; hâlbuki test sayılarının artması gerekiyordu. Son üç günün verilerini bir uyarı olarak kabul edebiliriz. Açıklanmayan veriler gerek bilim insanları, gerekse de halkın bilgisine sunulmalı. Bilimsel bir yaklaşımla epidemiyolojik verilere dayandırılarak alınacak kararlara gereksinim var. Halkın sağlığını önceleyen ve bunu merkeze alan kararlar yerine, başka kaygılarla hareket edilirse, vaka sayılarında artışla, bir alevlenmeyle karşılaşmak zor olmayacaktır.
Rehavetin sonucu ciddi olacak
Ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü. Bunun 6-8 hafta sonrasında en üst noktaya ulaşabileceğine ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Gerçekten de nisan sonuna geldiğimizde yeni vaka sayılarının plato yapmaya başladığını gördük. Son dönemde salgın eğrisinde bir düşme görülse de bu, salgının kontrol altına alındığı, tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor. Sonuçta, Covid-19’un bulaşmasının kontrol altına alındığına ilişkin somut verilere gereksinimimiz var. Bu veriler olmadan, riskler kontrol altına alınmadan ya da en alt düzeye indirilmeden önlemlerin gevşetilmesi ve toplumda rehavetin ortaya çıkması ciddi sonuçlar doğurabilir.
Avm’ler risk taşıyor
Üç günlük sokağa çıkma yasağından sonra, hafta başından itibaren bir rahatlama olduğu görülüyor. Verilen mesajların böyle bir rahatlamaya izin verecek bir anlam taşımaması gerek. Geçiş döneminde salgın ile ilgili önlemleri, dikkatli bir şekilde, epidemiyolojik verilere dayanarak, belirli bir plan dahilinde ve kademeli olarak azaltmak gerekiyor. Örneğin, AVM’lerin 11 Mayıs’ta açılmasının bu açıdan erken olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların toplu olarak bulunduğu, uzun süre vakit geçirebildiği AVM’lerin diğer birçok mekâna göre daha fazla risk taşıdığı biliniyor. Bu tür mekânlarda merkezi havalandırma sistemlerinin kullanılması ve hava sirkülasyonun damlacıkları ileriye taşıyabilmesi nedeniyle fiziksel mesafeyi 1,5- 2 metrede tutmak, bulaş riskini ortadan kaldırmak açısından yeterli gelmeyebiliyor. Gerekli değerlendirmeler ve çalışmalar yapılmadan önlemler kaldırılmamalı, yoksa halkın sağlığı riske atılmış olur.