İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu 562. F Oturması’nda 2023’te hapishanelerde yaşama hakkının korunmasını istedi. Saat 13.30’da şube binası önünde yapılan eylemde basın metnini İHD üyesi Meryem Bars okudu.
Bars, 2022 yılının ilk üç ayında hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri raporunun “Sağlık ve tedavi hakkına” ilişkin bölümünde sağlığa erişim hakkı ihlallerini şöyle aktardı:
“Hastaneye sevk taleplerinin hiç ya da geciktirilerek karşılanması, hapishane revirinde uzman hekim bulunmaması, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlanma, muayene odasında asker bulunması, ilaçların düzenli olarak verilmemesi, hastanelerin mahpus koğuşlarının olumsuz koşulları, ağır hasta mahpuslar bakımından Adli Tıp Kurumu’nun olumsuz raporları, diyet beslenme taleplerinin karşılanmaması gibi süren sorunlara pandemi sürecinde yenileri eklenmiştir. Diğer bir sorun ise acil durumlarda bile mahpusun ’suçuna’ göre ambulansla mı ring aracıyla mı gideceğinin belirlenmesi, mahpusun ilaçlarını gardiyanın gözetiminde içmeye zorlanması, kemoterapiye gitmesi gereken mahpusların götürülmemesi, hastaneye gidiş gelişlerden sonra karantina uygulanması, giderek yaygınlaşan ağız içi araması, tedaviye erişimin durma noktasına gelmesi, özellikle ağır ve kronik hastalığı olan mahpuslar bakımından yaşam hakkı ihlallerine zemin hazırlamaya devam etmektedir.”
Raporun devamında bir mahpusun ifadeleri dile getirildi:
“Bir hastalık belirtisi olduğunda, durumları çok ağırlaşana kadar hastaneye götürülmüyoruz. Hiç tahlil, film-ultrason çekimi ve ciddi bir tanı girişimi olmadan revirce yazılan ilaçlarla, bazen yıllarca oyalanıyor, hastalık ilerledikçe ve tedavi edilemez duruma geldikten sonra hastane ve tedavi süreci başlatılıyor. Hastane sevkleri çok geciktiriliyor. Bazen de hiç yapılmıyor.”
Raporda, 2022 yılında en az 76 mahpusun yaşamını yitirdiği belirtilerek şunlar vurgulandı:
“562. haftadır F Oturması’nda hasta mahpusların yaşam hakları için serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu istek iki koşulda gerçekleşiyor. Birincisi mahpusun serbest bırakılması için kamuoyu basıncı yükseldiğinde gerçekleşiyor. Yazık ki bu konuda Aysel Tuğluk’un serbest bırakılması dışında başka bir örnek yok. İkincisi ise mahpuslar ölüm sınırındayken, hatta neredeyse öleceği gün serbest bırakılıyor. Bu konuda ise çokça örnek var.
Demek oluyor ki hasta mahpusların serbest bırakılması için cılız da olsa onurluca yükselttiğimiz ‘Hasta mahpuslar serbest bırakılsın’ sesini çoğaltmalıyız. Veda hakkını da savunuyoruz ama asıl olarak yaşam hakkını savunuyoruz. Hasta mahpusların serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarını kullanmalarını istiyoruz. Yılın son günü kamuoyunu bir kez daha sesimizi yükseltmek için duyarlılığa çağırıyoruz.”
Eylem sloganlarla bitirildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul