Ermeni Soykırımı’nın 102. yıldönümünde katledilenler İstanbul’da anıldı.

Sultanahmet’te anma

Anma programları çerçevesinde ilk olarak Sultanahmet Meydanı dikili taş önünde açıklama yapılarak anıt önüne karanfil bırakıldı. Anma programı başladığı sırada küçük bir grup ülkücü işaretleri yaparak provokasyon girişiminde bulunurken polislerin grubu alandan uzaklaştırması ile anma programı devam etti.

İlk olarak Avrupa Irkçılık Karşıtları Taban Hareketi (EGAM) temsilcisi Benjamin Abtan söz aldı. Abtan konuşmasında provakasyon girişimine değinerek geçmişteki yok etmenin bugün de baskıyla sürdüğünü ifade etti. Unutmaya ve unutturmaya karşı mücadele ettiklerini söyleyen Abtan, demokrasi mücadelesi veren herkesin yanında olduklarını vurguladı.

Abtan'ın ardından İHD İstanbul Şubesi Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon adına Meral Çıldır söz aldı. Açıklamada askerde öldürülen er Sevag Şahin Balıkçı da anıldı. Ermeni soykırımının yürütücülerinden Talat Paşa’nın adının sokaklara okullara verilmesi ve mezarının özgürlük anıtında bulunması protesto edildi. Bu ve benzeri uygulamaların, “katilleri onurlandırmak” olduğu ifade edildi.

Son olarak Türk sermaye devletine “Soykırımı tanı, af dile, tazmin et” diye seslenilerek soykırımcı ve inkarcı politikalara son verilmesi istendi. Anma programı aktarılarak açıklama sonlandırıldı.

Sevag Balıkçı mezarı başında anıldı

24 Nisan 2011 tarihinde askerliğini yaparken ırkçı cinayete kurban giden Sevag Şahin Balıkçı, Şişli Ermeni Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı. Anma için gelenler Balıkçı’nın mezarına çiçekler bırakırken, ilk olarak dini tören yapılarak mezar sulandı.

Anma programının devamında EGAM adına anmaya katılan iki kişi kısa konuşmalar yaptı. İlk konuşmacı Rene Leonian, Sevag Balıkçı’nın anne ve babasına sevgi ve dayanışma duygularını ifade etti. “Ermeni halkına yapılan bütün adaletsizlikleri hatırlıyoruz” diyen Leonian, Hrant Dink cinayetine değindi. Kürt, Türk ve diğer milliyetlerden katılımcıları da selamlayan Leonian, Türk ve Ermeni halkının birbirine yakınlaşacağına duyduğu inancı ifade etti.

İkinci konuşmada ise Sevag Balıkçı’nın anne ve babasının yaşadığı acı paylaşılarak “Dayanışma ve arkadaşlık için buradayız” denildi. Sevag Balıkçı’nın ölümünün, Ermeni Soykırımı’nın yıldönümünde yaşanan ırkçı bir cinayet sonucu olduğuna dikkat çekilen konuşmada, Balıkçı’nın, Ermeni Soykırımı’nın son kurbanı olduğu ifade edildi. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve yakınlarını ırkçılığa kurban vermiş ailelerin acılarının da paylaşıldığı belirtildi.

Konuşmaların ardından okunan kısa metinde, Sevag’ın katili ile ilgili verilen kararın usulen bozulması ve Askeri Yargıtay’ın KHK ile kapatılmasının ardından davanın Kozluk Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürdüğü aktarıldı. Balıkçı Ailesi’ne tazminat olarak yalnızca 40 bin TL ödenmesi kararına tepki gösterilirken, Sevag Balıkçı davasının takipçisi olunacağı vurgulandı.

Anma programının ardından Sevag Balıkçı’nın sevdiği peynirli açmaların dağıtımı yapıldı.

Taksim Tünel’de sessiz oturma eylemi

Akşam ise 24 Nisan’ı Anma Platformu tarafından Taksim Tünel’de anma gerçekleştirildi. Kitle saat 19.00’a doğru sessizce oturmaya başlarken, yere 1915’te katledilen Ermeni aydınları ile Hrant Dink ve Sevag Balıkçı’nın fotoğrafları koyuldu. “Sessiz” oturma eylemi sürerken okunan metinde, 24 Nisan 1915 akşamı, listesi önden hazırlanmış Ermeni aydınlarının evine giden polisin, “ifade vermeniz gerek” diyerek karakola çağırdığı, aydınlardan bir daha haber alınamadığı anlatıldı. 174 aydının yargılanmaksızın kesici ve delici aletlerle katledildiği, değerli eşyalarının da yağmalandığı söylendi. Metin, Türkiye’nin demokratikleşmesi için Ermeni Soykırımı’yla yüzleşilmesi gerektiği ifade edilerek sona erdi.

Saat 19.15’te alkışlarla sona eren eylem boyunca katledilen Ermeni aydınlarının isimleri ve meslekleri okundu. Ağıtların dinletildiği oturma eylemine Cumartesi Anneleri de katıldı.

Polis ablukası

Eylemin gerçekleştirildiği alan polis bariyerleri ile çevrilirken, Şişhane metrosunun İstiklal Caddesi çıkışına da TOMA ve çevik kuvvet konuşlandırıldı. Alana girenlerin üzeri polis tarafından aranırken, eylemi izlemek isteyenlere de polis tarafından “Ya içeri gir ya da burada bekleme” dayatmasında bulunuldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul