Egemenlerin takıntılarından biri kentlerin, kasabaların, hatta köylerin isimlerini değiştirmektir. Özellikle resmi tarih anlatımıyla uyumlu olmayan isimlerin hafızalardan silinmesi için özel çaba harcanır. Bu zihniyetin hışmına uğrayan kentlerden biri de Dersim’dir.
1938’de Dersim’de katliam yapan devlet, katliamın ardından hayatta kalanların önemli bir kısmını sürgün etti. Tam asimilasyon için kentin ismini de Tunceli olarak değiştiren sermaye devleti, aradan 80 yıl geçmesine rağmen Dersim isminin kompleksinden halen kurtulamadı.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen Dersim adı hem toplumsal hem sosyal-kültürel hafızalarda yaşamaya devam etti. Yani egemenler istedikleri sonucu alamadılar. Zira kentin halkı ile toplumun ilerici-devrimci kesimleri, Dersim ismini terk etmeyerek canlı kalmasını sağladılar. Kentin resmi ismi değiştirilse de gerçek ismi hep Dersim oldu.
Halkın kendi kentinin tarihsel adını yaşatma iradesi, yerel yönetime de yansımış, geçen yıllarda Tunceli Belediyesi yerine Dersim Belediyesi ismi benimsenmişti.
HDP’li belediye başkanını görevden uzaklaştırıp kayyum atayan T. Erdoğan AKP’si, Dersim Belediyesi tabelasını indirip, eskisini asmıştı. 31 Mart seçimlerini kazanan TKP adayı Fatih Mehmet Maçoğlu başkanlığındaki Belediye Meclisi, Dersim isminin yeniden kullanılması için oy çokluğuyla karar aldı. Çok dilli hizmeti de içeren bu kararın alınması sadece iktidardakilerde değil, dinci-ırkçı-şoven çevrelerde de büyük bir rahatsızlık yarattı.
***
İlk karşı hamle Tunceli Valiliği’nden geldi. Kararın hukuka/yasal mevzuata aykırı olduğunu iddia eden valilik, mahkemeye başvurdu. Erzincan İdare Mahkemesi, Dersim Belediye Meclisi’nin 7 Mayıs’ta belediye binasına Dersim Belediyesi tabelası asılması yönündeki kararının yürütmesini durdurdu. Durdurma kararı, yerel yönetimlerin yetkilerinin ne kadar güdük olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Seçilmiş Belediye Meclisi, devlet erkanı onay vermeden tabela bile değiştiremiyor.
Mahkemenin durdurma kararıyla teskin olmayan saray beslemesi medya, Dersim Belediyesi ile Maçoğlu’nu hedef alan bir karalama kampanyası başlattı. Bunu saray rejiminden beslenen “ak troller” güruhu ile ırkçı-şoven kesimlerin sosyal medya hesapları üzerinden hücumu tamamladı.
Dersim ismini duymaktan pirelenen başkaları da oldu. Dinci-faşist iktidarın ortağı MHP’nin şefi Devlet Bahçeli, yine etrafa irin saçan üslubuyla nutuklar attı, tehditler savurdu. Bu koroya T. Erdoğan AKP’sinin “sol kılıklı” dalkavukluğu Perinçekçi Vatan Partisi de katıldı. Irkçılıkta MHP ile yarışan Perinçekçiler, parmak sallayarak Dersim isminden duydukları rahatsızlığı sergilediler.
***
Bir halkın yaşadığı kentin tarihsel ismini kullanma kararı, basit demokratik haklardan biridir. Hal böyleyken bu hakkı kullanma isteği dinci-ırkçı-şoven hatta liberal geçinen çevrelerin de huzurunu kaçırıyor. Bu tablo hem burjuvazinin hem onun ideolojik kalıplarıyla hareket edenlerin nasıl da gericileştiğini, demokratik haklara nasıl da tahammülsüz olduğunu gözer önüne seriyor. Dinci-ırkçı iktidara yakın görünmeyen ancak gerici düzenin hassasiyetlerini gözeten kişilerin isim değişikliğinden rahatsızlık duymaları, düzen ideolojisinin prangalarını kıramayan bu kesimlere de aynı tutu.
Bir kentin tarihsel isminin kullanılmasına farklı görünen çevrelerden gösterilen tepkiler, burjuva düzenin her tür gericiliğin kaynağı olduğunu, demokratik sorunları çözmek bir yana günden güne derinleştirdiğini kanıtlıyor. Yaşananlar bu düzenin hem aczini ortaya koyuyor hem ondan kurtulmadan hiçbir demokratik hakkın güvence altında olmayacağını kanıtlıyor.