Nallıhan Kuş Cenneti’ne termik tehdidi

Çayırhan Termik Santrali’nin etkisi altında kalan Sarıyar Barajı’nda yapılan su analizi, baraj suyunun ciddi oranda organik kirlilik tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ortaya koydu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 21 Aralık 2021
  • 21:10

Ankara Nallıhan Kuş Cenneti’nin önemli su kaynaklarından biri olan ve Çayırhan Termik Santrali’nin etkisi altında kalan Sarıyar Barajı’nda yapılan su analizi, baraj suyunun ciddi oranda organik kirlilik tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ortaya koydu.

İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Nallıhan Kuş Cenneti’nin önemli su kaynaklarından biri olan Sarıyar Barajı’nda bazı ağır metallerin birikimini incelemek amacıyla “Kömürle İlişkili Su Sorunları ve Doğal Yaşam: Nallıhan Kuş Cenneti” isimli bir proje yürüttü.

Evrensel’in aktardığı, proje kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre; sudaki kimyasal oksijen ihtiyacı normal değerden yaklaşık iki kat, biyolojik oksijen ihtiyacı da yaklaşık üç kat daha fazla çıktı.

Sonuçları değerlendiren Proje Koordinatörü Tekin Altuğ, “Çayırhan Termik Santrali, modern işletim sistemine sahip olmadığı için çevresine zarar veriyor. Analiz sonuçlarımız göstermiştir ki, Sarıyar Barajı için asıl kirlilik unsuru organik kirliliktir” dedi.

Termik santraller için iştah kabartıcı

Nallıhan Kuş Cenneti sahasına yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Beypazarı’nda ülkenin en önemli büyük linyit rezervlerinden birinin bulunmasının termik santraller için iştah kabartıcı olduğunu da kaydeden Altuğ şunları söyledi:

“Çayırhan Termik Santrali, Nallıhan Kuş Cenneti’ni besleyen Sarıyar Barajı’nın kuzeydoğusunda bulunuyor. Santral mahalli, kömür kaynağına yakın seçildiği gibi soğutma suyunun sağlanacağı Sarıyar baraj gölüne de yakın seçilerek kuruldu. Tesisin 5 kilometrelik etki sahası içerisinde kalan tesis ile Sarıyar Barajı arasındaki kuş uçumu en yakın mesafe ise yalnızca 3 kilometre. Kömürün yakılmasıyla birikte açığa çıkan tonlarca atık (kül, cüruf ve partiküller) bertaraf edilmediği ve bacadan çıkarak atmosfere salındığı takdirde birkaç yüz metre yüksekliğe kadar çıkabilmekte ve binlerce hektar genişlikte alanları da etkileyebiliyor. Depolandığı yerlerde toprağı, su kaynaklarını, tarım alanlarını ve yerleşim alanlarını kütlesel kül konsantrasyonu altında bırakıyor.”