Diyarbakır ve Batman’da gözaltında kaybedilenler için adalet talep edilirken Ankara’da hasta tutsak Ali Osman Köse’nin serbest bırakılması istendi.
Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları sosyal medyadan 655. hafta eylemini gerçekleştirdi. Eylemde, 27 Eylül 1994’te Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Karlı köyünde askerlerce götürüldüğü Tabur Komutanlığı’nda infaz edildiği ve cenazesinin bugüne kadar bulunmadığı belirtilen Mikdat Özeken’in akıbeti soruldu.
Mikdat Özeken’in kardeşi İrfan Özeken’in beyanlarına dayanarak yaşananlara anlatan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ferhat Berkpınar, 27 Eylül 1994’te Yüksekova Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki askerlerin, Karlı köyüne baskın yaptıkları ve baskına itirafçı Kahraman Bilgiç’in de katıldığını belirterek, baskında Yüksekova’dan köye kışlık odun toplamaya giden Miktad Özeken ve Münir Sarıtaş’ı da yanlarına aldıklarını kaydetti.
Baskında tüm köylülerin köy meydanında toplatıldığını ifade eden Berkpınar, aracı olan 75 yaşlarında Abdulkerim Yurtseven’in örgüte yardım etmekle suçlandığı, işkenceye maruz kaldığını, kaburga ve omurga kemiklerinin kırıldığını söyledi. Yurtseven, Özeken ve Sarıtaş’ın daha sonra araca bindirilerek Yüksekova Tabur Komutanlığına götürüldüğünü belirten Berkpınar, “Abdulkerim Yurtseven yolda yaşamını yitiriyor. Kardeşim ve arkadaşı bu olaya tanık oldukları için konuşmamaları için ağır işkence yapılıyor ve serbest kalmaları durumunda olayı anlatırlar düşüncesiyle taburda infaz ediyorlar” dedi.
Özeken’in annesinin Tabur Komutanlığı’na gittiğini ve “oğlunu Hakkari Tugay Komutanlığına gönderdik” yanıtı aldığını dile getiren Berkpınar, 10 günlük ısrar üzerine Hakkari Tugay Komutanlığı ise “Oğlun Yüksekova Tabur komutanlığında” diye cevap verdiğini söyledi. Kadının tekrar Yüksekova Tabur Komutanlığına gittiğini hatırlatan Berkpınar, Tabur Komutanı M. Emin Yurdakul’un Özeken’in annesini, “oğlunu bu kazanda yakarak öldürdüm. Bir daha gelirsen aynı kazanda seni de yakacağım” diyerek tehdit ettiğini kaydetti.
Daha sonra itirafçı Kahraman Bilgiç’in, Özeken’i teslim etmek şartı aileden 10 bin Mark aldığını, kendisinin Yüksekova’dan ayrıldığını belirten Berkpınar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada Türkiye’nin tazminat ödemeye mahkum edildiğini ifade etti.
Batman
Batman’da kayıp yakınları ve İHD Şubesi, eylemlerinin492.’sini dernek binasında gerçekleştirdi. Kayıp yakınlarının katıldığı eylemde konuşan İHD yöneticisi Yunus Bağış, 28 Ağustos 1994’te Batman’ın Kozluk ilçesinde akrabaları Muzaffer Durmaz’ın evinden özel harekat timlerince dışarı çıkarıldıktan sonra taranarak öldürülen Mehmet Emin Çelik’in faillerini sordu. Bağış, tanıkların beyanlarıyla olayı şöyle anlattı:
“Gece saat 23.30’da eve gelen özel Harekât Timleri ‘ifadesini vermesi gerektiği’ gerekçesiyle M. Emin Çelik ve Mehdi Çelik’i misafir bulundukları evden dışarı çıkarır. Yaklaşık 15 metre uzaklaştırıldıktan sonra Mehmet Emin Çelik, uzun namlulu silahlarla taranarak öldürülür. Mehdi Çelik ise karanlık olması sebebiyle kaçarak kurtulmayı başarır”
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 364’ncü haftasında Tekirdağ 1No’lu F Tipi Hapishanesinde olan 64 yaşındaki ağır hasta tutsak Ali Osman Köse’nin sağlık durumuna dikkati çekti. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde yapılan basın toplantıda konuşan Genel Merkez yöneticisi Nuray Çevirmen, Köse’nin uzun yıllardır hapishanede kaldığını, pek çok sağlık sorununun bulunduğunu kaydetti.
Köse’nin 2020 yılında girmiş olduğu açlık grevinin 8’inci gününden sonrasını hatırlamamakta ve açlık grevi sonucunda; hafıza kaybı, yürüme zorluğu, konuşma bozukluğu, denge sorunu gibi gözle görünen sorunları yanı sıra nörolojik rahatsızlıklarının başladığını belirten Çevrimen, tüm bu rahatsızlıklarının tespiti için hastane ve adli tıp kurumuna sevk edildiğini ifade etti. Yapılan muayenelerde “hapishanede kalabilir” raporlarının düzenlendiğini ancak tek başına yaşamsal ihtiyaçlarını gideremediğini dile getiren Çevirmen, “5 metre dahi yürüyemeyecek durumda, ayrıca hipertansiyon, işitme kaybı gözlerdeki rahatsızlıklar gibi başlıca sağlık sorunları var” dedi.
Tekirdağ Devlet Hastanesi'nde yapılan muayene sonucu böbreğinde 9 santimetre çapında kist olduğu ve bu kistin kanserli olduğu tespit edildiğini vurgulayan Çevirmen, “Adli tıp kurumu tarafından muayene esnasında bu kanserli kitlenin mevcut olmasına ve adli tıp kurumu 3’üncü ihtisas kurulunun içerisinde ürolog ve onkolog bulunmasına rağmen kanser hastası olduğunu göremeyen, anlayamayan hekimler tarafından hapishanede kalabilir raporu verilmiştir” diye belirtti.
Çevirmen, şöyle devam etti:
“Avukatı tarafından 19 Nisan’da tekrar yapılan başvuruya göre; ‘Mahpusun acil durumundan kaynaklı olarak ameliyatının yapılması için Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Bölümüne sevk edildiği ancak hastanenin yoğunluk nedeniyle gün veremediği ve bu nedenle ameliyatının yapılmayarak hapishaneye geri gönderildiği’ aktarılmıştır.”
Yapılan başvuruların ardından 31 Mayıs’ta ameliyatının yapıldığını aktaran Çevirmen, bu ameliyatla, böbreğinin alındığını, Köse’nin durumunun ağır ve hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek düzeyde olduğunu ifade etti.
Çevirmen, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ali Osman Köse’nin sağlık durumu, ayrıca küresel bir salgın olan Covid-19’un hastalar üzerindeki ölümcül etkisi, kanserden kaynaklı olarak yaşamsal riski, yaşamını hapishanede tek başına devam ettiremeyeceği de göz önüne alınarak bir an önce tahliyesinin sağlanarak dışarıda daha sağlıklı koşullarda tedavisine devam edilmesini acil olarak talep ediyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı