Karadeniz’de meydana gelen sel felakete dönüşürken, rant politikalarının emekçilere verdiği zarar bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Açıklanan bilgilere göre 5 kişinin yaşamını yitirdiği ve büyük ölçüde maddi zararın yaşandığı olayın arkasında; doldurulan deniz alanlarının üzerine yapılan yollar, bölgenin ekolojik dengesini bozan rant merkezli “düzenlemeler”, HES ve Yeşil Vadi projeleri bulunuyor.
Karadeniz bölgesinde yapılan “düzenlemelerin” büyük bir çoğunluğu 20 yıllık bir sürecin ayaklarını oluşturuyor. 1987 yılında yapımına başlanan ve 20 yıl sonra tamamlanarak 2007 yılında hizmete açılan 542 km uzunluğundaki Karadeniz Sahil Yolu, Samsun'dan başlayıp Artvin'in Sarp Sınır Kapısı'nda sona eriyor. 6 il, 64 ilçe, 17 bucak merkez, 9 liman, 3 havaalanı ve birçok yerleşim yerine ulaşım sağlayan bu yol için ise 138 milyon metreküp kazı-dolgu kullanıldı. Deniz doldurularak üzerine inşa edilen bu yolda 263 köprü, 12 tek tüp tünel ve 20 çift tüp tünel bulunuyor.
20 yıl boyunca sermayedarlara rant sağlayan böylesi bir “para kaynağı” ile Karadeniz'in çevresel dengesi yok sayıldı. Çalışmalar sırasında bölgeye kurulan taşocakları, yapılan yollar, önleri kesilen dereler ve nehirler, bu uğurda daraltılan ya da doldurulan dere yatakları ile Karadeniz'in doğasına zarar verildi. Bilimsel uyarılara ve çevrenin talanının yol açacağı tehlikelere dikkat çekilmesine rağmen, hız kesmeyen “düzenlemeler” ve akabinde AKP eliyle sürdürülen HES ve “Yeşil Vadi” projeleri Karadeniz'in doğa olaylarında yaşanan anormalliklerin sebebi oldu. Bölgenin kalkınması yalanı altında kendi yandaşlarının kasalarını dolduranlar Karadeniz'in yeşilini betonun grisine dönüştürdü.
“İsterseniz süper güç olun, önleyemezsiniz”
Sel “felaketinin” hemen öncesinde Rize İyidere ilçesi üzerinde Karadeniz Sahil Yolu'nda çatlaklar meydana gelmiş ve uzmanlar olası tehlikelere karşı uyarılarda bulunmuşlardı. Göz göre göre gelen felaket karşısında ise Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemir insanları suçlama yolunu seçti. “Ciddi uyarılar yapmamıza rağmen vatandaşlarımız 'Nasıl olsa bana bir şey olmaz' düşüncesi içinde. Bu da can kayıplarına yol açabiliyor' diyen Pakdemir, “120 bin tane derenin olduğu Karadeniz'de bu taşkınları tamamıyla önlemenin imkânı yok. İsterseniz süper güç olun, isterseniz süper devlet olun. Ama bunların hepsine yetme imkânı yok” deme arsızlığını gösterdi.
Maden ocaklarında yaşanan göçüklerde hayatını kaybeden maden işçileri için de “güzel ölmüşler” diyen, “bu işin fıtratında var” diyerek sorumluluklarının üzerinden atlamaya çalışanlar, aynı tutumu Giresun'da yaşanan sel “felaketi” için de sergiliyorlar. Orman alanlarını ve doğayı yıkıma uğratanlar, sebep oldukları felaketlerde binyıllardır o bölgede yaşayan halkı “suçlu” ilan ediyorlar.
Karadeniz’de yaşanan sel felaketinin sorumlusu AKP iktidarıdır. Felaket sonrası timsah gözyaşları eşliğinde yapılan açıklamaların bir inandırıcılığı yoktur. Sel bir doğa olayıdır. Fakat sel vb. olayların yaşam alanlarında felakete dönüşmesinin nedeni sermaye iktidarının ranta dayalı kentleşme politikalarıdır.