İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılığa Ayrımcılığa Karşı Komisyon Sakarya’da Kürt işçilere yapılan ırkçı saldırıya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada “Bu coğrafyada kurumsallaşmış bir ırkçılık hüküm sürüyor” denilerek ama daha da kötü olanın ırkçılığın tabana yayılması olduğu vurgulandı.
4 Eylül’de Sakarya’da fındık bahçesinde çalışan mevsimlik Kürt işçilerin uğradığı ırkçı saldırının bunun en son örneği olduğu belirtilen açıklamada saldırı anlatıldı. Sonrasında, saldırının yaşanmadığını iddia eden Sakarya Valiliği’nin her zamanki inkâr politikasının örneklerinden birini ortaya koyduğu belirtildi. Açıklamada, daha önceden yaşanmış benzer saldırılar şöyle hatırlatıldı:
“Bu yıl daha 2 ay önce Türklerin Kürtlere yönelik ırkçılığının bir örneği Yozgat’ta yaşanmış, Mardin’den Yozgat’ın Çekerek ilçesine çalışmaya gelen işçiler ırkçı saldırıya uğramış, saldırının hedefi olan Kürt işçilere Kaymakamlık tarafından suçlu muamelesi yapılmış, ‘can güvenliğinizi sağlayamayız’ denilerek jandarma eşliğinde işçilere Yozgat terk ettirilmişti.
“Sakarya’nın ayrı bir özelliği var”
“Burası son iki yıl içinde iki ırkçı cinayetin de işlendiği yer. Aralık 2018’de Sakarya’da Kadir Sakçı ve oğlu Kürtçe konuştukları için silahlı saldırıya uğramış, katil; baba ve oğula ‘Kürt müsünüz, Suriyeli mi?’ diye sormuş, ‘Evet Kürdüz’ cevabını alınca ‘zaten sizi sevmiyorum’ diyerek belindeki tabancayı çıkarıp ateş etmişti. Baba Kadir Sakçı hayatını kaybetmiş, oğlu ağır yaralanmıştı.
“Sakarya Valiliği’nin olayla ilgili açıklamasında ise aynı minvaldeydi. Açıklamada, ‘Meydana gelen cinayet olayının sebebinin çarpıtılarak ‘etnik bir nedenden kaynaklanmış gibi algı yaratılmaya çalışılmasının’ gerçekle hiçbir alakası yoktur’ denildi.
“Ekim 2019’da ise, yine Sakarya’da, Kürtçe konuştuğu için önce 6 kişi tarafından linç edilen, sonra başından vurulan 19 yaşındaki Şirin Tosun 54 günlük yaşam mücadelesini kaybetmişti.”
“Irkçılığa karşı en geniş cephe”
İHD’nin ırkçı saldırıların takipçisi olduğu belirtilen açıklamanın sonunda şunlar ifade edildi:
“Kürtlere yönelik sistematik ve tabana yayılmış ırkçılığı kınamak, lanetlemek, sosyal medyada konu etmek yetmez. Komisyonumuz ve ırkçılığa karşı duran diğer kuruluş ve girişimler, bir yandan elde bulunan tüm olanaklarla sistemi sorgular, kırıntısı kalmış hukuk yollarını zorlarken bir yandan da tabandaki yaygın ırkçılığa karşı yerelde ırkçılık karşıtı en geniş bir cephe oluşturmak için güçlerini seferber etmek zorundadır.”