Bu yıl 57. gerçekleşen Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma Törenleri sona erdi. Son on beş yılda devlet Aleviciliğinin kuşatması altında gerçekleşen törenler hem içerik hem nicelik yönden dibe vurmuştu. Geçen yılki anmanın hem içeriğinde bir değişim hem de etkinliklere katılımda ciddi bir artış yaşanmıştı.
57. Ulusal, 31.Uluslararası Hacı Bektaş Veli’yi anma etkinliklerinin yapılması konusunda pandemi nedeniyle uzun süre tereddüt yaşandı. Sermaye devleti bu yıl anma etkinliklerinin yapılmaması için çaba gösterdi. Tüm baskılara rağmen, sağlık şartlarına azami özen göstermek koşuluyla anma etkinliklerinin düzenlenmesi konusunda Hacıbektaş Belediye Başkan, Alevi örgütleri ve Hacıbektaş halkı ortaklaştı.
Bir diğer önemli gelişme ise, AKP iktidarının anma etkinliklerini Kültür Bakanlığı’nın iradesine teslim edilmesi konusunda ortaya koyduğu baskılardı. Tüm baskılara rağmen Hacıbektaş Belediye Başkanı ve ilerici Alevi örgütleri, anma etkinliklerinin AKP iktidarının dayatmalarına boyun eğmediler. Cepheden karşı çıktılar. Öyle ki; Hacıbektaş Belediye Başkanı da dayatmalara boyun eğmemekle yetinmemiş, toplantıyı terk etmiştir.
Hacı Bektaş-ı Veli Dostluk ve Barış ödülü, Avusturya İslam Alevi Teşkilatı’na bağlı Hızır Avusturya isimli kuruma verildi. Bu konuda ilerici alevi örgütleri tepki gösterdiler. Kararı protesto eden Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Vakıfları Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği etkinlikten çekildiklerini ilan ettiler.
15 yıl boyunca (2004-2018) devlet Aleviciliğinin kökleşmesi için mesai yapan Ali Rıza Salmanpakoğlu ve şürekası, Türk-İslam sentezci bir yaklaşım sergilemiş, ilerici-devrimci olan ne varsa, yok etmek için özel bir çaba harcamışlardır. İlerici Alevi örgütlerini “PKK’li” diye damgalamaya çalışan bu gericiler, anma etkinliklerinden dışlamak için de özel bir çaba göstermişlerdir. 15 yıl süren gerici kuşatmanın ardından son iki yıl ise devlet Aleviciliğinin yansıması olan ilerici Alevi örgütlerinin dışlanmasına son verildi, bu örgütlerin anma etkinliğinin öznesi olmasının önü açıldı. Ancak bu örgütler Hızır Avrupa isimli kuruma Hacı Bektaş-ı Veli Dostluk ve Barış ödülünün verilmesine ‘tepki’ göstererek kendileri etkinliklerden çekildiler.
Gerici bir kuruma ödül verilmesine tepki göstermek elbette ki önemli ve değerli bir tutumdur. Ama bunun yöntemi anma etkinliklerinin örgütleyicisi konumunu terk etmek olmamalıydı. Tam tersine ilerici Alevi örgütleri gerici bir odağa verilen ödüle ilişkin tepkilerini ortaya koymalı, ama aynı zamanda anma etkinliklerini güçlü kılmak için özel bir çaba içinde olmalıydılar.
***
Türk-İslam sentezine dayalı, Alevileri ‘devletin Alevi’si’ olmaya çağıran bir yaklaşımın egemen olduğu yıllarda, BDSP olarak alternatif etkinlik çağrılarımızı ilerici Alevi örgütlerine yaptık. Buna rağmen söylemde ileri yaklaşımlar sergileyen bu örgütler, iş pratiğe gelince alternatif anma etkinliklerinin örgütleyicisi olmaktan özenle kaçındılar. Gerici, Türk-İslam sentezci belediye başkanı ve şürekası karşısında etkili pratik tutumlar sergileyemediler. Anma etkinliklerine katılımlarını zayıflatmakla yetindiler. Kısacası meydanı gericilere, Türk-İslam sentezcileri ile çağımızın Hızır paşalarına bıraktılar. Yazık ki, bu yıl aldıkları ‘küstüm oynamıyorum’ tutumuyla bir kez daha devlet Aleviciliğinin ekmeğine yağ sürdüler.
***
Geçen yıllarda AKP iktidarı, anma etkinliklerini Cem vakfı vb. örgütleri kullanarak dinci-gericiliğin kıskacına almaya çalışmıştı. Ancak ‘Alevi açılımı’ safsatasının etkili olmadığını gören AKP iktidarı baskı ve zor araçlarını kullanmaya başladı. Örneğin 15 Ağustos’ta saray rejiminin organize ettiği ‘alternatif etkinlik seremonisi’ boyunca Hacıbektaş polis kuşatması altında tutuldu. Deyim yerindeyse kolluk kuvvetleri, sarayın seremonisine katılan Kültür Bakanı ve diğer devlet yetkililerinin etrafında kuş uçurtmadılar. Esnafı ve halkı ise açıkça terörize ettiler.
Saray rejiminin güya alternatif etkinlik düzenlemesi, dinci-gericiliğin emekçi Alevilerden duyduğu korkuya da ışık tuttu. Tören boyunca Hacıbektaş müzesi önünün abluka altına alınması, duyulan korkunun en açık göstergesiydi. ‘Alternatif etkinlik’ Alevi emekçilerin tepkisine yol açtı.
***
Hacı Bektaş-ı Veli anma etkinliği açılış töreni Kemal Kılıçdaroğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Açılış programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu bazı belediye başkanları da katıldı. Pandemi nedeniyle sınırlı sayıda emekçi açılış etkinliğinin yapılacağı salona alındı.
Saat 19.30’da Kemal Kılıçdaroğlu Kültür Merkezi’nde resmi program gerçekleştirildi. Açılış töreninde konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Hacı Bektaş-ı Veli’nin insan ve doğa sevgisini dile getirerek şunları söyledi; “Hacı Bektaş Veli... İnsanı sevmenin, doğayı sevmenin erdemini bize anlatan bir Anadolu bilgesini anıyoruz. O bu topraklarda ‘En yüce servet ilimdir’, ‘Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu’, ‘Alimler hem arıdır, hem arıtıcı’, ‘En büyük keramet çalışmaktır’, ‘Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir’ dedi. Adaleti söyledi, tevazuyu öğütledi, bilime ve alime önem vermemiz gerektiğini öğretti.”
Kemal Kılıçdaroğlu insan ve doğa sevgisine dair çok laf etti. Ama Alevilere yönelik asimilasyon, tecrit ve katliamlara dair tek bir eleştirel cümle kuramadı. Madımak’ın müze yapılması, Diyanet’in kaldırılması, zorunlu din dersi işkencesine son verilmesi, cemevlerinin inanç merkezi sayılması, katliamların hesabının sorulması gibi milyonlarca Alevi emekçisinin talebi olan temel konuları görmezden geldi.
Anma töreni açılış etkinliğine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kırşehir Belediye Başkanı da katıldı. Özellikle Ekrem İmamoğlu çok büyük ilgi gördü.
Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri’nin içinin boşaltılması ile kültürel-sanatsal etkinliklerdeki kısırlaşma süreci son 15 yıla damgasını vurmuştu. Devlet Aleviciliğinde ifadesini bulan anlayış öne çıkmıştı. Etkinliklerde devlet Aleviciliğine kan taşınmıştı. Paneller ve resmi açılış programlarına da gericilik damgasını vurmuştu. Son iki yılda kısmen de olsa bu gerici kuşatmanın kırılması olumlu bir gelişmeydi. Ancak etkinliklerin Alevi emekçilerin temel taleplerine karşılık veren bir içerikte olması için ilerici-devrimci kurumların sorumluluk alması ve daha etkili bir hazırlıkla sürece katılmaları gerekiyor.
Kızıl Bayrak / Hacıbektaş