Sermaye iktidarı, özel okul sermayedarları için sömürüyü daha da katmerleştiren icraatlarına devam ediyor. Eğitime sunulması gereken kaynaklar yine sermayedarlara teşvik olarak sunulmaktadır. Geçtiğimiz günlerde, Milli Eğitim Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan “2020-2021 Eğitim Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgeleri İçinde ve Dışında Açılan/Açılacak Özel Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde Öğrenim Gören/Görecek Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu tebliğle özel mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerine verilen destek tutarının arttırdığı açıklandı.
Organize sanayi bölgelerinde açılan özel mesleki ve teknik liselerindeki öğrencilere verilecek teşvik miktarı incelendiğinde her bir öğrenci için en az 11 bin, en çok 19 bin TL olacağı belirtiliyor. Belirlenen bu destek tutarları, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden karşılanacak. Sermaye iktidarı ucuz işgücü ihtiyacını karşılayacağı bir alan olan mesleki ve teknik eğitim liselerine öğretim yılının ikinci döneminde teşvikler yağdırıyor. Bunun da aslan payını yine sermayedarlar ve okul yönetimi alıyor.
Peki, burada liselilerin payına düşen ne? Hemen ifade edelim: Güvencesiz çalışma, düşük ücret, ağır çalışma koşulları ve vahşi bir sömürü çarkı. Milli Eğitim Bakanı eğitimin en temel masrafları olan eğitim materyallerini karşılamak, ulaşıma ve barınmaya bütçe ayırmak yerine tüm kaynakları yine özel okul sermayedarlarına sınırsızca açıyor.
Mesleki eğitimin birçok alanında “uygulamalı eğitim” adı altında liseliler çalıştırılarak üretim gerçekleştiriliyor ve üretilen ürünler piyasaya sunularak satılıyor. Özel mesleki okullarında da özel siparişlerin üretimi gerçekleştirilerek döner sermayeye kazanç sağlanıyor. Tüm bu sömürü sürecinde liselilere harcadıkları işgücü karşılığında hiçbir şey verilmiyor.
Böylece sermayedarlar bu çarkla meslek liseleri üzerinden zenginliklerine zenginlik katıyor. Meslek liselerinde düşük ücretlere çalıştırılan liseliler hem kalifiye işçi haline getiriliyor hem de ucuz işgücü piyasası oluşuyor. Liseliler işçilerden bile daha uzun süre çalıştırılıyor ve daha az ücret alıyorlar.
OSB'lerin içinde açılan liseler hem çocuk işçiliği meşrulaştırıyor hem de eğitim-öğretim hakkından yoksun bırakılıyor. Teşvik verilecek olan makine, elektronik, endüstriyel, otomasyon, kimya, makine ve metal gibi alanlar burjuvazinin sürekli yatırım yaptığı sektörlerdir.
MEB, yıllardan beri meslek liselerini sermayenin ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirdi. Sermayedarların ihtiyacına göre mesleki eğitim merkezleri kurdu, OSB’lerde bulunan meslek liselerinin kapasitelerini genişletti, sermaye için hangi alanlar daha öncelikli ise o alanlara yeni meslek liseleri açtı. MEB’in övünçle “özel mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerine verilen destek tutarlarını arttırdık” müjdesi, aslında sermayedarların kârlarını daha da arttırdık demektir.
Okullar sermayenin gözünde eğitim-öğretim yerlerinden ziyade birer fabrikadır. Liselileri daha sıralarının başındayken sömürü çarklarının içine itiyorlar. Sadece liselileri daha fazla nasıl sömürebileceklerinin derdine düşmüş durumdalar.
Eğitim hakkımızı, geleceğimizi ve hayallerimizi gasp edenlerden bir gelecek beklememeliyiz. Geleceğimiz sermayedarların elinde değildir. Emeğimizin sömürülmediği ve insanca bir eğitim alabileceğimiz yarınları ancak kendi ellerimizle kurabiliriz. Bunun için birlikte mücadele etmek en öncelikli sorumluluklarımızdan biridir.
İstanbul'dan bir DGB'li