Didim’de keyfi gerekçelerle gözaltına alınarak tutuklanan sınıf devrimcilerinin tutsaklığının birinci ayında eylem gerçekleştirildi.
29 Aralık Pazar günü saat 14.00’da Karşıyaka Çarşı İş Bankası önünde toplanılmasıyla başlayan eylemde “İşçi sınıfı mücadelesi meşrudur, yargılanamaz! Fatma Alökmen, Yücel Memiş, Rohat Ayas, Serdar Gür, Emine Turan’a özgürlük!” şiarlı pankart açıldı.
Gençlik Örgütleri’nin Karşıyaka İzban çıkışından gerçekleştirdiği bir yürüyüşle katıldığı eylemde kısa bir açılış konuşması gerçekleştirildi. Konuşmada, işçi sınıfı ve emekçilere dayatılan çalışma ve yaşam koşulları özetlendi. Toplumun geniş kesimlerini açlık, yoksulluk ve sefalete mahkûm etmek isteyen sömürü düzeninin aynı zamanda baskı, yasaklar ile teslim almak istediği ifade edildi. Didim’de keyfi gerekçelerle tutuklanan sınıf devrimcilerinin burjuva yasalarının dahi hiçe sayılarak tutuklanmasının ise bu tablonun bir parçası olduğu vurgulandı. Tutuklama saldırısının sınıf devrimcileri şahsında işçi sınıfının meşru mücadelesini hedeflediği belirtildi. Baskı ve tutuklamalara, yaratılan karanlığa teslim olunmayacağı, işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesinin süreceği ifade edildi.
Ardından basın metninin okunmasına geçildi ve şunlar denildi:
“Bugün burada bir kez daha “İşçi sınıfı mücadelesi meşrudur yargılanamaz” demek için yan yana geldik. Bu ülkede işçilere, emekçilere, emeği ile geçinenlere açlık, yoksulluk ve sefalet dayatılıyor. Sebebi oldukları krizin bütün faturasını işçi sınıfı ve emekçilerin üzerine yıkmaya çalışanlar, bize kölece çalışma ve yaşam koşullarını dayatanlar, buna karşı gerçekleşen her itirazı tehlike, her mücadeleyi suç ilan ediyorlar.”
Açıklamada sermaye düzeninin işçi sınıfı ve emekçilere dayattığı çalışma ve yaşam koşuları ve bunun karşısında mücadele edenlere yönelik saldırılar teşhir edildi. Açıklamada şunlar ifade edildi:
“Ekonomik ve sosyal haklarımızı talep ederiz, vermezler. Hakkımızı almak için greve gitmek isteriz “milli güvenlik” gerekçesiyle grevlerimiz yasaklanır. Sendikaya üye oluruz, işten atılırız. Fabrikanın önünde haklarımız için mücadele ederiz, polis ordusunu karşımıza dikerler. Madenlerde katlediliriz, yasa hukuk işlemez olur. Hak için eyleme geçeriz “kamu düzenini bozuyorsunuz” diyerek üstümüze çullanırlar. Onların “Kamu düzeni” dedikleri bir avuç aç gözlü bezirganın sömürü ve baskı düzenidir. Terör yaftası ise en büyük silahlarından biridir. Hak istersen, mücadele edersen, gerçekleri söylersen ve en önemlisi Fatma gibi Yücel gibi Rohat, Serdar ve Emine gibi baş eğmezsen, diz çökmesen sen teröristin en büyüğüsündür.”
Sınıf devrimcilerinin gözaltı ve tutuklama sürecinde yaşanılan keyfiyetler dizinini sıralandığı açıklamada, son süreçte artan baskı ve tutuklama saldırıları dile getirildi. Tutuklu milletvekilleri, kayyımlar, direnen işçilere gösterilen saldırganlıklar özetlenerek, bölgede sınıf mücadelesi içinde etkin konumda olan sınıf devrimcilerinin tutuklanmasının şaşırtıcı olmadığının altı çizildi ve şunlar söylendi:
“Ancak burada yapılmak istenenin arkadaşlarımız üzerinden tüm topluma gözdağı vermek ve yine onlar üzerinden işçi sınıfının mücadelesini gayri-meşru ilan etmek olduğunun da gayet farkındayız.”
Açıklama mücadele çağrısı yapılarak şu sözlerle bitirildi.
“Bu keyfiliğe, burjuva hukuk kurallarını bile kenara atan bu aymazlığa rıza göstermeyeceğiz. Baskıya, tutuklamalara, sömürüye boyun eğmeyeceğiz. “İşçi sınıfının mücadelesi meşrudur, yargılanamaz” demeye devam edeceğiz. İşçi sınıfı ve emekçilere dayatılan kölece çalışma ve yaşam koşullarına, demokratik hak ve özgürlüklerimizin gasp edilmesine, emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına karşı direneceğiz. Sömürü ve zulüm üzerine kurulu bu düzenin karşısında olmaya devam edeceğiz. Milyonlarca işçiyi 22 bin lira ile yaşamaya mecbur bırakan, Balıkesir’de 11 işçiyi katleden kapitalistlerin tutsak ettiği arkadaşlarımız için “özgürlük” istemeyi sürdüreceğiz.”
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası ve Ege İşçi Birliği adına okunan basın metninin ardından söz gençlik örgütlerine verildi. Yapılan konuşmada işçilere, emekçilere, gençlere dayatılan yaşam koşullarının yanı sıra toplumun mücadeleyi seçen kesimlerine yönelik baskı ve tutuklamaların arttığı belirtildi. Rohat Ayas ve beraberinde sınıf mücadelesi yürüten devrimcilerin tutuklanmasının bu saldırıların bir parçası olduğu ifade edildi. “Gençlik Örgütleri olarak bir kez daha ilan ediyoruz. Gençliğin özgürlük mücadelesini tutuklayamazsınız”denilen açıklama mücadele çağrısı yapılarak bitirildi.
Tutsak ailelerinin de katıldığı eyleme gençlik örgütlerinin yanı sıra TÖP, Umut Sen, DKDER, Kaldıraç, İşçi Birlikleri Sendikası, Partizan, Odak, SMF, Birleşik Emekliler Sendikası, İzmir Müzisyenler Derneği, Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube ve öğrenci komisyonu katılarak destek verdi.
Eylemde “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “Krizin faturası patronlara” vb. sloganlar atıldı. Tutsakların isimlerinin yazılı olduğu özgürlük şiarlı dövizlerin yanı sıra “DEV TEKSTİL / Ege İşçi Birliği işçi sınıfına aittir, yargılanamaz!”, “Krizin faturasına, faşist baskıya geçit verme” şiarlı dövizler taşındı.
Kızıl Bayrak/İzmir