Eğitim Sen 2 No’lu Şube İstanbul Kadıköy’de gerçekleştirdiği basın toplantısı ile “Eğitimde birinci ara dönem raporunu” yayınladı. Yayınlanan raporda “Yüz yüze kaldığımız gerçekler” denilerek salgın dönemi boyunca yürütülen eğitim politikaları eleştirildi. Salgın tehlikesinin devam ettiği vurgulanan açıklamada yok sayılan eğitim ve sağlık hakkına ilişkin şunlar ifade edildi:
“Nitelikli sağlık ve eğitim hizmetine erişim her yurttaşın temel hakkıdır ancak salgın süresince bu iki hakka erişim sınırlandırılmıştır. Salgının ülkemizde de etkili olmaya başlaması ile her duruma hazırlıklı olduklarını; A,B,C planlarının olduğunu söyleyen MEB yetkililerinin sözlerini son 1,5 yılı aşkın sürede yaşananlar yalanlamıştır. Bakanlığın, özel okulların ve sermayenin karını esas alan günübirlik ve çelişkili uygulamaları öğrenci, veli ve eğitim emekçilerinin sağlığını tehlikeye atmış; hem de milyonlarca öğrencinin eğitim hakkını yok saymıştır.”
Yüz yüze eğitimin başladığını ancak yeterli tedbir alınmadığını vurgulayan Eğitim Sen açıklamanın devamında şunları ifade etti:
“Yüz yüze eğitimin başladığı son 2 ayda da gördük ki yüz yüze eğitime devam edecek alt yapı çalışmaları yapılmamıştır. MEB bütün kararları merkezden almakta ne öğrenci velilerini, ne öğretmenleri ne de bu alanda örgütlü sendikaları karar alma süreçlerine dahil etmemektedir. Yine her alanda olduğu gibi bu alanda da salgının seyri konusunda temel bilgiler dahi şeffaf bir biçimde paylaşılmamaktadır.”
Eğitim Sen 2 No’lu Şube’nin örgütlü olduğu 9 ilçede son iki ayda tespit edilen sorunların sıralandığı açıklamada öne çıkan vurgular özetle şu şekilde:
-Sorumluluk MEB’de
-Öğretmen açığı ve bütçeden yeterli oran ayrılmaması
- Eğitim sen 2 No’lu şube olarak örgütlenme bölgemizde eylül ayından bugüne kadar tespit ettiğimiz 472 sınıf uzaktan eğitime geçmek zorunda kalmıştır.
-Okullar depreme dayanıklı hale getirilmemiştir.
-Bağış adı altında para toplanmaktadır.
- MEB. öğrencilerin 1,5 yıllık öğrenme kayıplarının giderilmesine dönük herhangi bir planlama yapmamıştır.
-Okul saatleri öğrencilere uygun hale getirilmemiştir.
- Eğitimin yüz yüze devam edebilmesi için hem destek personel hem de Öğretmen ihtiyacı vardır .
- Başta sağlık bakanlığın olmak üzere yetkililerin salgın önlemini maske, mesafe, hijyen basamaklarına sıkıştırarak kişisel önlemlerle salgınla baş edileceği yanılgısının topluma maliyeti yüksek olmuştur.
- Örgütlü olduğumuz yedi ilçede ortaöğretim düzeyindeki okul türlerinin dağılımına baktığımızda Anadolu Lisesi 61, İmam Hatip 43, Mesleki ve Teknik lise 54’tür. İmam Hatip Okulları tüm okul türleriyle yarışır hale gelmiştir. Diğer taraftan söz konusu yedi ilçe içerisinde, 3 Fen Lisesi,1 Sosyal Bilimler Lisesi, 3 Güzel Sanatlar Lisesi, 2 Spor Lisesi bulunmaktadır. Buradan da anlaşılabileceği gibi meselenin imam hatip yetiştirmeyle sınırlı olmadığı, siyasal iktidarın toplum mühendisliği yapma çabasının tezahürü olduğu görülmektedir.”
1-3 Aralık tarihinde yapılması planlanan 20. Milli Eğitim Şurası’na dair açıklamada şunlar söylendi:
“Şura başlıklarına baktığımızda görüyoruz ki daha önce gerçekleştiği şuralarda olduğu gibi eğitimi daha da gerileştirecek adımlar atmayı, piyasalaştırma ve özelleştirme girişimlerine devam etmeyi amaçlıyor. Şura kararlarında sadece kendi ideolojik formasyonu hayata geçiren MEB, bu eğitim şurasında artan sorunların çözümüne katkı sunmayacaktır. Eğitimin içinde bulunduğu durum bu siyasi iktidarın her alanda olduğu gibi eğitimde de yönetme kabiliyeti kalmamıştır. Dolayısıyla yapılacak şurayı şimdiden hükümsüz ilan edebiliriz.”
Açıklama “Eğitim Sen olarak kamusal, bilimsel, anadili ile laik eğitim için mücadele etmeye devam edeceğiz” denilerek sonlandırıldı.