Temel hak ve özgürlüklerin sürekli ihlal edildiği, anti demokratik faşizan uygulamaların, baskıların sürekli artan bir şekilde hep gündemde olduğu, yargısız infazların pervasızca yapıldığı Türkiye’de burjuva hukukun bile hiçbir değeri yok. İnsan haklarına dair kendi anayasasına koyduğu maddeler bile uygulanmıyor.
Mevcut hukuk sistemi rafa kaldırıldı
Her ne kadar hâlâ başta Erdoğan AKP’si ve sermaye devletinin diğer savunucuları tarafından Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğundan bahsedilse de artık bu sözlerin bir inandırıcılığı olmadığı daha geniş kesimlerce biliniyor. Aslında şu haliyle bile fazlasıyla anti-demokratik ve baskıcı olan, hak ve özgürlükleri reddeden hukuk sistemi, görünürdeki hukuki düzenlemelerine ihtiyaç duymuyor.
Silahlı insansız hava araçları (SİHA), bu hukuk sistemindeki yakalama, yargılama, savunmaya yönelik hükümlerin aslında gerçekte var olmadığını bir kez daha kanıtlamaktadır. Artık SİHA’lar sayesinde yargısız infazları meşrulaştırmak için kullanılan “çatışma çıktı, silahla karşılık verdi, teslim ol çağrılarına, dur ihtarına uymadı” gibi yalanlara gerek duyulmuyor. Yargısız infaza uğramak, katledilmek için SİHA’ların kamerasına takılmak yeterli. İnsanlar artık görüldüğü yerde öldürülebilecek.
Dağlarıyla, vadileriyle, tüm yaşam alanlarında, kendi yurtlarında özgürce dolaşma hakkı bu sayede Kürt halkının elinden alınmış oluyor. Zaten haklı ulusal istemleri nedeniyle “terörist” olarak kodlanan Kürt halkının bireyleri SİHA’ların kamerasına takıldığında, SİHA’lara komut veren kişi düğmeye bastığında yargısız infaz gerçekleşmiş olacak. Erdoğan AKP’sinin SİHA’lar sayesinde işlenen cinayetleri gündeme getiren CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na yönelik öfkelerinin gerisinde ise işte bu açık cinayetler var. Öte yandan bu kontrgerilla ölüm makinelerini Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın üretip Türk ordusuna satmış olması da ayrıca dikkate değerdir.
Vaktiyle Erdoğan’ın “bizim dönemimizde faili meçhul cinayetler olmamıştır” iddiasının ne kadar sahte olduğunu bu cinayet şebekesi bir kez daha yalanlamıştır. Tıpkı Uğur Kaymaz’da, tıpkı Roboski’de ve bölgedeki diğer birçok katliamda olduğu gibi tüm bu cinayetlerin failleri meçhul bırakılmıştır. SİHA’ların işlediği cinayetlerde de asıl öldürme emrini veren kişi meçhul kalmakta, böylece faili meçhul cinayetler sürdürülmektedir.
Burası Afganistan mı?
İnsansız silahlı hava araçlarının Amerikan emperyalizmi tarafından Afganistan, Pakistan, Yemen, Suriye gibi savaş bölgelerinde kullanıldığı, bu yolla sayısız katliam yapıldığı biliniyor. İnsan hakları bağlamında Amerikan ve dünya kamuoyunda da birçok tepkiye neden olan bu katliam araçları şimdi Türkiye’de, “terörle mücadele” gibi aynı gerekçelerle kullanılıyor. CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun bu cinayet makinelerinin “ancak savaş koşullarında kullanılabilir” sözüne, “ne demek istiyorsunuz, Türkiye’de bir savaş ve bu savaşın iki tarafı mı var” diyerek öfkelenen dünün AKP ve Erdoğan düşmanı, bugünün AKP ve Erdoğan yardakçısı Soylu’nun bu sözlerini aslında Amerikan emperyalizminin bu silahları kullandığı yerler fazlasıyla yalanlıyor. Yani demek ki diğer savaş bölgelerindeki savaş koşulları Türkiye için de geçerlidir. Ancak SİHA gibi bu kontrgerilla ölüm makinelerinin ne dünyanın bir başka bölgesinde ne de Türkiye’de kullanılması meşrudur.