2024 yılı Bütçe Kanunu Teklifi Meclis’te görüşülüyor. Mehmet Şimşek 31 Ekim’de Hazine ve Maliye Bakanlığının 2024 yılı bütçesini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sundu.
Sunumda ‘büyüme’ vurgusu yapılırken şunlar ifade edildi:
“Zorlu küresel koşullar ve politik gerginliklere rağmen Türkiye ekonomisi 2022'de yüzde 5,5 büyüdü, 2023’ün ilk yarısında da büyük depreme rağmen, yüzde 3,9 büyüme kaydedildi.”
Şimşek, önümüzdeki dönemde Elektrik Üretim A.Ş'ye (EÜAŞ) ait hidroelektrik santraller (HES), limanlar, otoyollar, köprüler ile arsa ve arazilerin özelleştirileceğini de vurguladı.
Yüzde 73,5 fazla vergi
Bütçe kanun teklifiyle 2024 yılında emekçilerin ödediği vergilerden kapitalistlere aktarılacak paranın planı da yapılıyor.
Öngörülen gelir 8 trilyon 437 milyar TL, vergi gelirleri ise 7 trilyon 407,7 milyar TL. Vergilerin içerisinde yüzde 52,7 ile en büyük paya sahip vergi türleri KDV ve ÖTV. Bu planla birlikte emekçiler 2023 yılında ödenen vergilerden yüzde 73,5 daha fazla vergi ödeyecek.
Bütçe planı içerisinde 1 trilyon 650 milyon lira sağlık hizmetlerine ayrılmış durumda. Ancak bunun büyük bir kısmı kapitalist sağlık şirketlerine verilecek. Sosyal yardımlar için ise 497 milyar lira ayrılacağı belirtiliyor.
Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan pay 1 trilyon 92 milyar ve bunun büyük bir kısmı yapılan anlaşmalarla cemaat, vakıf gibi birer karanlık yuvası olan örgütlere aktarılacak.
Diyanete ayrılan bütçe ise rekor bir artışla 91 milyar 824 milyon liraya yükseltiliyor. “Savunma ve güvenlik harcamaları” adı altında militarist harcamalar için ayrılan bütçe ise 1 trilyon 133,5 milyar liraya yükseltiliyor.
Kapitalistlere kıyak
“Vergi harcaması” yasal düzenlemelerle devletin kapitalistlerden almaktan vazgeçtiği vergi geliri anlamına gelmektedir.
2024-2026 dönemindeki üç yılda öngörülen “vergi harcamalarının” toplamı ise 8 trilyon 211 milyar TL. Vergi harcamalarında büyük pay, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi ile şirketlerin affedilen vergi cezalarına ait. Bu ise 1 trilyon TL’si gelir vergisinden, 650 milyar TL’si kurumlar vergisinden vazgeçme anlamına geliyor.
Prof. Dr. Mustafa Durmuş bu durumu şu şekilde aktarıyor: “İktidar sermayeden 2024’te alması gereken 2.2 trilyon lira, 2025’te alması gereken 2.7 trilyon lira, 2026’da alması gereken 2.6 trilyon liralık vergiyi tahsil etmekten vazgeçti. İktidar, almaktan vazgeçtiği bu vergileri alsa, bu yıl neredeyse hiç bütçe açığı vermeyeceği gibi, önümüzdeki üç yıl boyunca bütçe fazlası verebilecek.”
Vergi affının yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da kapitalistlere destek için 376,5 milyar lira kaynak ayırdıklarını açıklamıştı. İşsizlik fonu ve sigorta primleri yağmalanarak sermayeye sağlanacak ‘teşvikler’ ise bu miktara dahil değil.
***
İşçilere, emekçilere, emeklilere açlık ve yoksulluk dayatan saray rejimi kendi bünyesindeki harcamaları arttırırken, bütçe planını da kapitalistlerin çıkarlarını esas alarak hazırlamaktadır. Emekçilerin sırtına yıkılan vergi yükünün arttırılması ve kapitalistlere sağlanan vergi affı bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Büyüme planının vergilerin arttırılması üzerine kurgulanması açıkça şunu gösteriyor: Saray rejiminin “yoksullaştıran büyüme” programında, işçi ve emekçilere “yoksullaşarak bütçeyi büyütün” direktifi verilmektedir. Sermayenin “demir yumruğu” AKP-MHP rejiminin planı budur. Ancak işçi sınıfı ve emekçiler bu küstahça dayatmayı kabul etmek zorunda değiller. Örgütlü mücadeleyi yükselterek bu kirli dümeni kırabilirler.