DGB olarak rektörlük kararı ile fakülteleri taşınmak istendiği için eylemler gerçekleştiren Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden öğrenciler ile konuştuk...
- Merhabalar, öncelikle fakültenizin taşınma sürecine ilişkin bilgi verir misiniz? Öğrenci ve akademisyenlerin bu konu hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Öğrenci-1: Fakültemizin taşınacağıyla ilgili söylentiler geçen sene çıktı. Daha sonra özellikle yaz okulu döneminde karar kesinleşme aşamasına geldi ve yeni binaya hukuk fakültesi harfleri yapıştırma işlemiyle fiilen de hayata geçti. Bu konuda ne rektörlük ne de dekanlık herhangi bir açıklama yapmadı. Bir anda gidiyoruz gibi bir durumun içinde bulduk kendimizi ve her şey aniden gelişti. Tabii akademisyenler ders aralarında rektörlüğün kararının bu yönde olduğunu söylemekle beraber yeni binanın hukuk fakültesi formatında inşa edilmediğini, daha önce eğitim fakültesi için inşa edilmiş bir bina olduğunu da söylediler. Bu sebeple bina hukuk fakültesi ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamıyor. Genel olarak bakacak olursak aslında bu işlemde bir nabız yoklaması olmadı. Daha doğrusu bir güzelleme, kulaktan kulağa bir duyum vardı.
Öğrenci-2: Okul açıldığından beri sürekli bir dedikodu dolaşıyordu ancak fakültenin ne zaman taşınacağına ilişkin bir netlik yoktu. 24 Ekim günü iş hukuku dersimizde hocamız gelip haftaya yeni binada olacağımızı söyledi. İş hukuku hocamız bunu söyleyince işin ciddiyetinin farkına vardık. Hemen ben rektörlüğü aradım ve rektörlükten randevu talep ettim. 25 Ekim günü rektör bizimle görüşmedi ve rektör yardımcısına yönlendirildik. 25 Ekim günü hukuk fakültesi öğrencilerini temsilen rektör yardımcısı ile konuştuk. Bu fakülteye gitmek istemediğimizi söyledik ancak taleplerimizi geri çevrildi.
Üniversite yönetimi bu konuya dair ön bilgilendirmede bulunmadı. Akademisyenler de yeni binaya taşınmak istemiyorlar. Bunun en önemli sebebi de bizlere, bulunduğumuz mevcut binanın koşulları yeterli değil deniliyor ancak taşınmamızı istedikleri yeni binanın koşulları şu an içinde ders gördüğümüz binanın koşullarından daha iyi değil. Bizim sınıf mevcutlarımız 300 kişilik. Okulu uzatanlarla birlikte toplam öğrenci sayısı 1600 kişiyi bulabiliyor. Şu an mevcut binamızda iki amfi ve iki düz sınıf var. Amfiler 190 kişilik, düz sınıflarda bu minvalde ve gideceğimiz yeni binada da 2 amfi var. Amfiler 100-150 kişilik sınıflardan oluşuyor, düz sınıflarda 60-80 kişilik ortaokul sınıfları gibi. Bizim bu sınıflara sığmamızın imkanı yok. Bizi muhtemelen düz sınıflara atıp 2-3 gruba bölmek istiyorlar ancak biz bölünüp parçalı bir eğitim almak istemiyoruz. Hepimiz aynı sınıfta olmak istiyoruz. Bunun verimli bir eğitim şekli olduğunu düşünmüyoruz. Hocalarımız da istemiyorlar, derslerde bize şunu söylüyorlar: “Biz de bu binaya gitmek istemiyoruz ancak burada bir hoca olarak elimizden hiçbir şey gelmiyor. Bize gidin deniliyor, biz de mecburen eşyalarımızı topluyoruz.” Yani dersimize girip de gitmek isteyen bir hocamız yok.
- Aslında “söz, yetki, karar hakkı” kapsamında, üniversitenin işleyişi hakkında alınacak kararlarda öğrencilere, akademisyenlere ve üniversite emekçilerine de sorulması gerekir. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu karar alınmadan önce size fikriniz soruldu mu?
Öğrenci-1: Fakültemiz normal koşulları 40 yıldır yeterli görünüyor iken daha sonra bir rektör kararıyla ve dekanlık talebiyle başka yere, kampüsün en ücra köşesine götürüldük. Üstelik yeni fakültede sınıfların mevcut kapasiteye yeterli olmaması ve beklentilerimizin hiçbir şekilde dikkate alınmaması da söz konusu. Biz taşınmaya mecbur bırakıldık. Bu süreçte öğrencilerin hiçbir fikri alınmadı. Dicle Üniversitesi'nin tarihsel hafızası yok edilmek isteniyor. Bu durum geçmiş, bugün ve gelecek değerlere bir darbe gibi indi. Tabii ki başka arkadaşlara herhangi bir şey sorulmadığı gibi bana da bir şeyler sorulmadı. Bizler de mevcut fakültede kalmak, 40 yıllık tarihsel hafızanın yerinde kalması ve koşulların düzeltilmesi için oturma eylemiyle tepkimizi gösteriyoruz. Bu oturma eylemi hafta boyunca her gün saat: 12.00’de gerçekleştirilecek.
Öğrenci-2: Üniversite denilen yer bilimin üretildiği yerdir. Ayrıca öğrencilerin özgür olduğu, haklarını savunabildiği bir yerdir. Nitekim biz hukuk öğrencisiyiz ve bizim görevimiz zaten hak-hukuku savunmak. Bizim fikrimiz alınmadan alınan bu kararın asla doğru ve yerinde bir karar olduğunu düşünmüyorum. Kesinlikle öğrencinin, akademisyenin ve üniversite emekçisinin fikri alınmalıydı. Çünkü üniversiteyi düşünen insanlar zaten bizleriz, üniversiteyi var eden bizleriz. Bizim fikrimiz alınmayacaksa tepeden gelme bir kararla onların istediği şeyi yapacaksak bunun doğru bir yol-yöntem olduğunu hala düşünmüyorum.
Üniversite yönetiminin bu kararından vazgeçirmek için bir araya geliyor ve oturma eylemi gerçekleştiriyorsunuz. Talepleriniz nelerdir? Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Öğrenci-1: Bizim taleplerimiz üniversitenin fakültemizi taşıma kararından vazgeçirmek ve eski Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi binasına geri dönebilmektir. Fikir ve eylem birliğinde olan arkadaşlarımızla taleplerimiz bu yönde. Ayrıca en önemlisi tarihsel hafızanın korunmasını da istiyoruz.
Öğrenci-2: Biz üniversite yönetimini kararından vazgeçirmek için bir araya geliyoruz. Şu anda yeni binaya taşınıldı. Hocalar o binada eğitim vermeye başladılar dün itibariyle. Biz o binada derslere girmiyoruz mevcut binamızın önünde oturma eylemleri gerçekleştiriyoruz. Ve bu eylemi gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Sesimizi gerek basında gerek sosyal medya mecralarında her yerde duyurmaya çalışacağız. Bütün bunlara yönetim cevap vermezse yasal haklarımızı kullanma yoluna gideceğiz. Yönetimin bizim sesimizi duymasını, bize cevap vermesini ve mevcut binamıza geri dönmemizi kabul etmesini istiyoruz.
Ben tekrardan belirtmek istiyorum; yeni binada daha uygun koşullar yok. Hukuk öğrencileriyiz farazi duruşmalar yapabileceğimiz mahkeme salonlarımız yok. Daha büyük amfiler yok. Bunun yerine amfi olmayan düz sınıflar, parçalanmış küçük sınıflar var. Daha iyi koşullar yoksa neden oraya gidiyoruz? Zaten bu yeni bina başta hukuk fakültesi düşünülerek değil başka bir fakülte olarak düşünülmüş ve tasarlanmış. Hukuk fakültesinin oraya gönderilmesi kararı sonradan düşünülmüş.
Son olarak şunları söylemek istiyorum: Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Türkiye'nin en köklü hukuk fakültelerinden biridir. Bizim burada oluşan bir hafızamız var. 1982 yılında kurulmuş ve Türkiye'nin 4. hukuk fakültesidir Dicle Hukuk. 40 yıldır burada eğitim alıyoruz. Bu fakülteden mezun olmuş hakim, savcı, akademisyen ve avukatlar var. Hatta dersimize giren bazı hocalarım bizim fakültemizden mezun olup doktorasını-yüksek lisansını burada yapmışlar. Burada oluşan bir sosyal hafıza var ve bu hafıza yok edilmeye çalışılıyor. Bu en çok bizi üzen durumdur. Bizim 3. sınıftayken genel devlet teorisi dersimizde bir hocamız şöyle demişti: “Bir devleti yok etmek istiyorsanız öncelikle o devletin hafızasını yok etmeniz gerekir” demişti. Bu mantığın ben hukuk fakültesine uygulandığını düşünüyorum. Bizim fakültemizden mezun olan avukatlar insan hakları alanında çok başarılı işler yapıyorlar. İşte bu hafıza bir şekilde yok edilmek isteniyor ve yeni bir hafıza yaratmaya çalışıyorlar. Çölün ortasında attıkları binada bize şunu söylüyorlar: “Sizin için bağımsız bir bina oluşturmaya çalıştık, orada daha özgür olacaksınız” diyorlar. Ama mevcut binamızda harika bir kampüsümüz var ve bizi bu kampüsten koparmaya çalışıyorlar. Daha merkezi bir yer olduğu için her fakülteden öğrencilerin bir araya gelebildiği bir yer orası. Ancak gönderdikleri yer tamamen izole bir alan. Bunu kabul etmiyoruz. Dediğim gibi insan hakları alanında en gelişkin hukuk fakültelerinden birisiyiz ve bu durum yok edilmek isteniyor. Biz bu durumun değişmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Devrimci Gençllik Birliği