Saray rejimi İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıyı bir “lütuf “olarak kullanmaya devam ediyor. İstanbul İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı her gün yeni yasaklarla işçi ve emekçilere kapatılıyor.
İstanbul Valiliği yayınladığı genelgeyle “önlem” adı altında yeni yasakları duyurdu. “Genel emir” genelgesiyle yasakların amacı “Tramvay ulaşımının ve yaya trafiğinde akışın sağlanması ve sürekliliğin korunması, kamu düzeni ve genel asayişin sağlanması…” olarak ifade edildi.
Bu gerekçelerle her türlü stant kurulmasına, sergi açılmasına, seyyar satış yapılması ve satış tezgâhı konulmasına, sosyal, kültürel veya ticari etkinlikler düzenlenmesine, toplu veya bireysel sokak müzisyenliği ve performans gösterileri yapılmasına, hanutçuluk faaliyetlerine ve benzerlerine kesinlik izin verilmeyeceği duyuruldu.
“Genel emir” olarak adlandırılan yeni yasakların hedefinde ne var?
Pek çok alanda meşruiyetini yitiren ve toplumsal mücadelenin patlak vermesinden korkan sermaye iktidarı her gün yeni bir faşist genelge yayınlıyor. 2’si çocuk 6 kişinin yaşamını yitirdiği, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırıya ilişkin yapılan resmi açıklamaların çelişkili ve tutarsız olmasından dolayı toplumun büyük bir kesimi tarafından inandırıcı bulunmaması ve beklenen desteği alamaması üzerine Saray rejimi bir kez daha sokakları, eylem ve gösterileri hedef alarak faşist baskı ve yasaklarla devlet terörünü meşrulaştırmanın peşindedir.
Taksim saldırısı ardından tırmandırılan savaş ve saldırganlık histerisi Kürt halkının üzerine bomba olarak yağdı. Bir taraftan savaş ve saldırganlıkla bölge halklarına saldıran saray rejimi öte yandan içerde ırkçı-milliyetçi hezeyanlarla Kürt ve göçmen düşmanlığını körüklüyor. Savaş ve saldırganlık politikalarını hayata geçirmek için cihatçı çetelerle birlikte yürüttüğü kirli ilişkilerin üzerini örtmeye çalışıyor. Aynı zamanda faşist baskı ve terörle kadınların, gençlerin, işçilerin ve emekçilerin taleplerini haykırdıkları cadde ve meydanlar eylem ve etkinliklere kapatılarak topluma korku hâkim kılınmak isteniyor.
25 Kasım eylemleri ile açığa çıkabilecek toplumsal muhalefet hedefte!
Bugün yasakların hedefinde 25 Kasım eylem ve etkinlikleri yer almaktadır. Yıllardır İstanbul’da 25 Kasım eylemlerinin adresi olan İstiklal Caddesi’nin 25 Kasım sabahı tüm eylem ve etkinliklere kapatılması ve yasaklanması elbette tesadüf değil. Saray rejiminin hedefinde toplumsal muhalefetin en diri kesimi olan kadın mücadelesi var. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılması, “Aile kanunu” bahanesi ile LGBTİ+lara dönük düşmanlık ve toplumu sahte temellerde kutuplaştırma girişimleri yükselen kadın hareketini ve toplumsal muhalefetin önünü kesme çabasının bir üründür. Bu aynı zamanda yaratılan korku iklimiyle toplumu baskı ve zorbalıkla yönetme çabasıdır.
Haklarımızdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz!
Yaratılan bu korku ikliminin gerisinde gerici-faşist rejimin her an iktidarını kaybetme korkusu yatmaktadır. İstiklal Caddesi’ndeki patlamayı fırsata çeviren Saray rejimi yayınladığı “genel emirle” neredeyse “OHAL” ilan etti. Böylece OHAL’in giderek tüm alanlara yayılmak istenmesi ise bir sır değil. Yasaklara, baskılara ve savaş ve saldırganlığa dur demek için işçi ve emekçilerin birleşik ve örgütlü mücadelesi tayin edici olacaktır.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yasakları parçalamak, haklarımıza ve özgürlüklerimize sahip çıkmak için alanlara!