9 Şubat akşamı Esenyurt ilçesi Bağlarçeşme Mahallesi’nde Suriyeli sığınmacılara ırkçı saldırı düzenlenmişti. Saldırı sonrası İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyeleri 11 Şubat günü mahalleyi ziyaret ederek, Suriyeli ve Türkiyeli işletmeciler ve mahalle sakinleri ile görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerden elde edilen gözlemler bugün saat 12.30’da İHD İstanbul Şube binasında yapılan basın toplantısıyla aktarıldı.
Basın metninde, anlatılana göre, Sinopluların düğünü sonrasında Suriyelilerin bir kadına laf atması üzerine kavga çıktı ve yaralananlar oldu. Ardından “Burası Türkiye Suriye değil” sloganı atılarak ve tekbir getirilerek Suriyelilerin mahallesine ve işyerlerine ırkçı saldırı gerçekleşti. Saldırıya sadece Sinoplular değil, ırkçı, gerici Türkiyeliler de katıldı.
Esenyurt Kaymakamlığı ve İstanbul Valiliği’nin saldırının ertesi günü yaptıkları açıklamalara yer verilen basın metni şu sonuçlarla bitirildi:
“*Suriyeli Arap ve Sinoplu Türk genç erkekler arasında başlayan bir kavganın, kavgaya hiç karışmamış Suriyelilerin işyerlerine saldırılarla sonuçlanması ve saldırılar sırasında ‘Burası Türkiye Suriye değil’ sloganlarının atılması saldırıların ırkçı yanını ortaya koymaktadır.
*İki taraftan da yaralanmalar olmasına ve Suriyeli Arap sığınmacıların işyerleri tahrip edilmesi ve kendilerine karşı ırkçı küfürler edilmesine rağmen, yaşananların ardından sadece Suriyeli Arap sığınmacıların gözaltına alınması, bu ırkçı saldırının cezasız kaldığını ve dolayısıyla yeni saldırılara zemin açıldığını göstermektedir. Irkçı saldırıların önlenmesi için saldırıyı gerçekleştiren gruplara karşı ağır yaptırımlar uygulanması ve yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir. *Yaptığımız görüşmelerde Suriyelilerin yaşadıkları mağduriyeti anlatmakta çok çekindikleri gözlemlenmiştir. Suriyeli sığınmacılar kanuni olarak Türkiye vatandaşı olan ve bu tarz ırkçı saldırılara maruz kalan bireylerden ve gruplardan (Kürtler, Ermeniler vb.) farklı olarak bu tip durumlarda kendilerini ifade edebilecekleri, yardım isteyebilecekleri yasal statüden, kendilerine ait medya organlarından, kurumlardan ve siyasi partilerden yoksundurlar. Az sayıda olan yardım kurumlarına da ulaşım imkânları sınırlıdır. Suriyeliler Türkiye’deki ‘Geçici Koruma Yönetmeliği’ne tabi olmaları nedeniyle birçok haktan mahrum yaşamaktadırlar.
*Suriyeli sığınmacıların ‘geçici koruma’ statüsü altında yaşamaları hem kendilerine dönük ırkçı saldırılara zemin sağlamakta, hem de yaşadıkları mağduriyetleri kamusal alanda ifade edebilecekleri bir biçimde tartışılmasını engellemektedir. Suriyeliler bir yandan ırkçı saldırılara maruz kalmakta, bir yandan da bu saldırıları dile getiremeyecek konumda bırakılarak, sessizleştirilmektedirler.”
Toplantı soru ve cevapların ardından bitirildi.