Emperyalist/Siyonist güçler, son dönemde Ortadoğu’da sınırları yeniden çizeceklerini ilan eden açıklamalar yapıyor. Bu iddiayı sık tekrarlayan Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin başı Netanyahu, ABD’deki hamileriyle birlikte soykırım savaşını bölgeye yayarak bu hedefe ulaşabileceklerini var sayıyor.
Netanyahu’nun başında bulunduğu çete ile Washington’daki organik uzantıları, “İran’a saldırmak için tarihi bir fırsat yakaladıklarını” söylüyor, ABD’nin İsrail ile birlikte İran’a derhal savaş ilan etmesi gerektiğini savunuyor. Bu çete, öncelikle İran’ın nükleer tesislerinin bombalanmasını tavsiye ediyor. Nükleer tesislerin vurulması ise, nükleer bomba atmakla eşdeğerdir. Ancak soykırımcı çete için bu o kadar da dert edilecek bir şey değil. Tehditler bu minvalde devam ederken, Lübnan merkezli Al Mayadeen kanalının Tahran muhbirine röportaj veren İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı ve İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Kemal Harrazi, soykırımcı çeteyi diken üstünde bırakacak ifadeler kullandı. Nükleer doktrinle ilgili bir değişiklik olup olmayacağı yönündeki soruya verdiği yanıtta, Harrazi şunları söylüyor:
“Eğer İran, varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya kalırsa nükleer doktrininde değişikliğe gidebilir… Artık nükleer silah üretmek için gerekli teknik kapasiteye sahibiz ve bu konuda hiçbir sorunumuz yok. Yalnızca devrimin ve İslam Cumhuriyeti'nin lideri Sayın Ali Hamaney'in fetvası bunu engelliyor.”
Röportajda nükleer başlıkları taşıyacak füzelerin menzillerini uzatabileceklerini de ifade eden Harrazi, İran’ın kendisine yönelik tehditleri ciddiye aldığını ve buna göre hazırlandığını söyledi.
Bir dönem İran Dışişleri Bakanlığı görevinde de bulunan Harrazi, yıllardan beri İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı ve Hamaney’in başdanışmanıdır. Dolayısıyla sözleri bireysel bir görüşten çok, Tahran yönetiminin yönelimini dile getiriyor. Harrazi, Hamaney’in, nükleer bomba imalini haram sayan fetvayı geri çekebileceği mesajını vererek, bölgesel savaş olasılığına göre konumlanmaya başladıklarının sinyalini verdi. İran’ın 2025’te savunma harcamalarını %200 arttıracağını ilan etmesi de bunu teyit ediyor.
ABD’de başkanlık seçimlerine birkaç gün kala yapılan bu açıklama, soykırımcı çeteye verilen bir mesaj olarak değerlendiriliyor. ABD haber alma merkezi CIA da bir süre önce “İran bir hafta içinde nükleer bomba yapabilir” yönlü bir açıklama yapmıştı. Harrazi’nin sözleri CIA’nın iddiasını doğruluyor. Bu ise emperyalist/Siyonist güçlerin İran’a savaş açması durumunda, denkleme nükleer silahların da gireceğine işaret ediyor.
Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin nükleer bombaları var ve bunları kullanabilecek kadar gözü dönmüş bir zihniyete sahiptir. Dinci-faşist Netanyahu hükümetinin bakanları, tam bir pişkinlikle İran’ın nükleer tesislerinin vurulması gerektiğini pek çok kez söylediler. Filistin ve Lübnan’da sürdürdükleri soykırım savaşları, bu çetenin vahşette kural ya da sınır tanımadığını ispatlamaktadır.
Kazan Zirvesi’nde BRICS’e katılan İran’ın nükleer doktrinde değişiklik sinyali vermesi, bölgedeki güçler dengesini etkileyecek bir gelişmedir. İsrail’in son saldırısına yanıt verme hakkının saklı olduğunu dile getiren Tahran yönetiminin, Tel Aviv’deki soykırımcı çeteyi savaşı büyütme hevesinden vazgeçirecek kapsamda bir karşılık vermek için uygun zamanı kolluyor. En azından birçok İranlı gazeteci ve analistin iddiası bu yönde. Nükleer doktrin değişikliğinin masada tutulduğu koşullarda, İsrail’in İran’a saldırma konusunda eskisi kadar pervasız olması mümkün değil. Zira çete başı Netanyahu’nun “İran’ın nükleer bombaya sahip olmasına asla izin vermeyeceğiz” türü böbürlenmelerinin miadı dolmuş görünüyor.