Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) AKP iktidarının "çılgın projesi" Kanal İstanbul'a ilişkin basın toplantısı düzenleyerek projenin Trakya’ya kadar olan alanı etkileyeceğine, Marmara Denizi ve Karadeniz’in tuz oranlarını değiştirerek bölgedeki canlılığı yok edeceğine dikkat çekti ve İstanbul’un hiçbir ihtiyacını karşılamayacağına değindi.
Saat 12.30'da Taksim'deki Makine Mühendisleri Odası'nda (MMO) yapılan toplantıda konuşan Cevahir Akçelik, açıklanan metnin bir ön inceleme olduğunu, daha detaylı açıklama yapacaklarını söyledi. Projenin ÇED toplantısının emlakçılar ve iktidar yandaşları tarafından yapıldığına dikkat çekti ve ardından açıklamayı okudu.
“Uzmanların yok sayıldığı, bilim dışı ve yıkıcı bir proje”
Açıklama Kanal İstanbul'un akıl dışılığına şu ifadelerle dikkat çekilerek başladı: "İstanbul ve Marmara Bölgesi için yüzlerce bilim ve meslek insanı, üniversite, meslek odaları, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yılların birikimi ile üretilen sayısız planlama, bilimsel araştırma ve çalışma sonuçları yok sayılıp; bilimsel niteliği olmayan söylemler ve varsayımlar üzerinden tartışmaya açılarak meşrulaştırılmaya çalışılan 'Kanal İstanbul', Tam anlamıyla coğrafik, ekolojik, ekonomik, sosyolojik, kentsel, kültürel, kısacası yaşamsal bir yıkım ve felaket önerisidir."
Marmara bölgesinin en hassas ve korunması gereken bölgesinde yaklaşık 45 km uzunluğunda, 25 m derinliğinde ve 250 m genişliğinde olması düşünülen kanalın geri dönülemez hasarlara yol açacağı söylenen açıklamada projenin orman, tarım ve yerleşme alanlarını, deniz bağlantılı olan yarı tuzlu kıyı gölü olan Küçükçekmece lagünü ve kumul alanlarını, Sazlıdere Barajı ve yer altı ve yer üstü su toplanma alanlarını, kuşların göç yolu üzerindeki sulak alanlarını yok edeceği ifade edildi.
Açıklamanın devamında, açıklanan söz konusu görece veriler üzerinden yapılan teknik saptamalar özetlendi.
“Projeyle rahatlatılacak bir gemi trafiği yok”
Projeyle boğazdan geçen gemi trafiğinin rahatlatılması gerekçesinin aksine son 10 yılda bu trafiğin yüzde 24 azaldığı kaydedildi. Daha geniş olan boğaza karşın 250 m genişlikteki Kanal İstanbul'da olası bir LNG tankeri kazasının daha büyük felaketlere yol açacağına da dikkat çekildi.
Kazı sırasında 1 milyar 385 milyon metreküp hafriyat çıkarılacağının, madencilik tekniğine göre yapılacak kazıda 300 bin ton anfo, 3 bin 300 ton da dinamit kullanılacağı, bunun ise 600 taş ocağında kullanılan patlayıcıya denk geleceği ifade edilen açıklamada 5 yıl süreceği öngörülen böylesi bir çalışmanın çok ciddi bir toz kirliliği yaratacağı vurgulandı.
“Denizlerin tuz oranı değişecek, zehirli maddeler taşınacak”
Kanal İstanbul ile Marmara Denizi suyunun Karadeniz'e karışmasıyla Karadeniz'in tuzluluk oranının yüzde 17'nin üzerine çıkacağı ve ekosistem ile canlılığı ciddi şekilde etkileyeceği belirtilen açıklamada Marmara Denizi'ndeki oksijen seviyesinin de ilerleyen yıllarda düşeceği ifade edildi. Kanalda oluşacak akıntı nedeniyle 1985-1993 arasında sanayi kullanımına verilen Küçükçekmece lagününde tutunan bakır, çinko, kadmiyum, ağır metaller ve radyonukleidlerin Marmara Denizi'nde zehirlilik etkisi yaratacağına dikkat çekildi.
Dünyanın en önemli arkeolojik keşiflerinin ilk on listesinde olan Küçükçekmece lagün havzasında M.Ö. 6500-5500'lü yıllara ait yerleşim yerleri ve bulgular olduğu belirtilen açıklamada "Kanal İstanbul ile Küçükçekmece lagünü ekosistemi ile, lagün olma özelliği ile, kültürü ile, sosyolojik yapısı ile yok edilecektir" denildi.
“İstanbul’un su rezervleri yok olacak”
Kanal İstanbul'un su havzalarına vereceği zararlarla ilgili ise şunlar ifade edildi: "Terkos ve Sazlıdere, İstanbul'un su ihtiyacının %28,89'unu karşılamaktadır. 3. havalimanı, Kanal İstanbul ve İstanbul Yenişehir Rezerv Alanının yapılaşmasıyla birlikte bu bölgede bulunan su havzalarının ve tatlı su rezervlerinin yok olacağı öngörülmektedir."
Kanal İstanbul güzergahı üzerindeki toprakların humus açısından zengin, tarım ve hayvancılığa uygun olduğu ifade edilen açıklamada, 3. havalimanı, Kanal İstanbul ve otoyol projeleriyle 12 bin hektar tarım alanı, 2 bin hektar da çayır/mera alanının yok olacağı söylendi. Açıklamanın devamında Marmara Denizi-Karadeniz arasındaki tuzlu su akıntısının Trakya’ya kadar tatlı suları besleyen yer altı akışını tuzlandırmasıyla tarım alanları ve karasal ekosistemin kötü etkileneceği belirtildi.
Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesi durumunda olası bir depremden etkileneceği ve İstanbul ile Trakya arasında ulaşım, tedarik ve ikmal açısından bir bariyer oluşturacağına dikkat çekilen açıklamada bölgede de çok sayıda fay hattı bulunduğu hatırlatıldı.
“Deprem riski büyük”
Açıklamada son olarak şunlar söylendi: “15-20 yılda yapılan bilimsel gözlemler yeryüzünden çok büyük kütle alınan açık maden ocaklarını yakınlarında ve daha geniş alanlarda depremler tetiklediği ve çeşitli kayıplara ve sıkıntılara neden olduğunu göstermiştir. Kanal İstanbul projesi için kazılacak bu devasa çukurun kaybettiği yükün kalkması ve yer altı sıvı gözenek basıncı değişimleri nedeniyle yakın çevresindeki yeryüzü ve yer altı gerilme dengeleri bozulacaktır.”
Açıklamanın okunmasının ardından TMMOB'ye bağlı odalardan temsilciler, Kanal İstanbul'un zararlarını kendi çalışma alanları üzerinden değerlendirdi. Bu bölümde Kanal İstanbul'un kentin hiçbir ihtiyacını karşılamadığı vurgulandı. 3. havalimanı projesinin tahmini bütçesinin 22 milyar avro, Kanal İstanbul'un ise 40-50 milyar avro olduğu söylenerek bu bütçenin kentsel altyapıya, güçlendirmeye, yeşil alanların çoğaltılmasına, toplu taşımaya, tarihsel değerlerin korunmasına aktarılması gerektiğine dikkat çekildi. Dünya üzerinde, doğal bir boğazı olmasına karşın daha küçük ve yapay bir kanal yapan başka bir ülkenin de olmadığı söylendi.
Kızıl Bayrak / İstanbul