İdlib’de savaşı provoke eden dinci-faşist AKP-MHP koalisyonu zıvanadan çıkmış görünüyor. Suriye topraklarını işgal/ilhak etme histerisini atlatmadıkları için işi savaşa vardıracak adımlar atıyorlar. Türk ordusu İdlib’e yığınak yaparken, Suriye’nin eli-kolu bağlı beklemesini istiyorlar. Dünya jandarması ABD emperyalizminin bile işgal ettiği ülkelerden geri çekilmek zorunda kaldığı bir çağda toprak ilhak etme heveslerine kapılmak, ancak ölü Osmanlı zihniyetini taşıyan, gerçeklikten kopmuş saldırganların işi olabilir.
Hem Suriye topraklarını işgal ediyorlar hem kendi sefil çıkarları için ölüme sürdükleri askerleri kullanarak daha pervasız adımlar atıyorlar. “Güvenlik noktaları” haricinde 12 bin Türkiye askerinin Suriye topraklarına girdiği söyleniyor. Bu histerik politikanın kurbanı olan askerlerin sayısı artınca, vaazlarındaki ırkçı-faşist dozu arttırıyorlar.
Sahneyi çoğu zaman saray rejiminin başı T. Erdoğan’a bırakan faşist partinin başı, bu defa kendisi ortalıkta boy gösterdi. MHP’li karakterine uygun vaazlarıyla bilinen D. Bahçeli, Suriye’yi tehdit ederek şu ifadeleri kullandı:
“Suriye’de var olan krizi çözmek için siyasi ve diplomatik temaslar aldatmadır. Esad tahtından indirilmeden ne Suriye’ye ne Türkiye’ye huzur gelecektir. Başka bir seçenek görülmezse Türk milleti Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimler yerle yeksan etmeli. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad.”
Ne yaşadığı çağın farkında olan, ne Ortadoğu’daki güç dengelerini idrak edebilen bu ırkçı-faşist zihniyet, ucuz nutuklar atarak fetih yapabileceğini sanıyor. Oysa yapabildikleri şey cihatçı teröristleri korumak, ABD-İsrail politikalarına hizmet etmekten ibarettir. Elbette bu politikanın hem Suriye’ye hem Türkiye’ye büyük zararları oluyor. Ancak bu zihniyetin temsilcileri için Washington’daki efendilerine hizmet etmekten daha önemli bir görev yoktur. Nitekim her ikisi de birer ABD projesi olan AKP-MHP ikilisi, bir kez daha uğursuz rollerini oynuyorlar.
Saray rejiminde vücut bulan bu zihniyetin sermaye adına iktidarda olması hem Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri hem bölgenin halkları için gerçek bir felakettir. Bu zihniyetle benzerleri tarihin çöplüğüne atılmadan ne Türkiye ne Suriye ne Ortadoğu huzur bulabilir.