“İçme suyunun kalitesi 3. veya 4. sınıf”

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin “İstanbul Çevre Durum Raporu”na göre mega projeler İstanbul ekosistemini yok olmanın eşiğine getirdi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Haziran 2024
  • 20:30

TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası “Ekolojik Yıkımla Mücadelede İstanbul’un Gerçekleri: İstanbul Çevre Durum Raporu 2024” başlıklı bir rapor yayınladı.

Raporda İstanbul’un içme, kullanma ve atıksu durumu, atık yönetimi, toprak kirliliği, hava kalitesi, arazi kullanımı, kentleşme baskısı, afete karşı direnci, iklimi ve ÇED süreçlerine dair sonuçlar yer aldı.

Baraj sayılarına yer verilen raporda mevcut durumda İstanbul’un Sakarya il sınırlarında bulunan Melen Havzasının suyuna muhtaç olduğuna dikkat çekilerek içme ve kullanma suyuna ilişkin şu ifadelere yer verildi:

“Kente yaklaşık 200 km mesafede bulunan ve yüksek enerji tüketimiyle İstanbul’a içme ve kullanma amacı ile iletilen suyun kalitesi ise 3. veya 4. sınıf su niteliğindedir. Düzce ilinin bütün kirleticileri Melen suyuna karışmakta, havzanın korunması ile ilgili ciddi bir önlem alınmamaktadır. Bu durum İstanbul halkına sağlıklı su verilebilmesi için uygulanması gereken arıtma ihtiyacını ve maliyetini artırmaktadır.”

Raporda önlem alınmazsa Marmara Denizi’nde canlı yaşamın yok olacağı vurgulandı.

Raporda bir diğer sorun olarak toprak kirliliği başlığı yer aldı. İstanbul’da toprağı kirleten başlıca sebeplerin sanayileşmeye ve nüfusu yoğunluğuna bağlı olarak çarpık kentleşme olduğuna dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“İstanbul’da sanayinin yoğun olduğu Organize Sanayi Bölgeleri dahil, birçok tesis ve fabrika bulunmaktadır. Bu tesis, fabrika ve işletmeler toprak kirliliği açısından faaliyet gereği potansiyel şüpheli saha durumundadır. Sanayi dışında atık yönetiminde yaşanan aksaklıklar, tarımda kullanılan kimyasallar ve hava kirliliğinin yağışlarla birlikte toprağa karışması da toprak kirliliğine neden olan faktörlerdir.”

İstanbul’un en önemli çevre sorunlarından birinin de hava kirliliği olduğu belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“Sanayi, ısınma, inşaat ve trafik kaynaklı kirlilik, hava kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir Bu olumsuz tabloyu bir nebze olsun iyileştiren şey ise İstanbul’un Kuzey Ormanları’dır. Hâkim rüzgâr yönü poyraz olan İstanbul, kuzeyinde yer alan ormanlar sayesinde kuzeyli rüzgârlar aracılığı ile kötü olan tablosunu iyileştirebilmektedir. Ancak Kuzey Ormanlarında Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlantı yolları, İstanbul Havalimanı ile başlayan tahribat, planlanan projelerle artacaktır.”

Raporda gürültü kirliliğinin de İstanbul’da plansız kentleşmenin getirmiş olduğu sorunların en önemli sonuçlarından birisi olduğu belirtildi.

Raporun devamında iktidarın rant, yağma, talan politikasının ürünü mega projelerin kente verdiği tahribata dair şu ifadelere yer verildi:

“Mega projeler, 16 milyona yaklaşan resmi nüfusuyla, düzensiz kentleşmesiyle ve ihtiyacı karşılayamayan altyapısıyla, herhangi bir müdahale olmasa dahi doğal taşıma kapasitesini çoktan aşmış İstanbul ekosistemini yok olmanın eşiğine getirmiştir.

Kentin su havzaları, orman, mera ve tarım alanları üzerindeki baskıyı azaltmak için nüfusu artırmaya yönelik yatırım ve planlamadan kaçınılması gerekmektedir.”