“Sömürü tutsaklığının bitmesi dileğiyle”

Tüm işçi ve emekçilerin, dostların yeni yılını kutluyorum. İçeride kapalı cezaevi tutsaklığı, dışarıda açık sömürü sınıfsal cezaevi tutsaklığının bitmesi dileğiyle.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 31 Aralık 2024
  • 15:30

2024 yılını geride bırakıyoruz. Pandemi ve ardından gittikçe derinleşen ekonomik kriz yılları bulan bir sürece yayıldı. Hak kayıpları, açlık sınırında ücretler, alım gücünün düşmesi, işten atmalar ve ağır vergilerle geçen 2024 yılı aynı zamanda işçi sınıfının hak ve özgürlük eylemlerine de tanık oldu. Kendi içinde tutuşan bu saman alevleri ekonomik krizin yarattığı yangına karşı anlamlı tepkilerdi. Polonez gibi hala dövüşenler ve haklarını arayanlar mücadelelerini bir çözüm yaratılmazsa, bir sonraki yıla taşıyacaklar.

2025 yılını hapishanede karşılayacağız. Uydurma bir dosya ve gerekçelerle günlerimiz, aylarımız çalınıyor. Buradan toplumsal yaşamın ve mücadelenin nabzını tutmak zor. Bir çok açıdan tutsaklığın verdiği/getirdiği kısıtlamalar ile yaşıyoruz. Geride bıraktığımız günlerde şunu farkettim. Burada tutsaklığımız oldukça nesnel ama dışarıdaki sömürü prangaları ile karşılaştırınca da benzerlik taşıyor. 

Mesela:

-Kısıtlı bir dar alanda yaşıyoruz. Elimizi sallaya sallaya dışarı çıkıp gezemiyoruz. Peki hangi işçi, hangi genç istediği gibi gezip dolaşabiliyor?

-Tiyatro, sinema, konser gibi sosyal etkinliklere katılamıyoruz. Ailecek beğendiği bir sanatçının etkinliğine hangi asgari ücretli gidebiliyor?

-İstediğimiz yemeği yiyemiyoruz. Kahvaltı öğünümüz özellikle çok kötü. Kim hesap yapmadan, ay sonunu düşünmeden istediğini yiyebiliyor ki? Yılbaşında hangi işçi sofrasını hesap, kitap yapmadan kuracak? Ki bazılarınız vardiyalarında, işin başında olacak. Bilmem kaç yıldızlı otellerde, kokteyl salonlarında sermayedarlar istedikleri gibi eğlenirken!

-Koğuşlarımız biraz soğuk, iyi ısınamıyoruz. İşçi ve emekçilerin fatura kabarmasın telaşı ile yaşadığı soğuk evler gibi.

-Her an sağlık hizmetlerinden faydalanamıyoruz. Burada randevu sırası tok ama ulaşılabilecek doktorların belli günleri var. Özele parası yetmediği için acillerde saatlerce, MHRS’de günler ve haftalarca sıra beklemeye benzer bir durum.

-Marketten istediğimiz gibi alışveriş yapamıyoruz. Birçok ihtiyacımızı geçen günlere rağmen karşılayamamış durumdayız. Yastığımız yok, tırnak makası, tarak, tuz gibi şeyleri dahi alamadık henüz. Dar bir kantin listesi ile karşı karşıyayız. Tutsak olmadan önce de durum pek farklı değildi. Mesela hangi işçi markete gidiyor ay sonu gelecek kredi kartı ekstresini düşünmeden, gönlünce alışveriş yapabiliyor?

Daha birçok örnek verilebilir. Amacım haksız tutsaklığımızı küçümsemek, gölgelemek değil. Biz demir parmaklıklar arkasında olduğunuz için en temel insani haklardan faydalanamıyoruz. Peki ya siz emeği ile geçinenler?

Maddi koşullarımız tüm yaşamımızı belirliyor. Düşük ücret ve uzun çalışma saatleri arasında adeta eziliyoruz. Ne gezmek, ne de doyasıya yiyip, eğlenmek bu koşullarda aklınıza dahi gelmiyor, gelemiyor. İşte bu sömürünün görünmeyen prangaları!

Bu dünyayı kavrayabilirsek, bu dünyanın emekçilerinin yoksulluğu ve açlığı üzerine inşaa edildiğini anlayabilirsek işte o zaman değiştirebiliriz de!

2025 yılının değişim yılı olacağına inancım tamdır. Küçük saman alevleri elbet birleşecek, kapitalizmin kendi yarattığı krizin yangınını yenecektir. Bütçe görüşmeleri yapıldığı ve asgari ücret tespit komisyonunun toplandığı bu günlerde yine sermayenin işi düşmanı plan ve programları konuşulmaktadır. O halde değişim için, emeğimiz için birleşelim. 2025 yılına krizler değil, işçi ve emekçiler damga vursun.

Tüm işçi ve emekçilerin, dostların yeni yılını kutluyorum. İçeride kapalı cezaevi tutsaklığı, dışarıda açık sömürü sınıfsal cezaevi tutsaklığının bitmesi dileğiyle.

14.12.2024

Serdar Gür

Söke T Tipi Kapalı Cezaevi

A-2 Koğuşu