Pandemi ile birlikte derinleşen açlık ve yoksulluk karşısında AKP iktidarı üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Şefinden müritlerine kadar, AKP koltuklarını tutan zatların yaptığı açıklamalarda ekonomik kriz inkâr ediliyor. Açlık sınırının altında yaşam süren, salgın ile açlık çıkmazına sıkışan, tüm demokratik hakları pandemi bahanesiyle tırpanlanan ve baskı-zor ile susturulmaya çalışılan işçi ve emekçilerin yaşamları yok sayılıyor. Öte yandan, patronların lüks yalılarından yaptıkları “evde kal” çağrılarından havuz medyasının haber kanallarında ardı ardına sıralanan “başarılara” kadar, iktidar-burjuvazi cephesinde her şey yolunda görünüyor. Görülen o ki, bu koro kırk defa söylenen yalanın gerçek olarak algılanacağı umuduna kapılmış durumda.
İşte bu koroya Merkez Bankası’nın son atanan başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu da katıldı. İktidarın icraatlarına alkış tutan TRT Haber, A Haber ve CNN Türk'ün ortak yayınında açıklamalar yapan Kavcıoğlu, birkaç gün önce Erdoğan’ın 128 milyar doların akıbetine ilişkin yaptığı açıklamları destekledi. Merkez Bankası’nın “şeffaf” olduğundan hazineye yapılan katkılara kadar pek çok “toz pembe” anlatım ile süslenen bu açıklamaların satır aralarında ise, AKP iktidarının pandemi sürecinde işçi ve emekçilere yaklaşımını bulmak mümkün.
“Kaybolmadı, yer değiştirdi”
Merkez bankasının rezervlerinin sorgulanmasını “algı operasyonu” olarak tanımlayan Kavcıoğlu, 128 milyar doların “yer değiştirdiğini” iddia etti. “Bugün rezerv konusu tartışılırken o günkü şartları göz önüne getirmemiz gerekir” diyen Kavcıoğlu, Türkiye’nin diğer ülkelerden farklı olarak hem sağlık açısından hem de para ve mali konular açısından pandemi sürecini çok iyi yönettiğini de ileri sürdü. Böylece Erdoğan’ın açıklamalarını destekleyen ve hesap vermek bir yana pişkince yaptıklarını savunan Kavcıoğlu, “kaybolan rezervler diyorsunuz ya, o rezervler varlık ile yokluk olarak yer değiştirdi” gibi muğlak sözlerle laf salatası yapmaktan öteye gidemedi. Algı operasyonun güzel bir örneğini sergileyen Kavcıoğlu, işçi ve emekçilerin ayakkabı kutularını ve sıfırlanması gereken paraların hesabını unuttuğunu sanarak, demagoji dolu konuşması ile görev savdı.
“Kimsenin burnu kanamadı”
Kavcıoğlu’nun açıklamaları iktidarın pandemi sürecinde işçi ve emekçilere bakışının da yeni bir örneği oldu. “Sonuca bakalım” diyen Kavcıoğlu’nun çıkarımı ise “Hiç kimsenin burnu kanamadan 2020 pandemi krizi atlatılmıştır” saptaması oldu.
Belirtmek gerekir ki, öncelikle atlatılan bir kriz yoktur. AKP, boylu boyunca pandemi ile yoğrulmuş ekonomik ve siyasal bir krizin içerisindedir ve ülkeyi de beraberinde bu krizlerin derin çukuruna sürüklemektedir. Kongrelerde yaptığı güç gösterilerinin bir sonucu olarak vaka sayılarının artmasında doğrudan payı olan AKP iktidarı, günde 300’ün üzerinde ölümlerin yaşandığını, buna ek olarak geçim sıkıntısı ile intiharların gündemden düşmediğini, sağlık emekçilerinin alınmayan önlemler ve verilmeyen kadro desteği nedeniyle virüsün olumsuz etkileri ile daha çok karşılaştığını ve hayatlarını kaybettiğini görmemekte, umursamamaktadır. İşçi ve emekçilerin kanı pandemi boyunca oluk oluk akmıştır.
Ne var ki, Kavcıoğlu’nun dert edindiği kan burjuvazinin kanıdır. Ve bu açıdan Kavcıoğlu haklıdır. Burjuvazinin, bürokratların burnu dahi kanamamıştır salgın boyunca. Bilakis, Kavcıoğlu’nun çizdiği toz pembe tablo bu zatlar için tamamıyla gerçektir. Burun kanaması bir yana pandemi döneminde iyice semirmişler, yüzlerine kan gelmişçesine sağlık ve sıhhatle kasalarını doldurmuşlardır. Kavcıoğlu’nun dediği gibi “Hem reel sektör yurtdışı borçlarını ödemiştir, bankacılık finansal borçlarını ödemiştir, kendi ithalat borçları dahil varlıklarını artırmıştır.” Ancak işçi ve emekçiler borçlarını ödeyemedikleri için icralık olmuşlar, Kod 29 ile işten atılmışlar, kısa çalışma ödeneği adı altında üç kuruş para ile geçinmeye zorlanmışlardır.
Kavcıoğlu’nun açıklamalarının işçi ve emekçiler açısından zerrece kıymeti yoktur. 40 değil 128 defa aynı yalanı söyleseler de artık bıçak kemiğe dayanmıştır. AKP, miladını doldurmuştur.