Son günlerde hak gaspları, arazi satışları üzerine gündeme gelen Bakırköy Belediyesi’nde şimdi de işçi kıyımı gerçekleşti.
Belediye bünyesinde Yunus Emre Kültür Merkezi’nde çalışan 17 sözleşmeli işçinin (konuk personel) işine son verildi. İşten atma saldırısına karşı eylem kararı alan Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube, atılan işçilerle birlikte 19 Mayıs etkinliği sırasında Bakırköy Meydanı’nda olacaklarını açıklamıştı. Eylemi boşa düşürmek için belediye başkanının aynı saate görüşme koyma taktiği karşısında sendika yönetimi eylem yapmak yerine belediye başkanıyla görüşmeyi tercih etti.
Genel-İş’in hedefi saldırıya karşı pasif kalıp sermayeyle uzlaşmak
Görüşmenin ardından atılan işçiler ve dayanışmaya gelenler ile bir kafeye geçildi. İlk sözü alan Genel-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Adil Çiftçi, sözlerine Greif Direnişi’ni karalama ve kendi uzlaşmacı sendikal anlayışına haklılık payı çıkarma çabasıyla başladı. Greif’te müzakere sürecinin iyi işletilemediğini iddia ederek sözü, izlenen fiili-meşru mücadele yolunun, sendika işgaline varan sürecin bir sonuç doğurmayacağına getirdi. Bu yaklaşımıyla sendika, sorunları masa başında çözme eğiliminde olduğunu, CHP’ye güvendiğini, Kılıçdaroğlu, CHP il ve ilçe yönetimi ile görüşerek, fiili-meşru mücadeleden uzak durmayı tercih edeceğini ortaya koymuş oldu. Atılan belediye işçilerinin yaşadığı sorunlar aktarılırken, yapılan görüşmede işe iade talebinin, soysal hakların konuşulacağı toplantının 20 Mayıs Cuma gününe ertelendiği açıklandı. Sendika olarak müzakere masasını sonuna kadar değerlendireceklerini söyleyen Çiftçi, gelen tüm katılımcılara teşekkür etti.
Greif İşgali’nin başarıya nasıl ulaştığı ortaya kondu
Söz alan sınıf devrimcileri, Greif İşgali’nin yanlış aktarıldığını ifade edip, sürecin nasıl örgütlendiğini, ilk işten çıkarma saldırısına karşı iş durdurma eylemiyle işe iadenin 8 saat içinde nasıl kazanıldığı, TİS görüşmelerinin altıncısında süreç çıkmaza girdiğinde işgal adımının atıldığı ifade edildi. DİSK Tekstil Sendikası’nın, işçileri provokatörlükle suçlamasının ve işçilerle eylemin sahiplenilmemesinin, karalanmasının ardından, işçilerin görüşme talebiyle sendikaya gitmelerine rağmen kendi sendikalarından nasıl kovulmaya çalışıldığı, sendika işgalinin de bunun üzerine yapıldığı ifade edildi. 60 gün süren işgalin ancak polis operasyonu ile bitirilebildiği söylendi. İşgaldeki en temel talep olan taşeronun kaldırılması talebinin, sendikacılar tarafından maceracılık olarak değerlendirilmesine karşın aradan bir yıl geçmeden taşeronun kalktığı, istenilen düzeyde zammın da, sendikalı çalışmanın da Greif’te hayata geçtiği söylenerek, işçi sınıfının Greif’te süreci iyi yönettiği ancak DİSK Tekstil’in sınıfta kaldığı söylendi. Bu yüzden işçilerin inisiyatifi ele alarak kendi süreçlerini örgütlemeleri gerektiği ifade edilmiş oldu.
BDSP: Masada kazanmak için dahi fiili-meşru mücadele
Toplantı sonrasında gazetemize konuşan BDSP temsilcisi, bundan sonraki süreçte işçilerin izlemesi gereken yola dair şu ifadeleri kullandı: “Bu haliyle Bakırköy Belediyesi’nde işten atılan ve işten atılma tehdidi altında olan işçilerin yapması gereken inisiyatifi eline almaktır. Birliklerini kurmalı, kendi temsilcilerini ve komitelerini belirlemelidir. Şimdiye kadar ki sınıf mücadelesi deneyimi göstermektedir ki masada kazanmak için dahi işçiler, sermayenin gasp ettiği meşru haklarına sahip çıkmalı, fiili mücadele gücünü ortaya koymalıdır. Mücadelenin, direnişin gücü, kararlılığı belediye yönetimine geri adım attıracaktır.”
İşçi ve emekçiler BJK’ye peşkeşe tepkili
Bakırköy Belediyesi’nde yaşanan diğer sorun ise, geçtiğimiz yıl işten atma saldırısına karşı greve çıkan işçilerin çoğunlukta olduğu Bakırköy Atatürk Spor ve Yaşam Köyü’nün Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne devredilmesi sorunu. BJK Başkanı Fikret Orman tarafından yapılan açıklamada; amatör spor kulüplerinin kullandığı tesislerin, engelli vatandaşlara yönelik rehabilitasyon hizmet alanlarının, yüzme havuzlarının ve kreşin bulunduğu arazinin devredildiği ortaya çıktı. Belediyenin konuya dair bir açıklaması söz konusu değilken, sürecin doğrudan mağduru olan Yaşam köyü işçileri ve tesisin sosyal hizmetlerinden faydalanan başta Bakırköy emekçileri olmak üzere, birçok kurum duruma tepki gösterdi. Yapılan açıklamalarda belediyenin rantçı-talancı politikaları eleştirilirken, yıllardır emek harcayan Yaşam Köyü işçilerinin akıbetinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor. BJK’nin yaptığı açıklamada tüm işçilerin kulüp bünyesine alınacağı ve haklarının korunacağı söylense de Bakırköy Belediyesi’nin toplam politikaları göz önüne alındığında bunun bir oyalama taktiği olabileceği ilk akla gelen oluyor.
BDSP: Belediyenin gerçek yüzü budur
Bu konuya ilişkin de BDSP temsilcisi görüşlerini aktararak emekten, doğadan bahseden, vatandaşa sunduğu sosyal hizmetlerle övünen belediyenin gerçek tutumunun kâr ve rant odaklı olduğunu, bu tablonun, belediyenin emek ve doğa düşmanlığını gösterdiğini söyledi. İşçi ve emekçileri mücadeleye çağıran BDSP temsilcisi, “Bu saldırılara karşı başta belediye işçileri olmak üzere Bakırköy emekçileriyle beraber ortak bir tutum alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece