DSÖ verilerine göre dünyada her yıl 10 kişiden 9’u hava kirliliğine bağlı olarak hayatını kaybediyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu raporu
2021 yılının Eylül ayında DSÖ Hava Kalitesi Kılavuzu’nu güncelledi. Eğer bu kılavuz dünya genelinde uygulanırsa ince partikül maddeye maruz kalma nedeniyle yaşanan erken ölümlerin yüzde 80’i engellenebilir. 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı, Türkiye’de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki Kara Raporu’nun beşincisi yayınlandı. Rapora göre:
- 2021’de İstanbul’da 4 bin 848, Ankara’da 2 bin 853, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi.
- Türkiye’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir yok.
- Havası en kirli beş kent ise sırasıyla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya.
- Hakkari’de DSÖ standartlarına göre, partikül madde kirliliği yok denecek kadar azken, il kükürt dioksit açısından çok kirli bir hava soluyor.
- Depremden etkilenen kentlerde hava kirliliği, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, DSÖ kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktı.
- Rapor, kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklara yol açan hava kirliliğinin ruh sağlığı ve uyku düzenini de olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
- THHP, hava kirliliği için yasal limitlerin DSÖ kılavuzlarıyla uyumlu hale getirilmesi, hava kalitesinin düzenli ve sistematik olarak izlenmesi ve fosil yakıtlardan vazgeçilmesi için çağrıda bulundu.
- 2030 yılına kadar ülkedeki termik santrallerin kapatılması durumunda 102 bin kişinin ölümünün engellenebileceği belirtiliyor.
- Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı 42.067.
İller ve hava kirliği nedenleri
Hava kirliliği açısından işaret edilen iller içerisinde Batman’da ana nedeni ilde bulunan petrol rafinerisidir. Raporda yer alan bilgilere göre işlenen her 1 milyon ton ham petrol için 3 bin tona kadar partikül madde atmosfere bırakılıyor. Batman’daki rafinerinin 1,4 milyon ton/yıl ham petrol kapasitesi bulunuyor ve havaya yılda 4.200 tona yakın PM salınabileceği anlamına geliyor… Bunu yanı sıra sanayi için yakılan kömür de ildeki hava kirliliğini arttırmaktadır.
Yine raporda yer alan bir diğer il ise Iğdır’da hava kirliliğinin ana nedeni karayolu taşımacılığı olarak işaret edilmektedir.
İstanbul, Ankara, İzmir açısından ise hava kirliliğine etken eden pek çok şey bulunmaktadır. DSÖ verilerine göre, İstanbul’da Sarıyer Kumköy hariç her ilçede insanlar sağlıksız hava solumaktadırlar. Sultangazi, Esenyurt ve Mecidiyeköy en kirli bölgeler olarak işaret edilmektedir. Sultangazi’de Cebeci’de bulunan taş ocakları, Esenyurt’ta nüfus yoğunluğu, Mecidiyeköy’de ise araç trafiği hava kirliliğinde ana neden olarak vurgulanmaktadır.
Ankara’da Siteler en kirli havanın olduğu yerdir ve nedeni ise sanayinin olması ve buralarda her türlü atığın yakılması olarak açıklanmıştır.
İzmir’de Aliağa, Bozköy, Menemen, Yeni Foça hava kirliliği açısından ilk sıradadır. Aliağa’da bulunan demir-çelik, petrokimya, kömür eleme, gemi söküm, geri dönüşüm, akaryakıt dolum tesisleri, doğalgaz çevrim santralleri, termik santraller ve petrokimya tesisleri hava kirliliğinin ana nedenidir.
Kapitalizmin işleyişi
Rapor çok kapsamlı olarak veriler sunuyor ve hava kirliliğine, mevzuata ve dolaylı-dolaysız etkilerine yöneliyor. Raporda, kükürt dioksit kirliliği, kömürden elektrik üretimi, azot dioksit kirliliği, ozon kirliliği, hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri, iklim değişikliği, orman yangınları vb. konuları işleniyor. İklim değişikliği bir yanıyla ortalama ve aşırı sıcakların artışını beraberinde getiriyor. Bunun sonucunda ise aşırı hava olayları ve yağışta değişmeler meydana geliyor. Bunların sonucunda ise seller, kuraklık ve doğal yangınlar meydana geliyor.
Tüm bunların nedenlerine ve gelişim süreçlerine baktığımızda kapitalizmin işleyiş yasaları karşımıza çıkıyor. Hava kirliliğinin artmasının temel nedenlerinden biri şehirlerdeki sanayinin işleyiş şeklinden kaynaklanmaktadır. Kömüre dayalı elektrik enerjisi üretmenin sera gazı emisyonlarının arttırdığı, iklim değişikliklerini etkilediği bir gerçek. Bunun yanı sıra büyük bir hava kirliliği sonucunu yaratmaktadır. Kapitalist şirketlerin kâr hırsı ve alınmayan önlemlerden kaynaklı insan ve doğaya yarattığı sonuçlar orta yerde duruyor.
Yayınlana raporlarla kayda geçmiş bulunuyor, dünyada her yıl 10 kişiden 9’u, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı olarak yaşamını yitiriyor…
Kâr üzerine kurulu ve aşırı üretim amaçlı işleyen kapitalizm bütün canlıları ve doğayı yıkıma sürüklemektedir. Kapitalizm hem toplumsal hem de bilimsel olarak ömrünü tamamlamış bulunmaktadır.
Temiz hava yaşam hakkıdır!
Atmosferin ısınması, , havanın ve toprağın kirlenmesi, türlerin ve ormanların yok oluşu, okyanusların tuzlanması ve buzulların erimesi kapitalizmin ömrünü çoktan tamamladığının göstergeleridir. Çevre örgütleri, BM, kapitalizmi revize edip daha fazla yaşanılabilir kılmak için “Sürdürülebilir kalkınma” ve “Yeşil teknoloji” gibi projeler önermekteler. Ancak kapitalizmde bu projeler kâr getiriyorsa şirketler ve devletler için uygulanabilir olmaktadır. Temiz hava bir yaşam hakkıdır. Ancak tüm haklarda olduğu gibi bu hakkın kullanımı da kapsamlı bir mücadele ile mümkündür. Toplumsal sorunlar olan bu sorunların yok olması için onları yaratan koşulların da temelden değişmesi zorunludur.
Elbette doğanın, havanın, insanlığın tahribatını önlemek için bireysel planda yapılabilecek şeyler vardır. Daha az tüketmek, çöpleri dönüştürmek, israftan kaçınmak, toplu taşımayı kullanmak vb. Ancak bunlar hava kirliliğini, doğanın tahribatını engellemek için yeterli değildir. Sorunu yaratan bireyler değil, kapitalist sistemin ta kendisidir. Kâra dayalı tekeller dünyasıdır.