Yağma/talan, lüks/şataf, baskı/zorbalık, yalan/riyakarlık ayakları üzerine inşa edilen saray rejimi, yıllar önce toplumsal meşruiyetini yitirmesine rağmen bir kabus gibi ülkenin üzerine çökmeye devam ediyor.
Böylesi bir rejimin ayakta durmasının temel koşulu zor aygıtlarının pervasızca kullanılmasıdır. Bundan dolayı devletin kolluk kuvvetlerinin şiddeti yargının zorbalığıyla desteklenirken, ekonomik şiddeti sosyal/psikolojik şiddetle pekiştiriyorlar.
Tepesinde sarayın olduğu AKP-MHP iktidarı türünden zorbalıkla ömrünü uzatan dikta rejimlerde korkunun her yeri kaplaması eşyanın tabiatına uygundur. Namaza bile ancak otomatik silahlarla donanmış bir bölükle gidebilen AKP şefi Erdoğan’ın, etrafında bir “koruma ordusu” olmadan adım atmaması, toplumun, ‘korkunun esiri’ olmuş bir dikta rejimle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
On milyonlarca insanın sağlıklı beslenme imkanından bile yoksun olduğu Türkiye’de saraylarda lüks içinde sefahat sürenlerin korkularını korumak için de bir ‘ordu’ tahsis edilmiş. Saraylarında milyarları harcayanlar, bu kokuşmuş rejimi ve şatafatlı yaşam biçimlerini korumak için bir ‘ordu’ besliyorlar. Bu ordunun kaç kişiden oluştuğu bilinmiyor. Zira sarayın sözcüleri bunu bir ‘sır’ gibi saklıyorlar. Elbette bu orduyu Dolar-Euro dolu kasalarından beslemiyorlar. Onlar halktan çaldıkları para ile doldurdukları kasalarındaki parayı parça parça ABD’ye transfer ederken, emekçilerin sırtından sızdırdıkları paradan 100 milyonlarca lirayı “koruma ordusu” için harcıyorlar.
BirGün’den İsmail Arı’nın haberleştirdiği Emniyet Genel Müdürlüğü’nün mali tabloları, Cumhurbaşkanlığı korumalarının bağlı olduğu “Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı” adlı kuruma harcanan paranın her yıl katlanarak arttığını gösterdi. 2020 yılında 263 milyon 627 bin olan bu harcamalar, 2021 yılında 306 milyon 436 bin liraya çıkmış. Bu yılın sadece ilk dört ayında ise 155 milyon 438 bin lira harcanmışlar. Bu para yaklaşık olarak 36 bin 600 asgari ücretlinin bir aylık maaşına tekabül ediyor. Buna göre yılsonuna kadar yapılacak harcamalar en az 620 milyon liraya ulaşacak. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün mali tablolarından da yansıdığı üzere, ‘korkuyu koruma ordusunun’ emekçilere maliyeti akıl almaz bir düzeye ulaşmıştır.
İşlerin olağan seyrettiği bir burjuva yönetimde Cumhurbaşkanı iki-üç polis ve evinin önünde bekleyen bir bekçi ile korunur. Oysa görüldüğü üzere, AKP-MHP koalisyonu gibi bir dikta rejimde bunun için “koruma ordu” tahsis ediliyor. Diğer her şey bir yana, sadece lüks/şatafat düşkünlüğü ve bu kepazeliğin korunması için bir “ordunun” tahsis edilmesi, işçi sınıfı ile emekçilerin bu kokuşmuş rejimden kurtulmaları için yeterli bir sebeptir.