Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Dostlar, yoldaşlar kurultayımıza hoş geldiniz.
Bugün burada sınıf hareketi açısından önemli bir gündemi, mesleki eğitim alanını tartışmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Sınıf devrimcileri olarak bugüne kadar hep önemsediğimiz ve pratik olarak yöneldiğimiz mesleki eğitim alanı üzerinden bugün böylesi bir kurultay toplamak neden ihtiyaç haline geldi? Önce ona değinmek istiyorum.
Bu konuda ilk vurgulanması gereken nokta; mesleki eğitim alanının kapitalist üretim süreci içerisinde giderek belirgin bir yer tutmaya başlamasıdır.
İkincisi ise, sermayenin, toplumun genç potansiyelini eğitimli, nitelikli, dinamik ve ucuz iş gücü olarak kapitalist üretim sürecinin içerisine dahil etmek için mesleki eğitim alanında attığı güncel adımlardır. Zira bu yönlü gelişmeler alanın sınıf mücadeleleri açısından önemini daha da arttırmaktadır.
Çünkü sermayenin bu politika ve yönelimleri, mesleki eğitim kurumlarında öğrenim gören on binlerce genci henüz daha okul sıralarında iken işçi sınıfının organik parçası haline getirmektedir.
Öyle ki, kapitalist üretim süreçlerinde yaşanan teknik gelişmelere de bağlı olarak fabrikaları bu genç işçilerle dolduruyorlar. Bugün tüm temel sektörlerde ve büyük fabrikalarda üretimi gerçekleştiren işçilerin neredeyse tamamı meslek okulu mezunlarından oluşuyor.
Bu olgular ve gelişmeler, devrimci bir sınıf hareketi yaratma iddiasını taşıyan biz sınıf devrimcilerine mesleki eğitim alanına müdahale konusunda önemli sorumluluklar ve görevler yüklüyor.
İşte kurultayımız mesleki eğitim alanında yaşanan gelişmelere dönük açıklıklar sağlamak, fikir birliği oluşturmak ve önümüzdeki süreçte sınıf hareketini devrimcileştirme perspektifiyle mesleki eğitim alanına dönük pratik sonuçlar çıkarmak için toplanmış bulunuyor.
***
Dostlar, sermayenin mesleki eğitim alanına yönelik gündemine aldığı politikalar kapitalizmin yaşadığı çok yönlü krizden bağımsız değil.
Şöyle ki, kapitalist sistem 70’li yıllardan günümüze süregelen bir durağanlık yaşıyor. Bugün ise çok yönlü bir krizin pençesinde adeta debeleniyor.
Kapitalistler sistemde yaşanan durağanlığın ve krizin genel bir çöküşe yol açmasını engellemek için on yıllardır hepimizin yakından bildiği iki mekanizmayı bir arada işletiyor:
Bir; krizin ağır yükü döne döne emekçilere ödettiriliyor. Sömürüyü yoğunlaştıran esnek çalışma biçimleri ile, taşeron köleliği ile, uzun mesailer ve düşük ücretlerle krizden çıkış yolları aranıyor.
İkinci olarak; özelleştirme politikalarıyla, kamu kuruluşlarını ve eğitim-sağlık gibi alanları piyasalaştırarak, doğa ve çevre ranta açılarak yeni sömürü ve kâr alanları açılıyor.
İşte, sermayenin mesleki eğitim alanında attığı güncel adımlar da, bu kapsamlı sömürü politikalarının önemli bir ayağını oluşturmaktadır.
Ne diyor çalışma bakanı; “en önemli gücümüz beşeri sermayemizdir!” Burada Türkiye toplumunun iş gücü potansiyeline işaret ediliyor ve sermayeye açık bir mesaj veriliyor. “Türkiye’nin iş gücü potansiyeli daha etkin kullanılabilirse, amaca uygun bir şekilde eğitilirse ve ucuza mal edilirse kapitalist pazarda rekabet gücünüz artar” deniyor sermayeye. Aynı şekilde, bugün yaşanan krizden dolayı Türkiye’ye mesafeli yaklaşan uluslarası tekellere “gelin yatırım yapın, biz size eğitimli ve ucuz iş gücü sunalım” deniyor. Bunun için mesleki eğitim başlığı orta vadeli programın ilk beş maddesinin içerisinde tanımlanıyor.
Tüm bu politikalar, atölyede, stajda ve fabrikalarda çocuk ve genç emeğinin azgınca sömürülmesi anlamına geliyor. İşte kapitalistlerin krize çözüm formülü!
***
Sevgili dostlar; kriz içerisinde debelenen sermaye düzeni bir yandan sömürü politikalarını pervasızca hayata geçirirken öte yandan siyasal gericiliğin önünü sonuna kadar açmış bulunuyor. Sistematik olarak uygulanan faşist baskı politikaları ile, dinsel gericilikle işçi sınıfı ve emekçiler hareketsiz kılınmak isteniyor. Çünkü sermaye, yaşadığı çok yönlü krizi yönetebilmenin yolunun sınıf ve emekçi kitleleri denetim altında tutmaktan geçtiğini biliyor.
Toplumu deli gömleği giydirerek denetim altında tutmak isteyen sermaye iktidarı, gençliğe ise geleceksizlikten başka bir şey vaat edemiyor. Bunun için tüm eğitim kurumlarında sistematik olarak gericilik pompalanıyor. Soruşturma, uzaklaştırma, gözaltı ve tutuklamalarla gençleri uysal köleler haline getirmeye çalışıyorlar.
Evet dostlar, bu kapsamlı kuşatmayı parçalamanın ve sömürü politikalarını geri püskürtmenin tek bir yolu var; işçi sınıfını mücadele sahnesine taşımak. Bu zemin üzerinde devrimci sınıf hareketi yaratmak! Sınıf devrimcileri olarak bugün tüm dikkatimizi buna yoğunlaştırmış bulunuyoruz. Bu nedenle kurultayımıza konu olan mesleki eğitim alanını da devrimci bir sınıf hareketi yaratma perspektifi üzerinden topluyoruz. Eminiz ki, burada yapılan tartışmalar ve yaratılacak olan açıklıklar, devrimci sınıf hareketi eksenine bağlanacak ve yeni dönem sınıf mücadeleleri açısından anlamlı sonuçlar doğuracaktır.
Bu inanç ve bilinçle sözlerimi tamamlıyor, sözü kurultaya bırakıyorum.
Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Gençlik gelecek, gelecek mutlak sosyalizm!