İzmir’in Tire ilçesinde bulunan ve kızılçam ormanları ile kaplı olan Kartal Dağı’na Emerald Madencilik, yıllık 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurmak amacıyla Şubat ayında Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü’ne başvuru yaptı. Mermer ocağının doğaya vereceği zararlara karşı dağın çevresinde bulunan Mehmetler, Üzümler, Küçükkale, Büyükkale, Alaylı, Kurşak, Hasançavuşlar ile Aydın'a bağlı Habibler köyünde yaşayanlar bir araya gelerek, Kartal Dağı Korumu Platformu’nu kurdu.
99.9 hektarlık alan talan edilecek
Kartal Dağı Platformu kurucusu Recep Özen, Kızıl Bayrak’a verdiği röportajda mermer ocaklarının doğaya vereceği zararları anlattı. Platform sözcüsü Özen’in, bölgeye kurulmak istenen maden ocaklarına dair gazetemize verdiği bilgiler şu şekilde:
“Kartal dağında kurulmak istenen maden ocaklarının niteliği, (ocakları diyorum çünkü üç ayrı noktada üç ocak için ÇED başvurusu yapılmış) mermer olarak belirtilmiş. Ancak mermer blok değil, öğütülmüş kalsiyum karbonat, bilinen adıyla dolomit madeni.
Bu ocakların faaliyete geçmesi durumunda her bir ocaktan yıllık 450.000 ton maden çıkarılması planlanıyor. Çıkarılacak bu madenin sadece 50.000 tonu değerli, geriye kalan ise atık, yani toz haline gelen posa diye tabir edilen taş tozu.
“Verimli topraklar susuz kalacak”
Zararlarına gelince, maden arama alanı Kartal Dağı’nda 99.9 hektarlık bir alan, batıda Selamın tünelinde başlayacak. Bu maden çalışmasından Halkapınar, Mehmetler, Üzümler, Küçükkale, Büyükkale, Alaylı, Kurşak köyleriyle birlikte Aydın’a bağlı Habibler Köyü de etkilenecek. Oksijen ve temiz su kaynaklarını besleyen tek kızıl çam ormanımızla birlikte ekolojik sistemin yok olması ile karşı karşıyayız. Bu bölgede tarım yapılan Küçük Menderes’in verimli topraklarının da susuz kalması demek.
“Tarihi dokusu bozulacak”
Ayrıca bölgemiz dünyanın en kaliteli incir, kestane, zeytin ve zeytinyağının üretildiği bir coğrafya. Madenin işletmeye açılması durumunda bu ürünlerin de yok olması kaçınılmazdır. Kaldı ki Kartal Dağı, tarihi dokusuyla da korunması gereken Helenistik döneme ait kalıntıları da içinde barındıran bir dağ.”
Mehmetler Köyü’nde eylem
Recep Özen platform kurma girişimlerini ise şu sözlerle anlattı:
“Bu dağın korunması için mücadelenin bireysel olarak sonuç vermeyeceği bilinci ile destek arayışına başladık. Örgütlü bir çalışmayla platforma madenden etkilenecek köyleri, çevre derneklerini ve diğer sivil toplum kuruluşlarını da ekleyerek etkili bir mücadele başlattık. Yukarıda isimlerini saydığım köylerimizden Küçükkale’den başlayarak halkımızı bilgilendirmek ve sesimizi duyurmak için basın açıklamalarına başladık. Yüksek katılımlı, örgütlü çalışmayla sesimizi yerel ve ulusal medyada duyurduk. Her basın açıklamasına bir milletvekili davet ederek TBMM’de Çevre ve Şehircilik Bakanı’na Kartal Dağı ile ilgili iki soru önergesi verdik. Bugüne kadar 4 basın açıklaması yaptık. Beşincisini önümüzdeki hafta Mehmetler Köyü’müzde yapacağız.”
“Kaz Dağları da Kartal Dağı da bizim!”
Maden arama ruhsatı iptal edilene dek mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Özen son olarak “Biz mücadeleye Kartal Dağı’nda verilen 99.9 hektarlık maden arama ruhsatının iptal edildiği yazısını görene kadar devam edeceğiz. Kazdağları da Kartal Dağı’da bizim! Emperyalistlere peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Kızıl Bayrak / İstanbul