İstinaf Mahkemesi’nden topuk kanı kararı

Çocuklarının topuk kanının alınmasını reddeden aileye açılan davayı Kars Aile Mahkemesi alternatif tıbbı referans alarak reddetmişti. TTB’nin itirazı üzerine istinaf bilim dışı kararı kaldırdı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Ekim 2024
  • 13:30

Kars’ta bir aile Yenidoğan Tarama Programı kapsamında bebeklerinden topuk kanı numunesi alınmasını reddetmiş ve mahkeme kararı almıştı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Ağrı-Kars-Ardahan-Iğdır Tabip Odası ise mahkeme kararına karşı Kars İl Sağlık Müdürlüğü yanında feri müdahillik talebinde bulunmuş ve tedbir talebinin reddine karşı istinaf yoluna başvurmuştu.

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, 11 Ekim 2024 tarihli kararında TTB ve Ağrı-Kars-Ardahan-Iğdır Tabip Odası’nın feri müdahillik başvurusunu usuli açıdan reddetmekle birlikte; başvurulardaki gerekçelere atıfla tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetti.

Oybirliği ile alınan kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:

“Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde yapılan inceleme ile karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda bu istemlerin evrak üzerinden karara bağlanacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. O halde mahkemece duruşma açılması, talebin küçüğün hak ve menfaatleriyle doğrudan ilgili olduğundan, veli veya velileri ya da vasisi ile tarafına 5395 sayılı kanunun 7. maddesi ile yükümlülük verilen ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile aynı kanunun 45/1.d maddesi ile yükümlülük verilen ilgili İl Sağlık Müdürlüğü’nün duruşmaya davet edilmesi, gösterdikleri takdirde delilleri toplanarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yöntemince taraf teşkili sağlanmaksızın, çocuğun yasal temsilcisinin ve ilgili kurumların hukuki dinlenilme hakkı (HMK m. 27) ihlal edilerek, soyut ve denetime elverişli olmaktan uzak gerekçelerle dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”