Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın gözaltına alınmasının ardından tutuklanmasına tepkiler sürüyor.
İzmir Tabip Odası: Hukuka uymayan haksız bir uygulama
İzmir Tabip Odası, Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına ilişkin açıklama yayımladı.
Tutuklama kararının kabul edilemez olduğunu ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın önce gözaltına alınması sonra tutuklanması hukuka uymayan haksız bir uygulamadır. Birkaç gün önce, olası yargı süreçlerinin farkında olarak yurt dışından dönüş yapan ve kaçma ya da delil karatma gibi gerekçelerle ilişkilendirilmesi imkansız bir kişinin tutuklanması peşin bir cezalandırma hükmündedir.”
Bu kararın iktidar bloğunun Türk Tabipleri Birliği ve diğer meslek birliklerini hedef haline getirerek için verildiği belirtilen açıklamada, “İzmir Tabip Odası olarak örgütlü mücadelemize, mesleğimize ve iyi hekimlik değerlerine sahip çıkıyoruz, çıkmayı sürdüreceğiz” denildi.
Barış Vakfı: Barışın demokrasinin gelişmesini engelleyen bu karardan geri dönülmeli
Barış Vakfı Yönetim Kurulu, Fincancı'nın tutuklanmasının hukuksuz ve keyfi olduğunu belirterek “Barışın, demokrasinin gelişmesini engelleyen, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran bu karardan geri dönülmeli, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
Barış Vakfı tarafından yapılan açıklamadaşu ifadelere yer verildi:
“İki gündür Türkiye’nin toplumsal barış, demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü konularında adım adım sürüklendiği yeri çok net gösteren bir soruşturmayla ve tutuklanmayla karşı karşıyayız. Barış insanı, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı bugün hukuksuz ve keyfi olarak tutuklandı.
Kimyasal gaz kullanıldığına dair iddiaların bağımsız heyet tarafından araştırılmasını talep etmek suç olamaz ve soruşturma konusu yapılamaz. Barışın, demokrasinin gelişmesini engelleyen, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran bu karardan geri dönülmeli, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılmalıdır.”
DİSK: TTB'ye, emek ve meslek örgütlerine ve tüm topluma gözdağıdır
DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu'nun yaptığı açıklamada tutuklanmasının TTB’ye, emek ve meslek örgütlerine ve tüm topluma gözdağı olduğu vurgulandı. Mesleki birikim çerçevesinde yapılan genel değerlendirmelerin yargılama konusu olamayacağına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Unutulmamalıdır ki, ifade özgürlüğü her zaman farklı düşünenlerin özgürlüğüdür. Nitekim İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ifade özgürlüğüne dair çeşitli kararlarda buna dikkat çekmiştir.
Öte yandan Türkiye Barolar Birliği'nin de işaret ettiği gibi, soruşturma kapsamında ifade vereceğini bildirmiş olmasına rağmen Fincancı hakkında "gözaltı tedbiri”nin uygulanması, CMK düzenlemelerine, Anayasa'nın 19'uncu maddesine aykırıdır ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali niteliğindedir.
Hukukun siyasetin ihtiyaçlarına göre eğilip büküldüğü bir ülkede kimsenin hakkının, hukukunun güvencesi yoktur. Özellikle kritik bir seçimin arifesinde yargı süreçlerinin iktidarın siyasi ihtiyaçlarına göre harekete geçmesi demokrasi açısından önemli bir tehlikeye işaret etmektedir.
Özellikle pandemi sürecinde TTB tarafından dile getirilen, sağlık emekçilerinin, işçilerin sağlığını, en genelde halk sağlığını temel alan öneri ve eleştirilerden rahatsız olan iktidar TTB'yi sistematik biçimde hedef göstermeye başlamıştır. Sağlıkta şiddete karşı TTB'nin mücadelesi ile daha da tırmanan hedef gösterme süreci, bugün TTB'nin yönetimsel faaliyetlerinin elinden alınması girişimlerine kadar ulaşmıştır.
TTB yönetimi üyesi olan hekimler tarafından seçilmiş bir yönetimdir. Sadece TTB'nin değil tüm emek ve meslek örgütlerinin yönetimlerini iktidar değil o örgütlerin üyeleri belirler. Emek ve meslek örgütlerinin seçilmiş yönetimleri kendi kurumsal yapıları içinde üyelerine hesap verir. ‘Seçimle gelenin seçimle gittiği’ asgari bir demokrasiyi bile sindirmekte güçlük çeken bir anlayış kabul edilemez.
TTB'ye, emek ve meslek örgütlerine ve tüm topluma yönelik antidemokratik kuşatmayı kıracak olan da birliğimiz, mücadelemiz ve dayanışmamız olacaktır.”
İHD-TİHV: Demokrasi değerleri bakımından ise utanç vericidir
İHD ve TİHV yaptığı açıklamada siyasal iktidarın günlerdir sürdürdüğü itibarsızlaştırıcı ve suçlulaştırıcı söylemlerine ilişkin “Yargıya yönelik talimat ve müdahaleler sonucu bugün verilen tutuklama kararı, yargı bağımsızlığı açısından endişe, demokrasi değerleri bakımından ise utanç vericidir” değerlendirmesi yapıldı. Kararın kabul edilemeyeceği belirtilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Ancak, bu kabul edilemez tutuklama kararı karşısında hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız. Bundan önce olduğu gibi bundan sonrada her koşulda hakikate, iyi hekimliğe, hukukun üstünlüğüne, insan hakları, barış ve demokrasi mücadelesine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Sevgili arkadaşımızın en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşması ve hakikatin görünür kılınması için başta yasal itiraz süreçleri olmak üzere her türlü çabayı göstereceğiz.
Saygın bir bilim insanı ve kararlı insan hakları savunucusu olarak ömrünü sadece ülkemizde değil tüm dünyada halkın sağlığını korumaya ve başta işkence olmak üzere insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı onurumuzdur!
Bu hukuksuzluk ve haksızlığa karşı Türkiye ve dünyada oluşan dayanışma ortamlarının da katkısıyla sevgili arkadaşımızla en kısa zamanda kucaklaşacağımızdan hiç kuşkumuz yoktur."
HDP: Korkmuyoruz, buradayız
HDP Fincancı’nın tutuklanmasını kınadığı açıklamada derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.Tutuklama kararının yok hükmünde olduğunu ve Türkiye halklarının vicdanında mahkûm edildiğini belirten HDP’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“TSK’nın kimyasal silah kullandığına dair iki PKK’linin ortaya çıkan görüntülerinden sonra hekimlik mesleğinin gereğini yerine getirmeye çalışan Fincancı, görüntülerde kimyasal gaz kullanımı ihtimalinin olduğunu dile getirmiş ancak hakikatin ortaya çıkması için durumun incelenmesi gerektiğini, bunun için de bağımsız heyetlerin bölgeye gitmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu açıklamadan sonra Fincancı günlerce AKP-MHP iktidarı, ulusalcı-Ergenekoncu çevreler ve yandaş medya tarafından lince uğramıştır.
İktidar, elinde tuttuğu yargı sopası ile gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının önüne geçerek; şiddet, işkence, hukuksuz ve keyfi tutuklamalarla bir korku rejimi yaratmıştır. Bu korku ve istibdat rejimine karşı bütün demokrasi güçlerini, aydınları, yazarları, sanatçıları ve duyarlı kamuoyunu güçlü bir toplumsal bariyer yaratmaya ve ortak mücadele mekanizmalarını inşa etmeye çağırıyoruz.
Bilimin haysiyetine uygun davranarak görüşlerini dile getirmekten çekinmeyen, her koşul ve şartta hakikatin ortaya çıkması için çalışan Fincancı, Türkiye halklarının onuru ve vicdanıdır. AKP-MHP iktidarı toplumun duymasını istemediği gerçeklerin açığa çıkmasından rahatsızdır. Fincancı şahsında toplum korkutulmak, sindirilmek istenmektedir. Korkmuyoruz, buradayız. Şebnem Hocamızın yanındayız. Bu karar yok hükmündedir. Türkiye halklarının vicdanında mahkûm edilmiştir."